Translation of "Zorundasınız" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Zorundasınız" in a sentence and their spanish translations:

Saklanmak zorundasınız.

- Te tienes que esconder.
- Tú has conseguido esconderte.

Benimle gelmek zorundasınız.

Tenéis que venir conmigo.

Hepiniz kalmak zorundasınız.

- Deberían quedarse.
- Tenéis que quedaros.

Gezegenle ilgilenmek zorundasınız.

Hay que cuidar el planeta.

Planlarınızı gerçekleştirmek zorundasınız.

Debes realizar tus planes.

Hepiniz onu okumak zorundasınız.

Todos ustedes tienen que leerlo.

Her şeyi yemek zorundasınız!

Tenéis que coméroslo todo.

Siz arkadaşlar gitmek zorundasınız.

Tenéis que ir.

çok zor seçimler yapmak zorundasınız:

te quedan opciones realmente difíciles:

Biraz farklı hesaplar yapmak zorundasınız.

se tienen que calcular algunas cantidades diferentes.

Hanımefendilerin huzurunda şapkalarınızı çıkarmak zorundasınız.

Tenéis que quitaros el sombrero en presencia de una dama.

Siz çocuklar acele etmek zorundasınız.

¡Chicos, tenéis que daros prisa!

- Dinlenmelisin.
- Dinlenmek zorundasın.
- Dinlenmek zorundasınız.

Tienes que recuperarte.

Sadece birinci soruyu cevaplamak zorundasınız.

Sólo tenéis que responder a la primera pregunta.

O deponun kalıntıları içinden geçmek zorundasınız,

estamos obligados a pasar por los restos del almacén,

Raporları pazartesi günü teslim etmek zorundasınız.

- Tienes que entregar los reportes el lunes.
- Tienes que entregar los informes el lunes.

Toplantıda konuşmak isterseniz elinizi kaldırmak zorundasınız.

Tienes que levantar la mano si quieres hablar en la reunión.

Yanlış yaptığınızda hemen özür dilemek zorundasınız.

Al haber hecho algo malo debes pedir disculpas de inmediato.

Ama insanlara saygı ve anlayışla davranmak zorundasınız.

sino que tienes que tratar a las personas con respeto y tener cuidados compasivos.

- Bu cümleyi ezberlemek zorundasınız.
- Bu cümleyi ezberlemek zorundasın.

Te debes memorizar esta frase.

- Her şeyi yemek zorundasın!
- Her şeyi yemek zorundasınız!

Tienes que comértelo todo.

Verdiğiniz her kararla ilk olarak risklere karar vermek zorundasınız

Para cada decisión, primero hay que determinar el riesgo,

Siz sadece onu istemek zorundasınız ve o size verilecektir.

Solo tenéis que pedirlo y se os otorgará.

Özel kuvvetlere katılmak için uzun ve güçlü, çok güçlü olmak zorundasınız.

- Para entrar en las fuerzas especiales tienes que ser alto y fuerte, muy fuerte.
- Para alistarte en las fuerzas especiales tienes que ser alto y fuerte, muy fuerte.

- Sen ve o işi yapmak zorunda.
- Onunla sen işi yapmak zorundasınız.

Tú y él debéis realizar el trabajo.

- Kolay rencide olan insanlara ne söyleyeceğinize dikkat etmelisiniz.
- Alıngan insanlara söyleyecekleriniz konusunda dikkatli olmak zorundasınız.

Tienes que tener cuidado con lo que dices a gente que se ofende fácilmente.

- Siz sadece onu istemek zorundasınız ve o size verilecektir.
- Size verilecektir, sadece istemeniz yeterli.
- Yeter ki isteyin, size verilecektir.

Sólo tienes que pedirlo y se te entregará.