Examples of using "العيش" in a sentence and their turkish translations:
Onsuz yaşamayı öğrendim.
Burada yaşamak istiyorum.
Ben kırsalda yaşamak istiyorum.
Ben çocuğun annesi olduğum için o benimle yaşamalı.
Tek başımıza yaşayamayız.
100 yıla kadar da yaşayabilir.
Susuz yaşamak imkansızdır.
Boston'da yaşardım.
Susuz yaşayamazsın.
ve istediğin bütün şeylerdir.
Oksijensiz yaşayamazsınız.
- Televizyon olmadan yaşayamam.
- Televizyonsuz yaşayamam.
Tom'la yaşamak kolay değil.
Tom'la yaşamak kolay değil.
Sami Müslüman bir ülkede yaşamak istiyordu.
Sensiz yaşayamam.
size esenlik yönünde hareket etmeyi aşılamak için,
...yaşaması kolay bir yer değildir.
o hayvanlar doğada yaşayamayıp
böyle bir tarz ya da yaşam şekliyle bağlantılı olmak zorundasınız.
Basit yaşamalıyız, böylece diğerleri de basit yaşayabilir.
çoğunluk gibi yaşamayı denemen gerekir.
, Amerika kıyıları sular altında kalacak ve Güney Amerika'da
Yasaya göre ferace, yaşmak veya çarşaf giymek yasaklanmıştır
Yurt dışında yaşamak bir yabancı dili öğrenmek için en iyi yoldur.
New York'ta yaşamak istiyorum.
Yaşamak için çalışın, çalışmak için yaşamayın.
Acaba ne oldu da kadın tek başına yaşayamaz hale getirildi
İlk başta onun, yeni evinde yaşamaya alışma sorunu vardı.
Gölgelerde yaşamaktan, Anisa'nın iki bin on altı yıldaki ölümünü sona erdirdi, böylece
Bir yabancı dili öğrenmenin en iyi yolu onun konuşulduğu bir ülkede yaşamaya gitmektir.
Demek ki yapılması gereken virüsle inatlaşmadan önlemleri alarak yaşamak
Tom'un geçinmek için ne yaptığını biliyor musun?
Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.
Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.