Translation of "الآخر" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "الآخر" in a sentence and their turkish translations:

لأنه هو الآخر،

onun öteki olduğundan,

حدث تلو الآخر.

Bir olay diğerini izledi.

فشل تلو الآخر.

Bir başarısızlığı bir başkası izledi.

خذ الكرسي الآخر.

Başka bir sandalye al.

اقفز إلى الجانب الآخر.

diğer tarafa atlayın.

والنصف الآخر قل نشاطها.

Diğer yarısı ise azalmıştı.

مع ذلك، للبعض الآخر،

Yine de bazı insanlara göre

ولكن في الطرف الآخر

Diğer yanında ise

وقعوا واحداً تلو الآخر.

Onlar art arda düştüler.

بدأوا واحداً تلو الآخر.

Onlar art arda başladılar.

وصلوا واحداً خلف الآخر.

Onlar art arda geldiler.

ماتوا واحداً تلو الآخر.

Onlar birbiri ardına öldüler.

ماتوا واحدا تلو الآخر.

Onlar birbiri ardına öldü.

"اقفز إلى الجانب الآخر" تعني

"Diğer tarafa atlayın" ifadesinin

ووجدنا بعدها كوكبًا تلو الآخر.

sonra bir tane daha, başka bir tane daha.

أو الجانب الآخر في المصعد.

asansörün diğer tarafına geçtiler.

‫العشب الجيد في الجانب الآخر.‬

İyi otlaklar kasabanın öte yanında.

وعلى الجانب الآخر، قارة إفريقيا

Diğer yandan Afrika kıtası,

والأمر الآخر هو توقيت الحدث،

Diğer konu, etkinliğin zamanlaması,

كان أن يذهب تحت الآخر

diğerinin altına girmesiydi

إذا ضحك أحد ، ضحك الآخر

biri gülerse öteki de güler

الاحتمال الآخر هو أن الضعف

bir diğer ihtimal de şu güvenlik açığı

أحدهما ياباني و الآخر إيطالي.

Biri Japon diğeri İtalyan.

ليس ذلك القميص، بل الآخر.

O gömlek değil, diğeri.

لأنه يقال فقط لجعل الطرف الآخر سعيدا أو لجعل الطرف الآخر يشعر بالارتياح.

çünkü bu sadece karşı tarafı mutlu edebilmek için veya karşı tarafın kendisini iyi hissedebilmesi için söylenmiş

‫لكنه على الجانب الآخر من الطريق.‬

Ama yolun karşı tarafında.

وبينما تشقون طريقكم على الجانب الآخر،

Sizler karşı tarafa geçerken

وقد تكرر هذا الأسبوع بعد الآخر.

Bu haftalarca sürdü

يمكنك البحث عن الجانب الآخر من الصورة.

resmin diğer tarafını keşfedebilirsiniz.

وبعضهم ينتقلون إلى الجانب الآخر من الممشى،

Bazı insanlar kaldırımın diğer tarafına geçti,

وسنحتاج لتطبيق بعضها الآخر في شركاتنا ومجتمعاتنا.

bazılarını firmalarda veya topluluklarda

وقالوا أنه إذا عانى أحدهما يعاني الآخر

ve diyorlardı ki biri acı çekerse öteki de çeker

البعض يحبون القطط، والبعض الآخر يفضل الكلاب.

Bazı insanlar kedileri sever ve diğerleri köpekleri tercih eder.

لدي كلبين, واحد أبيض و الآخر أسود

İki köpeğim var. Biri beyaz; diğeri ise siyah.

ماذا يوجد في الجانب الآخر من الطّريق؟

Caddenin karşısındaki şey nedir?

وجدت نفسي ملقاة في الطرف الآخر من المعادلة،

kendimi denklemin diğer tarafında buluyorum

والنصف الآخر يصرخُ في وجهها لقولها شيئًا هجوميًا.

diğer bir yarısı ise gücendirici bir şey söylediği için ona bağırıyor.

وينطبق نفس الأمر على الطرف الآخر، أليس كذلك؟

Bu iki taraflı çalışıyor, değil mi?

وشعرت كأنهم ينتقلون إلى الجانب الآخر من الحياة.

Sanki onların hayatın diğer tarafına gittiğini hissettim.

وبكينا، أحدنا أو الآخر أو كلانا، كل يوم.

Ya sadece o ya sadece ben ya da birlikte, her gün ağladık.

يستمر النمل الآخر في الصعود فوق هذا الجسر

diğer karıncalar bu köprünün üzerinden devam ederek tırmanıyor

ما الأمر الآخر الذي يجب عليك ان تفعله؟

- Başka ne yapmalısın?
- Başka ne yapman gerekiyor?
- Başka ne yapmak zorundasın?

بدآ سامي و ليلى يكتبان رسائل لبعضهما الآخر.

