Translation of "عندما" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "عندما" in a sentence and their turkish translations:

عندما قال

şöyle diyor:

عندما نترابط

bu bağlantı sistemleriyle

لكن عندما؟

değiştirecek ama ne zaman?

- سلّه عندما تراه.
- أدخل البهجة عليه عندما تراه.

- Onu görünce ona moral ver.
- Onu görünce, keyiflendir.

ولكن عندما رأيته

Onu gördüğümde -

عندما نفكر بالمستقبل ،

Geleceği düşünmeye başladığında

عندما تبني اللُغز

yapbozu oluştururken

عندما يعودون للمكتب،

İnsanlar ofise döndüklerinde

عندما أطلقنا اللُّعبة،

Oyunu piyasaya sürdüğümüzde

عندما تشعر بالقوّة،

Güçlenmiş hissettiğinde,

وذلك عندما يضربون!

Tam o anda saldırırlar!

عندما تأهبت للذهاب -

Tam gitmek için ayaklanmışken...

عندما تأهبت، قال:

Tam gitmek için ayaklanmışken

عادة عندما نمرض

Hasta olduğumuz zaman

عندما يذوب الثلج،

Buzullar eridiğinde,

عندما يخرج اليانصيب

üstelik piyango çıkmışken

سنتقابل عندما تعود!

Sen geri döndüğünde buluşacağız!

أُصيب عندما سقط.

O, düştüğü zaman yaralandı.

فلونه عندما يحمل الأكسجين يختلف عن لونه عندما لا يحمله،

kandaki renk değişikliği,

عندما كنت طفلا صغيرا

Ben küçük bir çocukken,

عندما تكون على اليمين

O noktaların sağda olması,

عندما قالها سنة 1924.

1924 bunu söylediğinde.

"عندما أرى شخصًا نحيفًا،

Büyük Ruh Gandhi'yi hatırlatırım" şeklinde

عندما أصلح ذلك الخطأ:

Bu hatayı düzeltirken:

عندما أكون خلف الكاميرا،

Ben kameranın arkasındayken

ستتفاجؤون وتصدمون عندما تعرفون

sizlere niçin ve nasıl tarım endüstrisinde

عندما عادت من المدرسة

tavandan sarkan bedenlerini gördüğü

وذلك عندما خطر لي

İşte o an farkına vardım ki

‫وشكلها رائع عندما تراها.‬

Görmesi de çok güzel oluyor.

لذا عندما يأتي دوري

Böylece sıra bana geldiğinde

عندما علمت تشخيص مرضي،

bana tanı koyulduğunda

ولكن عندما جلسوا بجانبي،

Yanıma oturduklarında

عندما نتحدث عن الأجيال،

Jenerasyonlar hakkında konuşmaya başladığımızda

لأنك تصرخُ عندما أنزعه

Çünkü çıkardığımda çığlık attın

عندما عدت إلى منزلي،

Eve geldiğimde

ولكن عندما يذوب الجليد،

Ama buzullar eridiğinde,

عندما كنت في الكلية،

Üniversiteye giderken,

وأذكر عندما دخلت الجامعة،

Üniversiteye gittiğimde,

عندما تمتلئ الصدوع بالماء

Çatlaklar suyla dolduğunda,

عندما تهبط ذبابة داخلها.

ne olduğuna bakacağız.

تبكي عندما يولد طفلها

çocuğu doğduğunda ise ağlıyor

عندما نقرأ الأذان مساء

biz akşam ezanı okununca

عندما نقول الحفريات الأثرية

arkeolojik açıdan yapılan kazılar derken

عندما تأخذها إلى المتحف

böyle müzeye götürdüğünüzde anlatırsınız da

عندما نأتي إلى 2009 ،

2009 yılına geldiğimizde ise

عندما كان الأمر صعبًا

o kadar zor durumdayken

عندما يتعلق الأمر بالوطن

Söz konusu vatan olduğunda

عندما نهاجر إلى الأناضول

Anadolu'ya göç ettiğimizde

عندما أظهر عام 1984

Yıl 1984'ü gösterdiğindeyse

عندما نأتي إلى 2011

2011 yılına geldiğimizde

عندما تتحرك الأقطاب المغناطيسية

manyetik kutuplar yer değiştirdiğinde

لذلك عندما تشرق الشمس

yani dolayısıyla güneş doğduğunda

ونأمل، عندما يأتي الناس،

Umarım, insanlar geldikçe

عندما استيقظت، كنت حزينًا.

Uyandığımda üzgündüm.

