Translation of "Yapmak" in Spanish

0.016 sec.

Examples of using "Yapmak" in a sentence and their spanish translations:

- Ne yapmak istiyorsun?
- Ne yapmak istiyorsunuz?

- ¿Qué quieres hacer?
- ¿Qué quiere hacer?
- ¿Qué querés hacer?

Onu yapmak istemedim ama yapmak zorundaydım.

No quería, pero tuve que hacerlo.

Onu yapmak istemiyorsan yapmak zorunda değilsin.

No tienes que hacerlo si no quieres.

Bunu yapmak istemiyorsan yapmak zorunda değilsin.

No tienes que hacerlo si no quieres.

- Ne yapmak istersin?
- Ne yapmak istersiniz?

- ¿Qué te gustaría hacer?
- ¿Qué querrías hacer?

Yapmak istediklerimi yapmak için vaktim yok.

No tengo tiempo para hacer lo que quiero.

Aynısını yapmak hatta daha iyisini yapmak istiyoruz.

queremos hacer lo mismo y queremos hacerlo mejor.

Yapmak istemediğiniz bir şeyi yapmak zorunda değilsiniz.

No tenés que hacer nada que no quieras hacer.

O, yapmak istemese bile onu yapmak zorundaydı.

Ella tuvo que hacerlo aunque no quería.

Hesap yapmak yok.

sin realizar cálculos.

Yapmak istediğini yapabilirsin.

Puedes hacer lo que quieras.

Onu yapmak imkânsız.

Es imposible hacerlo.

İşimi yapmak istiyorum.

Quiero hacer mi trabajo.

Onu yapmak istemiyorum.

No quiero hacer eso.

Bunu yapmak istemiyorum.

No quiero hacer esto.

Spekülasyon yapmak istemiyorum.

No querría especular.

Onu yapmak istemeyebilirsin.

- Tal vez no quieras hacer eso.
- Es posible que no quieras hacer eso.

Onu yapmak istiyorum.

Quiero hacerlo.

Bunu yapmak istememiştim.

- No quise hacer eso.
- No quería hacerlo.

Ne yapmak istersin?

¿Qué quieres hacer?

Banyo yapmak istiyorum.

Quiero tomar un baño.

Yaptığımı yapmak zorundaydım.

Tenía que hacer lo que hice.

İşimi yapmak zorundayım.

Tengo que hacer mi trabajo.

Turta yapmak istiyorum.

Quiero hacer una torta.

Onu yapmak zorundayım.

Tengo que hacerlo.

Hata yapmak normaldir.

Es normal cometer errores.

Çiş yapmak zorundayım.

Tengo que mear.

Onu yapmak zorundayız.

Tenemos que hacerlo.

Seçim yapmak zorundasın.

Tienes que tomar decisiones.

İşi yapmak istemiyorum.

Yo no quiero hacer el trabajo.

Değişiklik yapmak zorundayız.

- Tenemos que hacer el cambio.
- Debemos hacer el cambio.

Yemek yapmak eğlencelidir.

Cocinar es divertido.

Çeviri yapmak eğlencelidir.

Traducir es divertido.

Yapmak istediğim bu.

Esto es lo que quería hacer.

- Bunu yapmak istiyor musun?
- Bunu yapmak ister misin?

¿Quieres hacerlo?

- Ne yapmak istediğinizi biliyorum.
- Ne yapmak istediğini biliyorum.

Sé lo que quieres hacer.

Yapmak istediğim her şeyi yapmak uzun zamanımı alacak.

Me tomará un largo tiempo hacer todas las cosas que quiero hacer.

- Bütün yapmak istediğim bu.
- Tüm yapmak istediğim bu.

Esto es todo lo que quiero hacer.

Tom'un yapmak istediği şeyi yapmak için cesareti yoktu.

Tom no fue capaz de hacer lo que quería hacer.

- Yarın ne yapmak istiyorsun?
- Yarın ne yapmak niyetindesin?

¿Qué quieres hacer mañana?

- Bunu yapmak zorunda değildin.
- Bunu yapmak zorunda değilsiniz.

No tenías que hacer esto.

- Onu yapmak kolay değil.
- Onu yapmak kolay değildir.

No es fácil hacer esto.

- Bugün ne yapmak istersin?
- Bugün ne yapmak istiyorsun?

¿Qué quieres hacer hoy?

- Ben sana sürpriz yapmak istedim.
- Size sürpriz yapmak istedim.

