Translation of "ليلى" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "ليلى" in a sentence and their turkish translations:

- فرّت ليلى.
- هربت ليلى.

Leyla kaçtı.

- أصابت ليلى سامي.
- ضربت ليلى سامي.

Leyla, Sami'yi vurdu.

- كانت ليلى تموت.
- كانت ليلى تحتضر.

Leyla ölüyordu.

- ذهبت ليلى إلى الخارج.
- خرجت ليلى.

- Leyla dışarı gitti.
- Leyla dışarı çıktı.

تطلّقت ليلى.

Leyla boşandı.

انتحرت ليلى.

Leyla intihar etti.

دخلت ليلى.

Leyla içeriye girdi.

ستغضب ليلى.

Leyla delirecek.

اختفت ليلى.

Leyla kayboldu.

ستنجو ليلى.

Leyla hayatta kalacak.

ليلى متحجّبة.

- Leyla tesettürlüdür.
- Leyla'nın başı kapalıdır.
- Leyla başörtülüdür.

- تخلّت ليلى عن سامي.
- غادرت ليلى سامي.

Leyla, Sami'den ayrıldı.

- انتظر سامي ليلى.
- كان سامي ينتظر ليلى.

Sami, Leyla için bekledi.

- أتت ليلى و أقلّتني.
- أتت ليلى و أخذتني.
- أتت ليلى و اصطحبتني.

Leyla gelip beni aldı.

- انتقلت ليلى إلى مكان آخر.
- ابتعدت ليلى.
- انتقلت ليلى للعيش في مكان آخر.

Leyla uzaklaştı.

- عادت ليلى إلى المنزل.
- عادت ليلى إلى البيت.

Leyla eve geri döndü.

- فتحت ليلى صنبور الماء.
- فتحت ليلى حنفيّة الماء.

Leyla suyu açtı.

- أقفلت ليلى حنفيّة الماء.
- أقفلت ليلى صنبور الماء.

Leyla suyu kapattı.

- فرّت ليلى إلى مصر.
- هربت ليلى إلى مصر.

- Leyla, Mısır'a uçtu.
- Leyla uçakla Mısır'a gitti.

- كانت ليلى تسرق المصارف.
- كانت ليلى تسرق البنوك.

Leyla banka soyuyordu.

- انتقلت ليلى إلى المنزل.
- انتقلت ليلى للعيش هنا.

- Leyla içeri girdi.
- Leyla eve taşındı.

- بدأت ليلى تتحدّث معه.
- بدأت ليلى تتكلّم معه.

Leyla onunla konuşmaya başladı.

- هدّد سامي حياة ليلى.
- هدّد سامي ليلى بالقتل.

Sami, Leyla'nın hayatını tehdit etti.

بدت ليلى رائعة.

Leyla mükemmel görünüyordu.

خدّر فاضل ليلى.

Fadıl, Leyla'ya ilaç verdi.

عملت ليلى بجدّ.

Leyla sıkı çalıştı.

اتّصلت ليلى بسامي.

- Leyla, Sami ile temasa geçti.
- Leyla, Sami ile bağlantı kurdu.

ردّت ليلى سامي.

Leyla, Sami'yi reddetti.

بدت ليلى نعسانة.

Leyla uykulu görünüyordu.

خدّرت ليلى سامي.

Leyla, Sami'ye ilaç verdi.

اتّصلت ليلى بالأمن.

- Leyla güvenliği çağırdı.
- Leyla güvenliği aradı.

أحبّت ليلى الأحصنة.

Leyla atları sevdi.

فتحت ليلى الباب.

Leyla kapıyı açtı.

قتلت ليلى ابنها.

Leyla kendi çocuğunu öldürdü.

خسرت ليلى مالها.

Leyla parasını kaybetti.

قتلت ليلى كلبها.

Leyla kendi köpeğini öldürdü.

فقدت ليلى حياتها.

Leyla hayatını kaybetti.

تلقّت ليلى الإجابة.

Leyla cevabı aldı.

حمت ليلى سامي.

Leyla, Sami'yi korudu.

أنقذت ليلى حياتي.

Leyla hayatımı kurtardı.

واصلت ليلى السّياقة.

Leyla araç sürmeye devam etti.

واصلت ليلى السّباحة.

Leyla yüzmeye devam etti.

هاجم سامي ليلى.

Sami, Leyla'ya saldırdı.

بدت ليلى متحمّسة.

Leyla heyecanlı görünüyordu.

أقفلت ليلى الباب.

Leyla kapıyı kilitledi.

ضربت ليلى سامي.

Leyla, Sami'ye vurdu.

ليلى متعبة دائما.

Leyla her zaman yorgundur.

استعدّت ليلى للموت.

Leyla kendini ölmek için hazırladı.

أصيبت ليلى بالهلع.

Leyla panikledi.

ليلى تأكل الصّراصير.

Leyla hamamböceği yiyor.

ليلى وليدة القاهرة.

Leyla, Kahire'nin bir yerlisidir.

فتحت ليلى عينيها.

Leyla gözlerini açtı.

حاولت ليلى الانتحار.

Leyla intihara teşebbüs etti.

سامي ينتظر ليلى.

