Examples of using "نتمكن" in a sentence and their turkish translations:
çok gidemiyorduk yaşımız küçük annemiz çok izin vermiyordu
Öve öve bitiremedik ha
biz bir adım bile ilerleyemedik
böylece kendi politik seçimlerimizi sadeleştirebiliriz
yani aslında iki türe ayırabiliriz
yok bulamadık
bizler Sadece henüz bulamadık.
umarım bunu da tam manasıyla keşfedebiliriz
Bu yeni bellek izlerini etkin bir şekilde ortaya koyamayız.
kendisine ait bir görüntüye ise rastlayamadık
Ya aldığı diğer ilaçlarla çatıştığından
Yine de yapısal bir değişime gidebiliriz.
onu orada açılamadık burada açıklayalım
Hikâye oluşturmak için biraz daha fazla detaya ihtiyacımız var.
Bu oranda devam edersek, bu sayıya ulaşamayacağız.
Onlar kapı açmayı bırakmış biz avm yapmayı bırakamadık
Biz Paul'ün ne yapmak istediğini çözemedik.
Dana'yı kurtarmak için bu tepeden aşağı inmenin en hızlı yolu ne?
biraz o yıllarda dolaşalım ki o yılları anlayabilelim
Hava şimdiden ısınıyor ve burada çok uzun süre hayatta kalamayız.
"Üç bina arasında konuşamazsak Ay'a nasıl gideceğiz?"
ve burada çok uzun süre hayatta kalamayız. Acele edip birkaç böcek daha yakalamalıyız.