Translation of "خلف" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "خلف" in a sentence and their turkish translations:

هناك درب خلف

arkasında ise iz kalıyor

عندما أكون خلف الكاميرا،

Ben kameranın arkasındayken

محمية خلف صورها العظيم.

bir medeniyet olduğunu zannedebilirsiniz.

ففي المستنقعات خلف منزله،

Evinin arkasındaki bataklıkta

الشخص الذي خلف المستحيل

İmkansızı başaran kişi

توجد حديقة خلف منزلي .

Evimin arkasında bir bahçe var.

وقف سيارته خلف البناء.

O, arabasını binanın arkasına parketti.

اختبأ الأرنب خلف الشجرة.

Tavşan ağacın arkasına saklandı.

وصلوا واحداً خلف الآخر.

Onlar art arda geldiler.

اختبأت ليلى خلف الشّجرة.

Leyla bir ağacın arkasına saklandı.

الفكرة الرئيسية خلف هذا التطور

Bu gelişmenin arkasındaki ana fikir

النافذة خلف يسوع أكبر بقليل

Arkasındaki pencere İsa'nın biraz daha büyük

أعلم أنك مختبئ خلف الستار.

Perdenin arkasında saklandığını biliyorum.

اختبأ سامي خلف شجرة صنوبر.

Sami bir çam ağacının arkasına saklandı.

‫أثناء اختفاء القمر تدريجيًا خلف الجبال...‬

Ay, dağların arkasında kaybolurken...

بدلاً من الاختباء خلف إجراءات الشرطة،

Sadece polisiye tedbirlerin arkasına saklanmak yerine

توم خلف كل شخص في الرياضيات.

Tom matematikte herkesin arkasındadır.

هناك قط صغير مختبىء خلف السيارة.

Arabanın arkasında saklanan küçük bir kedi var.

ربط الخاطفون يدي توم خلف ظهره.

Çocuk hırsızları Tom'un ellerini arkasından bağladılar.

كان سامي جالسا خلف شاشة حاسوب.

Sami bir bilgisayar ekranının arkasındaydı.

سيقضي سامي بقيّة حياته خلف القضبان.

Sami hayatının geri kalanını parmaklıklar olmadan geçirecek.

صلّى سامي صلاة العصر خلف فاضل.

Sami ikindi namazını Fazıl'ın arkasında kıldı.

اندفعت للأمام وضربت بوجهي خلف رأس الحصان.

ve öne savrularak atın kafasının arkasına yüzümü çarptım.

كان من المستحيل التواصل مع الطاقم أثناء وجودهم خلف القمر.

Mürettebat Ay'ın arkasındayken iletişim kurmak imkansızdı.

اشترى النادي للتو الأرض خلف صندوق الإنطلاق ، من أجل سحبها ،

Kulüp, onu geri çekmek için tişörtün arkasındaki araziyi satın aldı.

‫أم أذهب خلف هذه الشجرة‬ ‫وأستخدم ما وهبته لي الطبيعة بالفعل؟‬

Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

والأسوأ من ذلك ، أنهم فتحوا ممرًا خلف ذلك الجدار في ذلك الوقت

İşin daha da kötüsü o dönemde birde o duvarın arkasına bir geçit açıyorlar