Examples of using "إنّ" in a sentence and their turkish translations:
Polisler geldi.
Günüm geliyor.
Kazalar olur.
Kedi sütünüzü içiyor.
Ayı bir elma yiyor.
Fadıl evde.
Diyorsun ki en büyük suç,
yapmaları gereken ilk şey eşlerini ve ailelerini davaya dâhil etmektir.
Kitap kolay.
Dan topluma kötülük yapıyor.
Bu kuş tüyleri hoş.
Oğlun bir kahraman.
Fadil başka birine aşık.
Bu ilaç hayatımı mahvediyor.
Restorasyon sihirli bir çözüm değil.
Yolu boşaltın. Güvenli değil.
Fadıl'ın annesi onun gibi şeyleri sever.
herkes muhtemelen sosyal demokrasinin
İşler daha kötü olamaz.
Benimle kal Leyla. Ambulans geliyor.
Görevde olan tek doktor Jamal Sadiq'tır.
"Jamal aziz değildir." "Buna rağmen ona güveniyorum."
Daha doğrusu kanunların belirli bir siyasi dönemin donmuş ifadesi olduğu söylenince alınıyorlar.
Fadıl gerçekten Dania'yı sever.
12 yaşındaki çocukların %90'ının düzenli olarak porno izlediğini biliyoruz.
Sami'nin akıl hastalığı onun cezasını hafifletmedi. Art arda iki ömür boyu hapis cezası aldı.