Translation of "مني" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "مني" in a sentence and their turkish translations:

هو أطول مني

- O benden daha uzun.
- Benden daha uzun.

طلب مني النصيحة.

Tavsiyemi istedi.

طلب مني المساعدة.

O benden yardım istedi.

طلبت مني المساعدة.

O benden yardım istedi.

سُرقت مني حقيبتي.

Çantamı soydular.

أنت تسخر مني.

Benimle alay ediyorsun.

أنت أفضل مني.

Sen benden daha iyisin.

لقدطلب مني مساعدتك.

Benden sana yardım etmem rica edildi.

والشرف الذي تتلقاه مني.

ve benden aldığın onur.

ستحضر الإجتماع بدلا مني.

O, benim yerime toplantıya katılacak.

طلب مني أن أرقص.

- Benimle dans etmek istedi.
- Bana dans teklif etti.

لقد طَلَبَت مني مال.

O benden para istedi.

لقد طلب مني مال.

O benden para istedi.

بيل أكبر مني بسنتين.

Bill benden iki yaş daha büyük.

لا تطلب مني مالا.

Benden para isteme.

إنها أكبر مني بسنتين.

O, senden iki yıl daha yaşlıdır.

طلب توم مني المساعدة.

Tom yardım etmemi istedi.

هل تطلب مني البقاء؟

Kalmamı istiyor musun?

سُرقت مني ساعتي البارحة.

Dün saatimi çaldırdım.

طلب مني توم مسامحته.

- Tom onu affetmemi istedi.
- Tom kendisini affetmemi istedi.
- Tom onu bağışlamamı istedi.
- Tom benden af diledi.

لا بد أنها غاضبة مني.

O bana kızgın olmalı.

هل تريد مني أن أتوقف؟

Bırakmamı istiyor musun?

هل تطلب مني الزواج منك؟

Seninle evlenmemi mi istiyorsun?

تلك السيدة أكبر مني بكثير.

O kadın benden çok daha yaşlı.

طلبت مني أن أفتح النافذة.

O, pencereyi açmamı istedi.

وزنه أكثر مني بعشر كيلوجرامات.

O benden on kilo fazla geliyor.

توم غاضب جدا مني الآن.

Tom şimdi bana çok kızgın.

أتريد مني مساعدتك في الطبخ؟

Yemek pişirmede size yardım etmemi ister misiniz?

أتريد مني مساعدتك في ذلك؟

Onu yapmana yardım etmemi ister misin?

إن أبي غاضب مني جداً.

Babam bana çok kızgın.

جميع اخوتي أطول قامة مني.

Bütün kardeşlerim benden daha uzun boylular.

‫لا أريد أن تضيع مني المروحية!‬

Helikopteri kaçırmak istemiyorum!

بطبيعة الحال، سخر المعارضون السياسيون مني.

Tabii ki siyasi muhalifler bana güldüler.

وكانوا يريدون مني أن أعرف السبب.

ve bu nedeni görebilmemi gerçekten istediler.

وفي هذا، هي أكبر مني بكثير،

O, benden çok daha büyük.

طلب مني إظهار وجهي على التلفاز.

yüzümü TV'de göstermemi istedi.

لكن صغير مقارنة بما اكتسبته مني!

ama benden kazandığın kadar küçük!

‫كان يقظًا وأكثر ذكاءً مني بكثير.‬

Benden binlerce kat daha uyanık ve zekiydi.

‫أراد جزء مني حملها وإبعادهم عنها.‬

Bir yanım onu tutup etrafındakileri kovalamak istedi.

طلبت مني أن أوقظها عند السادسة.

O, benim onu 6:00 da uyandırmamı rica etti.

إنه يعزف على البيانو أفضل مني.

Benden daha iyi piyano çalar.

انه يكسب ثلاثة أضعاف أكثر مني .

O benden üç kat daha fazla kazanır.

أنت تطلب مني أن أفعل المستحيل.

Sen imkansızı yapmamı rica ediyorsun.

لست أحسن في تذكر الأشياء مني.

Sen işleri hatırlamada benden daha iyi değilsin.

بدأت فى الهرب، لكنه كان أسرع مني

bu sebeple kaçtım ama aslan benden hızlıydı,

أعتقد إذا طلبتم مني أن أخمن ذلك،

Sanırım bunun hakkında bir tahminde bulunmamı isteseydiniz

يدعي البعض أيضًا أنه يحب أكثر مني

Bazıları benden daha çok sevdiğini de iddia ediyor

و إن رأيت توم، أبلغه بتحية مني.

