Translation of "Yapmak" in Dutch

0.045 sec.

Examples of using "Yapmak" in a sentence and their dutch translations:

- Ne yapmak istiyorsun?
- Ne yapmak istiyorsunuz?

Wat wil je doen?

Ben yapmak ne ben gerektim -ya yapmak.

- Ik deed wat ik moest doen.
- Ik heb gedaan wat ik moest doen.

Kaykay yapmak tehlikelidir.

Skateboarden is gevaarlijk.

Onu yapmak istemiyorum.

Ik wil dat niet doen.

Bunu yapmak istemedim.

- Ik wilde dat niet doen.
- Dat heb ik niet willen doen.

Onu yapmak istemeyebilirsin.

- Dat zou je misschien maar beter niet doen.
- Misschien zou je dat beter niet doen.

Onu yapmak istiyorum.

Ik wil het wel doen.

Canım yapmak istemiyor.

Ik heb er geen zin in.

Bunu yapmak istememiştim.

Het was niet mijn bedoeling dat te doen.

Çiş yapmak zorundayım.

Ik moet pissen.

Bunu yapmak imkansız.

Het is onmogelijk om dat te doen.

Kayak yapmak istedim.

Ik wilde gaan skiën.

Çeviri yapmak eğlencelidir.

Vertalen is leuk.

Onu yapmak isterim.

Dat zou ik graag willen doen.

- Seninle pratik yapmak istiyorum.
- Sizinle pratik yapmak istiyorum.

- Ik wil met je oefenen.
- Ik wil met jou oefenen.

- Bunu yapmak istiyor musun?
- Bunu yapmak ister misin?

Wil jij dit doen?

- Bütün yapmak istediğim bu.
- Tüm yapmak istediğim bu.

Dit is alles wat ik wil doen.

Tom'un yapmak istediği şeyi yapmak için cesareti yoktu.

Tom had de moed niet om te doen wat hij wou doen.

- Yarın ne yapmak istiyorsun?
- Yarın ne yapmak niyetindesin?

Wat wil je morgen doen?

- Onu yapmak çok eğlenceliydi.
- Bunu yapmak çok eğlenceliydi.

Dat was erg leuk om te doen.

- Bir seçim yapmak zorunda kaldım.
- Bir seçim yapmak zorundaydım.

Ik moest een keuze maken.

- Bunu yapmak istiyor musun?
- Bunu yapmak için istekli misin?

- Ben je bereid om dit te doen?
- Bent u bereid om dit te doen?
- Zijn jullie bereid om dit te doen?

Bir şeyler yapmak istiyordum

Ik wou iets doen,

Besin yapmak için --"trof."

om voedsel te maken – ‘autotroof’.

Bunu yapmak da zordu.

Dat was lastig.

Onu yapmak çok kolay.

- Dat is kinderspel.
- Het is een fluitje van een cent.
- Dat is een fluitje van een cent.

Niçin onu yapmak zorundayım.

Waarom moet ik dat doen?

Bahar temizliği yapmak istiyorum.

Ik wil lenteschoonmaak houden.

İngilizce eğitimi yapmak istiyorum.

- Ik studeer graag Engels.
- Ik leer graag Engels.

Ona sürpriz yapmak istiyorum.

Ik wil hem verrassen.

Ne yapmak istediğimi biliyorum.

Ik weet wat ik wil doen.

Dizlerime masaj yapmak zorundayım.

Ik moet mijn knieën masseren.

Neden bunu yapmak istiyorsun?

Waarom wil je dit doen?

Başka ne yapmak istiyorsun?

Wat wil je nog meer doen?

Hiçbir şey yapmak istemiyorum.

Ik wil niets doen.

Ne yapmak istediğimi bilmiyorum.

Ik weet niet wat ik wil doen.

Gerçekten bunu yapmak istemiyorum.

Ik wil dat echt niet doen.

Bunu yapmak zorunda değiliz.

We hoeven dit niet te doen.

Bunu şimdi yapmak zorundayız.

We moeten dit nu doen.

Onu yapmak zorunda değilsin.

Je hoeft dat niet te doen.

Elimden geleni yapmak zorundayım.

Ik moet mijn best doen.

Ona ne yapmak istiyorsun?

Wat wil je met haar doen?

Ödemeyi çekle yapmak istiyorum.

Ik wil met een cheque betalen.

Paris'te öğretim yapmak istiyorum.

Ik zou graag in Parijs studeren.

Gelecekte ne yapmak istiyorsun?

Wat zou je in de toekomst willen doen?

Ne yapmak istediğini bilmiyorum.

Ik weet niet wat je wilt doen.

Açıklama yapmak ister misiniz?

