Translation of "المستحيل" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "المستحيل" in a sentence and their turkish translations:

من المستحيل وقفه

bunu engellemek durdurmak imkansız

من المستحيل مقاومة

karşı koymak imkansız

الشخص الذي خلف المستحيل

İmkansızı başaran kişi

من المستحيل أن انساك

Seni unutmak mümkün değil.

من المستحيل العيش بدون ماء.

Susuz yaşamak imkansızdır.

من المستحيل القول بشكلٍ قطعي.

Kesin olarak söylemek imkansız.

يقولون أن ترامب من المستحيل الفوز

Trump'ın kazanmasının imkansız olduğunu söylüyorlar

من المستحيل تعلم الإنجليزية في شهر.

Bir ay içinde İngilizce öğrenmek imkansızdır.

أنت تطلب مني أن أفعل المستحيل.

Sen imkansızı yapmamı rica ediyorsun.

سنجد أنه من المستحيل أن نصبح سعداء.

mutlu olmamız imkansızdır.

من المستحيل أن تفهم امرأة أهمية ذلك

bir kadının da bunu anlaması olanaksızdır.

‫من المستحيل توقع ماذا يخبئ لها المستقبل.‬

geleceklerinde ne yattığını tahmin etmek imkânsızlaşıyor.

لأن هناك مخلوق يسمى أكل النمل المستحيل

madem imkansız karınca yiyen diye bir yaratık var

بإمكاننا المسامحة، لكن من المستحيل أن ننسى.

Affedebiliriz ama unutmak, bu imkansız.

من المستحيل لذكر أبيض متعلم جيدًا أن يفهم

İyi eğitim almış, beyaz ırktan bir erkeğin

لذلك من المستحيل إعادة البحث عن أي شيء.

yani bir şeyi araştırmak imkânsız.

المستحيل العيش فيهما فيما ستختفي ولاية فلوريدا تماماً

, Amerika kıyıları sular altında kalacak ve Güney Amerika'da

ومع ذلك, من المستحيل أن أجعلها مسطحة على ألأرض

ve yine de, hala bunun düz olduğunu söylemek imkansız.

كان من المستحيل التواصل مع الطاقم أثناء وجودهم خلف القمر.

Mürettebat Ay'ın arkasındayken iletişim kurmak imkansızdı.

هي بحاجة الى غرز لكن من المستحيل أن تذهب إِلى المستشفى

Dikişe ihtiyacı vardı ama hastaneye gidemezdi.

من المستحيل إتقان اللغة الإنجليزية خلال عامٍ واحد أو ما يقارب ذلك.

Bir yıl ya da benzer sürede İngilizceye hakim olmak imkansızdır.

من المستحيل الاحتفاظ بجيش كبير في منطقة واحدة لفترة طويلة، واقترح بدلاً بالقيام بهجوم استباقي

tek bir bölgede büyük bir ordu tutmanın mümkün olmayacağını anladı ve bunun yerine