Translation of "عليها" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "عليها" in a sentence and their turkish translations:

‫عليها الاستمرار.‬

Denemeye devam etmeliler.

‫لذا يصعب عليها رؤية الخطر المقبل عليها.‬

O yüzden tehlikenin geldiğini görmeleri zordur.

- سيكون عليها أن تنتظره.
- سيستوجب عليها أن تنتظره.

O onu beklemek zorunda kalacak.

وإذا صرختُ عليها

Ama eğer Abby'ye bağırsaydım

كيف تعرفت عليها؟

Onu nasıl tanıdın?

‫والأسماك تتغذى عليها.‬ ‫يأتي الكثير من نابشي الفضلات‬ ‫ليتغذوا عليها.‬

Ve balıklar onunla besleniyor. Bir sürü leşçi beslenmeye geliyor.

- هىَ مجتهدة ويُعتمد عليها.
- إنها دؤوبة في العمل ويعتمد عليها.

O çalışkan ve güvenilir.

التي يمكننا الاعتماد عليها،

dış koşullardan bağımsız olarak

لكنهن لا يحصلن عليها.

ama alamıyorlar.

‫ونضغط عليها للأسفل.‬ ‫ونملأها.‬

Aşağı itelim. Dolduralım.

والمنصوص عليها في دستورنا.

anayasada güvence altına alınmış.

‫عليها انتظار ستار الظلام.‬

Karanlıktan faydalanmak için geceyi beklemesi gerek.

بناء غرفة الدفن عليها

üzerine mezar odası yaptır

حصل عليها في إسبانيا.

İspanya'da kazanılan tek kişi .

التي يحافظ عليها الناس بشدة

bu pozitif görüntü üzerinde çalışmak yerine,

وأعدكم بأنكم ستستطيعون بالإجابة عليها.

Söz veriyorum cevap vermekte zorlanmayacaksınız.

والّتي نطلق عليها مغازل النّوم.

bunlara uyku makarası diyoruz.

‫لكن عليها الإمساك بواحد أولًا.‬

Tabii yakalayabilirse.

‫عليها العودة للعثور عليه...‬ ‫وحدها.‬

Annenin dönüp onu bulması gerek. Tek başına.

‫عليها الاعتماد على حواسها الأخرى.‬

Onlar başka duyularına güvenmelidir.

‫عليها جمع أكبر قدر ممكن.‬

Ağzına olabildiğince çok şey tıkıştırmalı.

نطلق عليها الجراحة عن بعد.

Buna uzaktan cerrahi diyoruz.

لكنه وقت مثير للعمل عليها.

Ama üzerinde çalışması gerçekten çok heyecan verici.

هذه المهارات التي عليها الطلب،

bunlar gerçekten rağbet gören

أما البقية يطلق عليها خلايا المايكروبايوم.

mikrobiyom denilen şey.

التي يكمن أن يستقر عليها المستقبل

geleceğin aslında belirlenmiş olduğuyla ilgili bir görüşü işaret eder.

الأشياء الباردة التي كنت تتدحرج عليها،

üzerinde yuvarlandığın serin şeyde,

هذه استراتيجياتي المفضلة التي أعتمد عليها

Bunlar, benim en güvendiğim

فقد قصَصْنَ عليها حكاياتهن عن تجربتهن

Anne adayına onun hayatından hikâyeler anlattılar

التي نطلق عليها في بريطانيا المخصصات.

Birleşik Krallık'ta buna tahsis diyoruz.

ولهذا السبب، نطلق عليها "الجاذبية الصغرى."

Bu sebeple ona ''yer çekimsiz ortam'' diyoruz.

‫عليها جلب جرائها إلى الصيد،‬ ‫وسريعًا.‬

Yavrularını avın yanına götürmesi gerek. Çok da oyalanamaz.

‫يُصعّب ذلك عليها سماع نداءات الأم.‬

Annelerinin sesini takip etmeleri zorlaşıyor.

‫لقد عثر عليها.‬ ‫لكن بثمن باهظ.‬

Dişiyi buldu. Ama ne pahasına?

لا لم نتمكن من العثور عليها

yok bulamadık

لا يطرأ عليها الكثير من التغييرات.

Çok bir şey olmuyor.

‫اطمئن قلبي عليها بعد أسبوع تقريبًا،‬

Bir hafta sonra büyük bir rahatlama yaşadım.

- الجميع يموت.
- "كل من عليها فانٍ".

Herkes ölür.

هي لم يكن عليها فعل هذا.

Onu yapmamalıydı.

- عليّ أن أجدها.
- عليّ العثور عليها.

Ben onu bulmak zorundayım.