Sami, Leyla'yı bekliyor.

تلقّت ليلى المساعدة.

Leyla yardım aldı.

تشبّثت ليلى بالحياة.

Leyla hayata tutunmuş.

رأت ليلى أباها.

Leyla kendi babasını gördü.

انتظرت ليلى الشّرطة.

Leyla polisleri bekledi.

بدت ليلى مفاجأة.

Leyla şaşkın gibiydi.

ابيضّ وجه ليلى.

- Leyla beyaza döndü.
- Leyla beyazlaştı.

كانت ليلى عطشة.

Leyla susamıştı.

ليلى تذكر سامي.

Leyla, Sami'yi hatırlıyor.

ابتزّ سامي ليلى.

Sami Leyla'ya şantaj yaptı.

قتل سامي ليلى.

Sami, Leyla'nın hayatını aldı.

صفع سامي ليلى.

Sami, Leyla'yı tokatladı.

ليلى سافلة حقّا.

- Leyla tam bir sürtük.
- Leyla kaltağın önde gideni.

ليلى مصمّمة حجابات.

Leyla bir tesettür modacısı.

- تمّ اعتقال ليلى في القاهرة.
- اعتُقِلت ليلى في القاهرة.

Leyla, Kahire'de yakalandı.

- كانت ليلى تتناول أقراص النّوم.
- تناولت ليلى أقراص النّوم.

Leyla uyku hapları aldı.

- تلقّت ليلى حكما بالسّجن المؤبّد.
- تلقّت ليلى حكما بالمؤبّد.

Leyla'nın ömür boyu hapis cezası aldı.

- أقلّ سامي ليلى من الجامعة.
- أخذ سامي ليلى من الجامعة.
- اصطحب سامي ليلى من الجامعة.

Sami, Leyla'yı üniversiteden aldı.

- أخذت ليلى إبنتها إلى التّبضّع.
- أخذت ليلى إبنتها إلى التّسوّق.
- ذهبت ليلى و ابنتها إلى التّبضّع.
- ذهبت ليلى و ابنتها إلى التّسوّق.

Leyla kızını alışverişe götürdü.

- أحضر فاضل ليلى إلى المنزل.
- أحضر فاضل ليلى إلى البيت.

Fadıl, Leyla'yı eve getirdi.

- نشأت ليلى في مجتمع محافظ.
- نشأت ليلى في بلدة محافظة.

Leyla muhafazakar bir toplumda büyütüldü.

- استحمّت ليلى و غيّرت ملابسها.
- استحمّت ليلى و بدّلت ملابسها.

Leyla duş aldı ve elbiselerini değiştirdi.

- أوصل سامي ليلى إلى المسجد.
- أقلّ سامي ليلى إلى المسجد.

Sami Leyla'yı caminin önünde bıraktı.

- احتفظ سامي برسالة ليلى الصّوتيّة.
- حفظ سامي رسالة ليلى الصّوتيّة.

Sami, Leyla'nın sesli postasını kurtardı.

- أقلّ سامي ليلى من منزلها.
- اصطحب سامي ليلى من منزلها.

Sami, Leyla'yı evinden aldı.

- اصطحب سامي ليلى من المطار.
- أقلّ سامي ليلى من المطار.

Sami, Leyla'yı havaalanında aldı.

- كان سامي يتكلّم مع ليلى.
- كان سامي يتحدّث مع ليلى.

Sami, Leyla ile konuşuyordu.

ضرب ليلى في وجهها.

O, Mary'nin yüzüne vurdu.

كانت ليلى تعمل كمتعرّية.

Leyla bir striptizci olarak çalıştı.

جلبت ليلى انتباه فاضل.

Leyla, Fadıl'ın dikkatini çekti.

استعمل فاضل هاتف ليلى.

Fadıl, Leyla'nın telefonunu kullandı.

سمّى فاضل إبنته ليلى.

Fadıl kızına Leyla adını verdi.

كانت ليلى أمّا مشغولة.

- Leyla meşgul bir anneydi.
- Leyla yoğun bir anneydi.

لبست ليلى ملابسا مثيرة.

Leyla seksi giyindi.

قدّم فاضل ليلى لرامي.

Fadıl, Leyla'yı Rami'yle tanıştırdı.

تبدو ليلى جميلة اليوم.

- Leyla bugün çok güzel görünüyor.
- Leyla bugün güzel görünüyor.

كان حياة ليلى هشّة.

Leyla'nın hayatı kırılgandı.

سمّم فاضل طعام ليلى.

Fadıl, Leyla'nın yemeğine zehir koydu.

أراد فاضل إخافة ليلى.

Fadıl, Leyla'yı korkutmak istedi.

وجدت ليلى رجلا آخر.

Leyla başka bir adam buldu.

لم يطلّق فاضل ليلى.

Fadıl, Leyla'dan boşanmadı.

طبخت ليلى العشاء لفاضل.

Leyla, Fadıl'a akşam yemeği pişirdi.

اعتدى فاضل على ليلى.

Fadıl, Leyla'ya saldırdı.

تزوّج سامي من ليلى.

Sami, Leyla ile evlendi.

فرّت ليلى مع سامي.

Leyla, Sami ile kaçtı.