Translation of "وسط" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "وسط" in a sentence and their turkish translations:

- جلسنا وسط الغرفة.
- قعدنا في وسط الحجرة.

Odanın ortasına oturduk.

في وسط منظمتنا السياسية.

ileten kişi oldu.

كانت ليلى وسط الطّريق.

Leyla yolun ortasındaydı.

‫طريق رئيسي يقطع وسط المدينة.‬

Doğruca şehir merkezine çıkan ana yol.

هناك قلب في وسط العالم

dünyanın merkezinde bir çekirdek var

كنت أتبضع في وسط المدينة.

Ben şehir merkezinde alışveriş yapıyordum.

كانت ليلى واقفة وسط الطّريق.

Leyla yolun ortasında duruyordu.

كان سامي مرتاحا وسط المسلمين.

Sami Müslümanlarla birlikteyken kendini huzurlu hissediyordu.

‫أكبر ثدييات اليابسة تخترق وسط مدينة.‬

Dünya'nın en büyük kara memelisi şehrin tam göbeğinden geçip gidiyor.

‫الوقت متأخر في "لوبوري"، وسط "تايلاند".‬

Tayland'ın orta bölgesindeki Lopburi'de gecenin geç saatleri.

تقع جبال الألب في وسط أوروبا.

Alpler Avrupa'nın merkezindedir.

أي قطار يأخذني إلى وسط المدينة؟

Beni kent merkezine hangi tren götürür?

كانت تلك سفينة فضاء تهبطُ وسط باريس.

Bu, Paris'in ortasına inen bir uzay aracıydı.

اختارا القائدان ان يتابارزا تحت وسط هتاف

2 lider, orduların arasında şövalyevari bir düello yapmaya karar verirler

‫مثل هذه الأبوسوم الليلية‬ ‫في وسط "ميلبورن".‬

Melbourne şehir merkezindeki bu gececi keseli sıçanlar gibi.

ولكن لحسن الحظ، في وسط كل ذلك

Neyse ki tam da bunların ortasında

نحن ذاهبون إلى وسط المدينة لنأكل البيتزا.

Pizza yemek için şehir merkezine gidiyoruz.

هناك الكثير من الفنادق في وسط المدينة.

Şehir merkezinde çok sayıda otel var.

‫بعض بيض الطيور.‬ ‫قابعة هنا وسط نبات الجولق.‬

Kuş yumurtaları var. Dikenli karaçalıya yerleştirilmişler.

حين أحتاج إلى النوم أربع ساعات وسط اليوم؟

hem de gün ortasında dört saat boyunca uyumam gerekirken?

في مكان ما 12 كم من وسط سانليورفا

Şanlıurfa'nın merkezine 12 km uzaklıkta bir yerde

لبضع سنوات كان هناك سلام في وسط أوروبا:

Orta Avrupa'da birkaç yıl barış vardı:

كان هناك ازدحام كبير للسيارات وسط مدينة كيوتو.

Şehir merkezi Kyoto'da büyük bir trafik sıkışıklığı vardı.

باتت حكوماتنا كائناً فضائياً يعيش وسط شعب أرضي.

Hükümetlerimiz insan nüfusu içinde yaşayan uzaylılar haline geldi.

‫قبل بياتها الشتوي،‬ ‫تقصد هذه الدببة السوداء وسط المدينة.‬

Bu kara ayılar, kış uykusuna yatmadan hemen önce kendilerini şehre atıyor.

‫لعلها تحاول تقليد‬ ‫حركة الطحالب وعشب البحر وسط الأمواج.‬

Belki de dalgayla hareket eden alg ya da yosunları taklit etmeye çalışıyor.

معارك وسط محاولاتٍ دوليةٍ لعقد مفاوضاتٍ تنهي الصراع بينهما.

aralarındaki çatışmayı sona erdirmek için müzakereler yürütmeye yönelik uluslararası girişimlerin ortasında

تعارفا سامي و ليلى في الجامعة في وسط التّسعينيّات.

Sami ve Leyla, 90'lı yılların ortasında üniversitede tanıştılar.

‫وأرجو أن أجد طريقاً مختصراً‬ ‫يظهر لي في وسط الطريق.‬

ve yolda bir kestirmeyle karşılaşmayı ummaktan başka çare yok.

‫لكن يصعب التحرك‬ ‫وسط هذه الكثبان الرملية الشاسعة في الظلام.‬

Fakat bu engin, tekdüze kumullarda karanlıkta yol bulmak zor.

الشمس. تحديداً هي مدينة الشيبام وسط وادي حضرموت. والتي تضم

gökdelen diyebileceğimiz beş yüz bina dahildir .

مصطفى كمال، في مثل هذه الظروف، في وسط الحرب، الناس مذعورون،

Mustafa Kemal, böyle bir ortamda, savaş ortamında, insanlar korkuyor,

الأفلاق باتجاه ترانسيلفانيا، ونهر أوسام، الذي يؤدي واديها نحو عمق وسط بلغاريا.

üzerinden Eflak, Transilvanya ve vadinin Bulgaristan'ın merkezine uzandığı Osam Nehri'ne ulaşabilir.

وحينها لم يكن هنالك لا كهرباء ولا مصاعد وسط الصحراء وتحت اشعة

altında elektrik veya asansör yoktu . Özellikle, Hadramout Vadisi'ndeki Shibam şehridir. Buna

وسط مذبحة بورودينو ، قاد ناي فيلقه في هجوم بعد هجوم على أعمال الحفر

Borodino katliamının ortasında Ney, Rus toprak işlerine yapılan saldırının ardından kolorduyla birlikte saldırıya geçti

‫يحسب العلماء أن الثدييات‬ ‫تصير أنشط بنسبة 30 بالمئة ليلًا‬ ‫حين تعيش وسط الناس.‬

Bilim insanlarının hesaplarına göre memeliler, insanların etrafındayken geceleri yüzde 30 daha aktif oluyorlar.