أعطاني توم ورقة مكتوب عليها عنوانه.

Tom bana üzerinde adresi yazılı olan bir kağıt parçası uzattı.

القطة التي عثرت عليها تكون لي.

- Bulduğun kedi benimdir.
- Bulduğun kedi benim.

سواء أطلقت عليها قيمتك المحتملة المغايرة

değeri farklılaşmış teklif olarak veya

تكون في وضعيّة نطلق عليها الموت الاجتماعي.

sosyal olarak ölü dediğimiz durum içerisindesiniz.

لنبدأ بالقرارات التي لا تنطوي عليها مخاطر

Sıfır riskli kararlarla başlayalım.

يُفرض عليها العقوبات بسبب الإساءة إلى المناخ.

şirketler ve politik güçler bulunmuyor.

التي يغلب عليها السكان أصحاب البشرة الملوّنة،

nüfusun büyük çoğunluğu olan renkli, beyaz kadınlar

‫أن لديك رائحة الصنوبر الجميلة‬ ‫لتنام عليها.‬

Uyurken güzel bir çam kokusu alırsınız.

علينا طرح هذه الأسئلة الهامة والإجابة عليها.

Bu tür önemli soruları sormalı ve cevaplandırmalıyız.

بدلًا من الحفاظ عليها لإطعام أجيال المستقبل.

yok olmalarını öylece durup izlemek çok kolay.

‫جائعة وتعتمد بالكامل عليها.‬ ‫أمامها ليلة حافلة.‬

Açlar ve tamamen annelerine bağımlılar. Anneyi yoğun bir gece bekliyor.

سيكون عليها أن تكون مطّاطية لتسمح بالتمدّد.

Lastikten yapılmalı, elastik bir şey olmalı.

‫وإن استخدمت قطعة القماش هذه،‬ ‫وتبولت عليها.‬

Ve bu atkıyı kullanıp üzerine işeyeceğim.

لنضع حولها خرسانة من خلال الحكم عليها

nasıl da istekli olabileceğimizle ilgili.

بالطريقة التي يَتَوقَّع هو أن يكون عليها،

ve kendisinin de beklediği şekilde artık üretken değilse,

لكن هذه الخسارة يمكن أن يتغلب عليها

Ancak bu kayıp buzul havzasından gelen

لهذا السبب حصلنا عليها من كمال سونال

o sıcaklı biz bu yüzden almıştık Kemal Sunal'dan

إطلاق القمر والأشخاص الاستثنائيين الذين تغلبوا عليها.

ve bunların üstesinden gelen olağanüstü insanları incelediği için bir sonraki adım için harika bir yer olacaktır .

‫واصلت الذهاب إليها كل يوم لأطمئن عليها.‬

Her gün gidip kontrol etmeye devam ettim.

وهذا يجعل بعض الدورات عفا عليها الزمن.

Bu da bazı dersleri modası geçmiş kılıyor.

و لكن يبدو أنك لا تستطيع الحصول عليها.

görünmesine de neden olur.

مكتوب عليها م و ك ت و ر

şişede M O K T O R yazdığını gördün,

‫تضع يدك في ملزمة وتضغط عليها، وثم تسخّنها.‬

Elinizin bir mengeneye sıkışıp ardından yanması gibi.

فقد تخطيت لافتة الطريق المكتوب عليها: "طريق مسدود".

Bir tabelanın yanından geçtim: “Çıkmaz Sokak.”

دوري هو أن أحافظ عليها مع مرور الزمن،

Benim görevim onu gelecek nesillere bırakmak

يمكننا استعادة الديمقراطية من الأشخاص الذين استولوا عليها.

Onu ellerine alan insanlardan demokrasiyi kurtarabiliriz.

‫عليها الدفاع عن نفسها‬ ‫أثناء انشغال أمها بالصيد.‬

Annesi balık avlarken kendi başının çaresine bakması gerek.

‫من الصعب عليها رؤية الشياطين‬ ‫التي تتربص بها.‬

Ona musallat olan iblisleri görmesi zordur.

‫سيكون عليها البحث عن مكان هادئ في البلدة.‬

Şehrin daha içlerine doğru girmeli.

يجب أن ندخل تلك السوق، ونتعرّف عليها، وننظّمها،

piyasada hâkim olmaya çalışmalı, onu tanıyıp düzenlemeliyiz

يمكن أن نجد الإجابة عليها جميعًا على Google.

Hepsinin cevabıını Google'da bulabiliyrouz.

أريد شراء طاولة خشبية من أين أحصل عليها؟

Ahşap masa almak istiyorum.Nereden alabilirim?