Sami ve Leyla birbirlerine mektup yazmaya başladılar.

هي الأطفال والمراهقين من جانب والعجزة في الجانب الآخر

çocuklar ve gençler, öte yanda yaşlıların uyarılardan en az ihtimalle

وكنت أجلس على الجانب الآخر من الحاجز الزجاجي أراقبهم،

Orada camın diğer tarafında otururken

يتوقف الماء المتجه إلى الجانب الآخر بعد مكان ما

diğer tarafa doğru giden su bir yerden sonra durup

الخروج من أحد أقطاب المغناطيس والذهاب إلى القطب الآخر

mıknatısın bir kutbundan çıkıp diğer kutbuna doğru giderek

كان سامي يشتغل كعامل صيانة بين الحين و الآخر.

Sami bazen tamiratçı olarak çalıştı.

‫اختفت تماماً الآن.‬ ‫لننقل البحث إلى الجانب الآخر من الجبل.‬

Şu anda tamamen yok olmuş. Aramaya dağın diğer tarafında devam edelim.

نتيجة لوجود لوحين يدفعان بعضهما البعض أو يدفع أحدهما الآخر

iki levhanın birbirini ittirmesi veya birinin diğerini ittirmesi sonucu

يتم الكشف عن الأسرار الخفية لهذا المبنى واحدا تلو الآخر

bu yapının da gizli sırları teker teker ortaya çıkmakta şimdi

لأنه كان لديه مصلحة أراد أن يأخذ زوجة الرجل الآخر

çünkü çıkarı vardı diğer adamın karısını almak istiyordu

عندما أتيحت له الفرصة ، سينتقم من الجميع واحدًا تلو الآخر

eline bir fırsat geçtiğinde herkesten teker teker intikamını alıyordu

وأصبح كل فريق معه فكرة ظن الفريق الآخر أنها مريعة،

Şimdi her takım, diğer takımın berbat olduğunu düşündüğü bir fikre sahip

‫أدركت أنني أتغيّر.‬ ‫كانت تعلّمني أن أصبح حسّاسًا تجاه الآخر.‬

Değiştiğimi fark ettim. Bana, başkalarına karşı hassas olmayı öğretiyordu.

البعض يحب كرة القاعدة و البعض الآخر يحب كرة القدم.

Bazı insanlar beyzbol sever, diğerleri futbol sever.

في الواقع، تجادلنا في بعض المسائل، ولم نتجادل في بعضها الآخر.

Açıkçası, bazı konularda hemfikir olduk, bazılarında olamadık.

بدأ التكبير / التصغير المثبت للجميع الآن في إزالته واحدًا تلو الآخر

herkeste kurulmuş olan Zoom artık teker teker kaldırılmaya başlandı

إذا كان الاستراحة تحدث في تلك المرحلة ، فلن يهتز المكان الآخر

e kırılma o noktada oluyorsa başka yer sallanacak değil ya

كل شخص يختلف عن الآخر. لذلك هناك الكثير الآن في وقته.

İşte herkesin zamanı birbirinden farklıdır. Dolayısıyla kendi zamanı içerisinde bir çok şimdisi vardır.

ولكن لا أرى إجابات، ولا أرى أي إجراءات تتخذ على الجانت الآخر.

bir diğer yandan yanıtlara rastlayamıyor, harekete geçildiğini görmüyordum.

الشيء الآخر الذي أثّر فينا، هي السنوات العديدة التي أمضيناها في السجن.

Diğer etki de hapiste geçirdiğimiz yıllardı.

ولأنّ حياة المناضل تصبح لا تُطاق إن لم يكن الشخص الآخر مناضلاً.

ve bir militanın hayat arkadaşı da militan değilse hayat çok zorlaşacağı için.

‫إن كنا قد سلكنا شرقاً في الاتجاه الآخر،‬ ‫لكنا قد عدنا من حيث بدأنا.‬

eğer doğuya, yani ters yöne gitseydik başladığımız yere dönmüş olurduk.

لم يمر يوم واحد حتى وصل القرطاجيون أخيرًا إلى الأمان على الجانب الآخر من المضيق

1 gün kadar sürmeden sonra Kartacalılar sonunda güvenli tarafa , geçidin diğer tarafına geçmişlerdi.

معظم المتاجر مغلقة. تم إغلاق بعض شركات الطيران. لا يستطيع البعض الآخر العثور على الركاب.

Mağazaların çoğu kapandı. Havayolu şirketlerinin bazıları kapandı. Diğerleri ise yolcu dahi bulamıyor.

‫لكن تكمن المشكلة بالطبع‬ ‫في أنه سيتوجب عليها العودة.‬ ‫على الجانب الآخر،‬ ‫تتبع سمكة القرش رائحتها مجددًا.‬

Ama sorun şu ki geri dönmesi gerekiyor. Diğer tarafta, köpek balığı kokusunu tekrar aldı.