Ve Tom'u görürsen, Ona benim için selam söyle.

طلبت مني السيدة سميث الذهاب إلى المدينة.

Bayan Smith kente gitmemi istedi.

سرقوا مني حبيبتي و كل ألوان الفرحة.

Onlar benim aşkımı ve mutluluğun bütün renklerini çaldılar.

أردت أن أضربه و لكنه هرب مني.

Ona vurmak istedim ama benden kaçtı.

لا تعتقد بأنك ستتخلص مني بهذه السهولة.

Benden bu kadar kolayca kurtulacağını sanma.

لم أجد بعد ما طلبه مني توم.

Tom'un aramamı istediğini şeyi hâlâ bulmadım.

وأنا أستمع إلى المحادثة التي تدور بالقرب مني

yanımdakilerin konuşmalarını dinliyor ve

عندما قابلت مارك طلب مني أن أعلّمه الرقص.

Mark'ı ilk gördüğümde benden ona dans etmeyi öğretmemi istedi.

كان يقول ، "أبنائي ، عندما يسمعون بهذا ، سينتقمون مني".

Oğullarım bunu duyduklarında intikamımı alacaklar diyordu.

يبدو شابًا. لا يمكن أن يكون أكبر مني.

Genç görünüyor. O benden daha yaşlı olamaz.

هي لا تريد مني التحدث عن هذه المسألة.

O bu konuda konuşmamı istemiyor.

توم يريد مني أن أستقيل من هذه الوظيفة.

Tom bu işi bırakmamı istedi.

كان من الغباء مني أن أقترف خطأً كهذا.

Böyle bir hata yapmak benim aptallığımdı.

لذلك لم أستطع أن أرفض حين طلبوا مني الحضور

bu yüzden gelmemi istediklerinde hayır diyemedim.

يعيش ضمن نطاق 12 محطة توقف للمترو بالقرب مني.

benden en fazla 12 durak uzakta olsun.

كانت مجموعتي تتألّف مني أنا و"موخيكا" و"روسنكوف".

Benim grubumda Mujica, Rosencof ve ben vardık.

توم لا يريد مني التحدث عن ما ناقشناه بالأمس.

Tom dün tartıştığımız hakkında konuşmamı istemiyor.

غالبًا، استمعت إلى جمهور من الناس، وهم على النقيض مني،

çoğunlukla, kendi farklı yollarıyla

‫تطلّب الأمر مني الذهاب يوميًا‬ ‫كي أعرف بيئتها بشكل أفضل.‬

O ortamı daha iyi tanımak için her gün gitmem gerekti.

- هل تريدني أن اتحدث إليهم؟
- هل تريد مني التحدث إليهم؟

Onlarla konuşmamı istiyor musun?

يستحيل ذلك. لكنّني كنت لأعيش مثله، بحالة يأس لمعرفة من يسرق مني.

Bu olacak şey değil ama onun gibi yaşar, kim beni soyacak diye dertlenirdim.

اشتكى برتييه: "الجندي البسيط هو أسعد مني ، أنا أتعرض لكل هذا العمل".

"Basit bir özel benden daha mutludur," diye şikayet etti Berthier, "Tüm bu iş yüzünden ölüyorum."

من بينكم يعتقد أنه عمل بجد من أجلي أكثر مني بالنسبة لي؟

Aranızda kim benim için benden daha çok çalıştığına inanıyor?

استغرق الأمر مني أكثر من ساعتين لأترجم بضع صفحات في اللغة الإنجليزية.

- Birkaç sayfa İngilizce çevirmek iki saatten fazla zamanımı aldı.
- Birkaç sayfa ingilizceyi çevirmek iki saatten daha fazla zamanımı aldı.

"ومن أجل هذا أيضًا نصيحة مني لك أن تلتحق بدورة للقراءة السريعة."

"Bunun için de sana tavsiyem bir hızlı okuma kursuna katılman."

يطلب مني الجميع طوال الوقت أن أقول إنني لن أعود إلى الماضي أبداً

Her zaman, önceye dönmeyi hiç istemediğimi

- إنها أطول مني بكثير.
- إنها تفوقني طولاً بمقدار كبير.
- الفرق بيني و بينها في الطول كبير.

O benden çok daha uzun.