‫بطريقة ما، تدرك بأني لا أمثّل خطرًا عليها،‬

Bir şekilde önündeki şeyin tehlikeli olmadığını fark ediyor,

- كاد أن يُغمى عليها.
- كادت أن تفقد وعيها.

O neredeyse bayılacaktı.

أن تتضمن مساعدة الطلاب على بناء الصداقات والحفاظ عليها؟

bağ kurmasına ve bunu devam ettirmesine yardımcı olmak dahil edilmemeli midir?

ولكنّني لم أعُد أرغب في التغلُّب عليها بعد الآن.

Artık üstesinden gelmek de istemiyorum.

‫أمامنا الكثير من التحديات‬ ‫لنتغلب عليها في هذه المغامرة،‬

Bu macerayı tamamlamak için bir sürü mücadele yaşamalıyız.

بعد هذه الفترة التي كانوا يطلقون عليها الصدمة الشوكيّة،

"Belkemiği şoku" dedikleri şeyden sonra

عندما يرى اليعسوب فريسته فاِنه يدرب مرمى بصره عليها

Yusufçuk avını gördüğünde avının üzerinde ilgi merkezini eğitir

أنقض عليها و أسألها ما هو الشامبو الذي تستخدمه.

hemen yanına üşüşüp hangi şampuanı kullandığını soruyorum.

‫عليها زيادة وزن جسدها بمقدار الثلث‬ ‫للنجاة في الشتاء.‬

Kışı atlatabilmek için vücut ağırlıklarını üçte bir arttırmaları gerek.

التي تمكن من الحصول عليها بعد تحويل من البرنامج،

programın yönlendirmesi sonrasında sahip olduğu,

ثم دعونا نلقي نظرة عليها ، دعونا نفكر بشكل أبسط

o zaman birde şöyle bakalım, daha basit düşünelim

لقد دفعت ديونك ، دون أن أسأل كيف حصلت عليها

Borçlarını onlara nasıl aldığını sormadan ödedim

حكومةٍ انتقاليةٍ عليها نقل البلاد الى بر الامان. بعد

kurulması ile sona erdirmek için açıkladı. Emniyet. Yıllarca süren savaş ve yıkımın

ثلاثين بالمائة ويجب ان يصادق البرلمان الليبي عليها لتكون

içinde yeni bir bakanlık hükümeti kurulması ve Libya parlamentonun

ميليشياتٌ مسلحة في مختلف المناطق غلب عليها الطابع قبلي

çeşitli bölgelerde silahlı milisler bıraktı , başlangıçta

وبينما كانت تدرس باتجاه عملت كما اطلق عليها اصدقائها

İngiliz arkadaşlarının ona başka bir yol dediği için çalıştı

اربعمائةٍ وواحدٍ واربعين متراً مع هوائي التلفاز المثبت عليها.

yüksekliğe ulaşan muhteşem Empire Style gökdeleninin inşasına tanık oldu.

الايكولوجية التي تعتمد عليها اسماك القرش من اجل الحياة.

. Bu, köpekbalıklarının yaşam için bağlı olduğu ekosistemleri değiştiriyor .

أرسل سامي رسائلا لليلى لكن لم يتلقّ أجوبة عليها.

Sami, Leyla'ya mektuplar gönderdi ama yanıtlanmadılar.

ولكنك إذا كنت تستطيع قيادة دراجة، فإنك تملك الإجابات عليها،

Fakat eğer bisiklet sürebiliyorsanız yanıtları zaten biliyorsunuz.

‫ستحافظ هذه عليها لطيفة وباردة،‬ ‫في الظل، مدفونة في الوحل.‬

Bu onları serin tutacaktır. Hem gölgedeler hem de çamurda.

‫بغروب الشمس،‬ ‫تصعد الأسماك‬ ‫التي تتغذى عليها الفقمات من الأعماق.‬

Güneş batıyor. Fokların avladığı balıklar derinlerden yukarı çıkıyor.

‫ما أن تضع بيوضها الـ15،‬ ‫عليها العودة من حيث بدأت.‬

15 yumurtasını bırakır bırakmaz başladığı yere dönmek zorunda.

‫حتى صغارها عليها قطع تلك الرحلة‬ ‫إن أرادت النجاة ليلًا.‬

Geceden sağ çıkabilmek için en ufakları bile bu yolu kat etmeli.

أو كم عدد الإعجابات التي نحصل عليها على الفيس بوك.

Facebook'ta ne kadar beğeni aldığımızı.

على سبيل المثال،مع النباتات التي يعتمد عليها البرغر اللذيذ،

ve bunu örneğin, size ve iklime faydalı