Quería sorprenderte.

- Bir seçim yapmak zorunda kaldım.
- Bir seçim yapmak zorundaydım.

Tuve que hacer una elección.

Onu yapmak istememen önemli değil; aslında onu yapmak zorundasın.

No importa que no quieras; la cuestión es que debes hacerlo.

Tom'un yapmak istediği şeyi yapmak için yeterli yeri yoktu.

Tom no tenía suficiente espacio para hacer lo que quería hacer.

Bir şeyler yapmak istiyordum

Quería hacer algo,

Aramızda bir görüşme yapmak

para dialogar entre nosotros,

Besin yapmak için --"trof."

para hacer comida, "autótrofo".

Bunu yapmak da zordu.

Y eso fue difícil.

Beraber yapmak istiyor üstelik

Quiere hacerlo juntos

Gelecekte ne yapmak istiyorsun?

- ¿Qué querés hacer en el futuro?
- ¿Qué quieres hacer en el futuro?

Onu yapmak çok kolay.

- Está chupado.
- Es facilísimo.
- Es un trozo de tarta.
- Es pan comido.

Niçin onu yapmak zorundayım.

- ¿Por qué tengo que hacerlo?
- ¿Por qué tengo que hacer eso?

Onu yapmak yıllarımı aldı.

- Construirlo tomó muchos años.
- Tardó muchos años en construirse.

Onu yapmak sana kalmış.

Depende de ti hacerlo.

Bunu yapmak zor değil.

No es difícil de hacer.

O ne yapmak istiyor?

¿Qué quiere hacer él?

Tom diyet yapmak zorunda.

Tom tiene que hacer dieta.

Bunu yapmak neredeyse imkansız.

Es casi imposible hacer eso.

Bugün ne yapmak istiyorsun?

¿Qué quieres hacer hoy?

İngilizce eğitimi yapmak istiyorum.

Me gusta estudiar inglés.

Ona sürpriz yapmak istiyorum.

Quiero darle una sorpresa.

Canım yürüyüş yapmak istiyor.

Tengo ganas de dar un paseo.

Canım kutlama yapmak istemiyor.

No tengo ganas de celebrar.

Çok şey yapmak zorundayım.

Tengo muchas cosas que hacer.

Bunu yapmak zorunda değilsin.

No hace falta que hagas eso.

Bunu artık yapmak istemiyorum.

Ya no quiero seguir haciendo esto.

Kurabiye yapmak zaman alır.

- Lleva un tiempo cocinar galletas.
- Cuesta un rato hacer galletas.
- Las galletas tardan un rato en hacerse.

Bir şey yapmak zorundayız.

Tenemos que hacer algo.

Ne yapmak istediğimi biliyorum.

Sé lo que quiero hacer.

Almanya'da ne yapmak istiyorsun?

¿Qué querés hacer en Alemania?

Neden bunu yapmak istiyorsun?

- ¿Por qué querés hacer esto?
- ¿Por qué quieren hacer esto?
- ¿Por qué quieres hacer esto?
- ¿Por qué quiere hacer esto?

Korunmasız seks yapmak tehlikelidir.

Tener relaciones sexuales sin usar protección es peligroso.

Başka ne yapmak istiyorsun?

¿Qué más quieres hacer?

Bir şey yapmak zorundaydım.

Tenía que hacer algo.

Bunu kendim yapmak zorundayım.

Tengo que hacerlo yo mismo.

Bunu gerçekten yapmak istemiyorum.

Realmente no quiero hacer esto.

Onu tekrar yapmak zorundayım.

Tengo que hacerlo otra vez.

Bir tost yapmak istiyorum.

Propongo un brindis.

Şimdi ne yapmak istiyorsun?

¿Qué quieres hacer ahora?

Onunla ne yapmak istiyorsun?

¿Qué quieres hacer con eso?

Bunu tekrar yapmak istiyorum.

Quiero hacerlo otra vez.

Bu, yapmak istediğim şey.

Es eso lo que quiero hacer.

Bazı değişikler yapmak istiyorum.

Quiero hacer algunos cambios.

Ne yapmak istersem yapıyorum.

Estoy haciendo lo que quiero hacer.

Yapmak istediğiniz bu mu?

¿Es eso lo que quieres hacer?

Bize yapmak istediğini söyle.

Dinos qué quieres hacer.

Tom bunu yapmak istemiyor.

- Tom no quiere hacer eso.
- Tom no quiere hacer esto.