Wilt u een verklaring afleggen?

Kayak yapmak benim tutkumdur.

Skiën is mijn passie.

Tarih eğitimi yapmak istiyorum.

Ik wil geschiedenis studeren.

Ona sürpriz yapmak istedim.

Ik wilde haar verrassen.

Sizinle iş yapmak zevkti.

Prettig om zaken met u te doen.

Herkes onu yapmak istiyordu.

Iedereen wilde dat doen.

Canım bunu yapmak istemiyor.

Ik heb er geen zin in.

Bu yapmak zorunda kalacak.

Daar moeten we het maar mee doen.

Onu yapmak zor değil.

Dat is niet zo moeilijk om te doen.

Her şeyi yapmak istiyorum.

Ik wil alles doen.

Canım egzersiz yapmak istemiyor.

Ik heb geen zin om te oefenen.

Annesi onu yapmak istemedi.

Zijn moeder wilde het niet doen.

Tom ne yapmak istedi?

Wat wilde Tom doen?

Ödev yapmak oldukça sıkıcı.

Huiswerk maken is extreem saai.

Tom onu yapmak istemezdi.

Tom zou dat niet willen doen.

Mangal yapmak hoşuma gidiyor.

Ik hou van barbecueën.

Onu yapmak mümkün mü?

Is het mogelijk om dat te doen?

Tom bunu yapmak zorundaydı.

Tom heeft dat moeten doen.

Kesinlikle bunu yapmak istemiyorum.

Dat wil ik zeker niet doen.

- Yapmak istediklerini halledebildin mi?
- Yapmak istediğin her şeyi yapabildin mi?

Heb je alles kunnen doen, wat je wilde doen?

- Neden Tom onu yapmak zorunda?
- Tom onu neden yapmak zorunda?

Waarom moet Tom dit doen?

- Sanırım yapmak zorunda olduğumuz her şeyin arkasında yapmak istediğimiz bir şey vardır.
- Sanırım yapmak zorunda olduğumuz her şeyin arkasında yapmak istediğimiz bir şey var.

Ik vermoed, dat achter alles wat we doen moeten, wel iets zit, wat we doen willen...

Kötü yapmak, harekete geçmenizi sağlar.

Als je het slecht doet, ben je vrij om actie te ondernemen.

Bunu yapmak için buraya kondum.

Dit is waarom ik op aarde ben gezet.

Kur yapmak tehlikeli bir uğraştır.

Hofmakerij is een riskante bezigheid.

Aslında bir karşılaştırma yapmak yersiz.

Het is niet te vergelijken.

Göletin üstünde kayak yapmak tehlikelidir.

Schaatsen op het meer is gevaarlijk.

Bir telefon görüşmesi yapmak zorundayım.

Ik moet bellen.

İste isteme bunu yapmak zorundasın.

Of je nu wilt of niet, je moet het doen.

Yurt dışında eğitim yapmak istiyorum.

Ik wil in het buitenland studeren.

Öğrenim yapmak için Amerika'ya gittim.

Ik ging naar Amerika om te studeren.

İkimizden biri onu yapmak zorunda.

Een van ons tweeën moet het doen.

Bunu bir daha yapmak istemiyorum.

Ik wil het niet nog eens doen.

Bunu hemen yapmak zorunda değilsin.

- U hoeft het niet direct te doen.
- Je hoeft het niet direct te doen.
- Jullie hoeven het niet direct te doen.

Bunu yapmak istediğinizden emin misiniz?

Weet je zeker dat je het wilt doen?

Onu şimdi yapmak zorunda değilsin.

- Dat moet je nu niet doen.
- Dat moet je niet nu doen.

Bunu bu gece yapmak istiyorum.

Ik wil dat vanavond doen.

O konuda ne yapmak istiyorsun?

Wat wil je eraan doen?

Gerçekten bunu yapmak istiyor musun?

- Wil je dat echt doen?
- Wil je dit echt doen?
- Wilt u dit werkelijk doen?

Sadece onu şimdi yapmak istemiyorum.

Ik heb daar nu gewoon geen zin in.

Bir şey yapmak zorundayız, Tom.

We moeten iets doen, Tom.

Sadece biraz alışveriş yapmak istemiştim.

Ik wou alleen wat gaan winkelen.

Arasında seçim yapmak durumunda kaldıklarında,

...geld verdienen en thuisblijven tijdens ziekte...

Eğer yapmak zorunda değilsen, yapma.

Als je het niet hoeft te doen, doe het niet.

O, bunu yapmak zorunda değildir.

Hij hoeft dat niet te doen.

Sadece bir arama yapmak zorundayım.

Ik moet alleen even bellen.