Translation of "الطّريق" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "الطّريق" in a sentence and their turkish translations:

كان فاضل يعبر الطّريق.

- Fadıl, sokağı geçiyordu.
- Fadıl caddeyi geçiyordu.

لسنا في الطّريق الصّحيح.

Biz doğru yolda değiliz.

كانت ليلى وسط الطّريق.

Leyla yolun ortasındaydı.

كانت ليلى واقفة وسط الطّريق.

Leyla yolun ortasında duruyordu.

افسحوا الطّريق. إنّ الوضع غير آمن.

Yolu boşaltın. Güvenli değil.

كانت سامي متوقّفا على جانب الطّريق.

Sami yolun kenarına park etti.

ماذا يوجد في الجانب الآخر من الطّريق؟

Caddenin karşısındaki şey nedir?

ليلى تسوق و كأنّ الطّريق ملك لها.

Leyla sanki yolun sahibiymiş gibi araç sürüyor.

ألم أخبرك أنّه من الخطر أن تسرع في الطّريق؟

Sana yolda hızlı gitmenin tehlikeli olduğunu söylememiş miydim?

كان فاضل يعلم أنّ الشّرطة ستكون في الطّريق إلى هناك.

Fadil polisin yolda olacağını biliyordu.

ألا تعلم أنّه من الخطر أن تلعب الكرة على جانب الطّريق؟

Yol kenarında bir top ile oynamanın tehlikeli olduğunu bilmiyor musun?