عندما تشكل النظام الشمسي.

güneş sistemi kurulduğunda.

عندما تخرجت من الجامعة.

Üniversiteden mezun olduğum zaman,

عندما ترتفع الأرض عندما تذهب إلى خط الاستواء ، يجب أن تتحطم

ekvator tarafına gittikçe yeryüzü yükseldiği için çarpması gerekiyor

الرجل الفقير يأكل عندما يستطيع ولكن الرجل الغنى يأكل عندما يريد

Fakir bulabildiğinde, zengin canı istediğinde yer.

عندما كانت طفلة، في الواقع،

Aslında, gençlik döneminde

عندما لا تخرج مياه ساخنة.

tehlikesi geçirdik.

عندما تتوقع أن تنال الثواب،

Bir ödül elde etmeyi umuyorsan

عندما ترون خطة وضعت أمامكم

İstediğin şeye ulaşmak konusunda

عندما تكون متحفزا بما تريد ،

İstediğin şeylere göre motive olursan

ويتوقف عندما لا تفعل شيء.

ve hiçbir şey yapmadığınızda sessizleştirmeniz.

عندما تثير الخوف في الحيوانات،

bir hayvana korku aşıladığınız zaman,

عندما تسمع عن رأي الآخرين.

diğerlerinin görüşlerini duyduğunda gerçekleşen sinyal.

عندما كنت في الصف الخامس،

Beşinci sınıftayken,

عندما أعمل على هذه الخربشة،

Bu karalama ile uğraşırken,

عندما لا نشعر بالرضا عن

kim, ne ve nerede olduğumuza dair

أمسكهم عندما يقومون بشيء جيد.

Onlara bir şeyi iyi yaparken denk gelin.

لذا نذرت أني عندما أتزوج،

Söz verdim, evlendiğim zaman

عندما بدأنا في رؤية الأدلة

İşte o zaman gerçek, önemli

عندما تم الاعتراض على المصطلح.

yani, bu terimin gerçekten tartışıldığı zamanlara.

عندما تذهبون إلى بيوتكم اليوم،

bugün eve gittiğinizde

الآن، عندما أقول جاني موجد،

Şimdi Gani Müjde deyince,

عندما أعلنت تحولي الجنسي، رفضوني.

Trans kimliğimle karşılarına çıktığımda beni reddettiler.

عندما كنت أعيش بصفتي بول،

Hâlâ Paul olarak yaşadığım zamanlarda

عندما تشاهدون قطتكم تحاول الاستحمام

Kedinizin banyo yapmaya çalışmasını izlerken

وذلك عندما التقى بتابعها الجديد.

İşte o anda, yeni elemanla tanışmış.

عندما قرأت كلمات آن كولتر،

Ann Coulter'ın yazdıklarını okuduğumda

عندما ضربت زلازل كرايست تشيرش.

çalışmaya yeni başlamıştım.

عندما كنت في الخامسة عشرة،

15 yaşındayken

عندما تكون حاضرة في الثقافة،

sahip olduğu güce şahit oldum.

يسمحُ لكم بالاعتراف عندما تخطئون.

bir parçası da hatalıysanız bunu kabul etmektir.

عندما نرى أو نسمع مستثمرًا

Bir yatırımcının, girişimciye karşı

لأنه ببساطة عندما تتصل بالشبكة،

çünkü sadece internete bağlanarak

عندما تتراجع مياه هذين النهرين

bu nehirlerin suları çekilmeye başlar,

لذلك عندما تذهبون إلى العمل

O yüzden işinize giderken

ولكن عندما يدفع الصندوق الكفالة،

Ancak fon kefaletlerini ödediğinde

حتى عندما تكون غير مريحه،

bu, rahatsız edici olmaya başlasa bile.

عندما كنت بعمر 10 سنوات

10 yaşındayken

‫عندما تشعر بالتوتر والضغط والتهديد...‬

Gerildiklerinde, baskı ve tehdit altında olduklarında,

عندما يتعلق الأمر بإنجاب الأطفال

Konu çocuk sahibi olmaya geldiğinde

عندما أتحدثُ عن أمور الرجال

ve cinsiyet kurallarına uyduğumda

عندما بدأ دراسته منذ السبعينيات

uzun zaman önce 70'lerde çalışmaya başladığında insanların

عندما رأيت أن حاجتهم للمساعدة

Yardıma ihtiyaçlarının benim kürsüde

أترون، عندما يفهم الناس السؤال،

İnsanlar soruyu anladığında