Translation of "Yapmak" in Arabic

0.032 sec.

Examples of using "Yapmak" in a sentence and their arabic translations:

Aynısını yapmak hatta daha iyisini yapmak istiyoruz.

نريد أن نفعل مثلهم ونريد أن نفعل ذلك بشكل أفضل منهم

Hesap yapmak yok.

لا وجود لما يتعلق بالرياضيات.

Alışveriş yapmak mı?

هل هو التسوّق؟

Onu yapmak istemeyebilirsin.

أنتَ قد لا تُريد فِعل ذلك.

Ne yapmak istersin?

ماذا يريد أن يفعل؟

Bunu yapmak istememiştim.

- لم أقصد فعل ذلك.
- لم أقصد أن أفعل ذلك.

Bir şeyler yapmak istiyordum

أردتُ أنْ أفعلَ شيئًا ما،

Besin yapmak için --"trof."

من أجل إعداد الغذاء -- "autotrogh".

Bunu yapmak da zordu.

وكان الأمر صعبًا.

Beraber yapmak istiyor üstelik

يريد أن يفعل ذلك معًا

Gelecekte ne yapmak istiyorsun?

ماذا تريد أن تفعل في المستقبل؟

Onu yapmak çok kolay.

إنه أمر سهل.

Paris'te öğretim yapmak istiyorum.

أود الدراسة في باريس.

Evde doğum yapmak istiyor.

تريد أن تلِد في المنزل.

Onu yapmak tehlikeli olurdu.

سيكون فعل ذلك خطرًا.

Değerli olan şeyi yapmak.

فعل ما هو قيِّم فقط.

Ona sürpriz yapmak istedim.

أردت أن أفاجئها.

Biz alışveriş yapmak zorundayız.

- علينا التبضع.
- علينا التسوق.

Sami müzikal yapmak istiyordu.

كان سامي يريد أن يُخرج أفلاما موسيقيّة.

- Tom'un onu yapmak isteyeceğini sanmıyorum.
- Tom'un bunu yapmak isteyeceğini sanmıyorum.

لا أظنّن توم يريد فعل ذلك.

Kötü yapmak, harekete geçmenizi sağlar.

فكرة عمل شيء بشكل سيء تُحررك لتبدأ بالعمل.

Ve bir de seçim yapmak.

ويتطلب قراراً

Bunu yapmak için buraya kondum.

فهذا ما قد وضعته هنا لفعله

En iyisini yapmak konusunda endişelenirsek,

عندما نكون مهتمين بتأدية أفضل ما لدينا،

Bunu yapmak bize düşmüş görünüyordu.

إذا يبدو هذا من واجبنا الآن.

Yapmak istediğimiz şey çeşitlilik sunmak.

لكن ما نود فعله هو التنوع.

Kur yapmak tehlikeli bir uğraştır.

‫إن التزاوج مسعى خطير.‬

çok zor seçimler yapmak zorundasınız:

فستكون أمام بعض الخيارات الصعبة،

Biraz farklı hesaplar yapmak zorundasınız.

عليك أن تقوم بحساب أرقام مختلفة.

Aslında bir karşılaştırma yapmak yersiz.

لا يوجد وجه مقارنة.

Seninle iş yapmak için sabırsızlanıyorum.

أنا أتتطلع للعمل معك.

Bunu niye yapmak isteyelim ki?

لم سنرغب بعمل ذلك؟

Onu bu şekilde yapmak istemedim.

لم أكن أريد أن أفعل هذا بهذه الطريقة.

Herhangi bir gürültü yapmak istemedim.

لم أكن أريد أن أحدث أية ضجة.

Sana bunu yapmak istemediğimi söyledim.

اخبرتك ان لم اريد ان افعل هذا.

Onu şimdi yapmak zorunda değilsin.

لا يجب عليك القيام بذلك الآن.

Bunu yapmak için istekli olabilirim.

ربما يكون لدي رغبة من أجل فعل هذا .

Bir şey yapmak zorunda değildim.

لم يكن عليّ فعل شيء.

Biz hâlâ onu yapmak zorundayız.

ما زال يتوجب علينا فعل ذلك.

Onu hemen yapmak zorunda mıyım?

- هل يجب أن أفعل ذلك الآن؟
- أيجب أن أقوم بذلك على الفور؟

Artık yapmak istemediğim şeyler neler?

ماهي الأشياء التي لا أود القيام بها بعد الآن ؟

Bir kan testi yapmak zorundayız.

علينا القيام بتحليل للدم.

- Onu yapmak için, risk almak zorundasın.
- Bunu yapmak için riskler almak zorundasın.

لفعل ذلك، يجِبُ أن تُخاطر.

- Ne yapmak istersen yapabilirsin tabii ki de.
- Ne yapmak isterseniz yapabilirsiniz tabii ki de.
- Yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz, elbette.

بالطبع، تستطيع ان تفعل ما تشاء.

- Bunu yapmak için daha çok gencim.
- Bunu yapmak için yaşım daha çok ufak.

مازلت صغيرا جدا لافعل ذلك.

Kıyafetleri dikmek ve çömlek yapmak gibi

مثل: نسج البطانيات

Bu bana aynısını diğerlerine yapmak üzere

يساعدني على بناء دعم ومجتمع

Ve bunu yalnız yapmak zorunda değilsin"

وليس عليك أن تفعل هذا لوحدك."

Ve bunlardan biri de spor yapmak.

واحدة من هذه التحديات كانت الألعاب الرياضية.

Ekvator'da peynir fabrikası yapmak bir riskti.

بناء مصنع الجبن في الإكوادور كان مخاطرة.

Bunu yapmak için onlara yardım etmeliyiz.

وهذا واجبنا أن نساعدهم في ذلك.

Ve çip tasarımlarımıza ince ayar yapmak,

ونحسن تصميمات شرائحنا حقًا،

üniversiteler, müzeler yapmak iyi bir şeydir.

وتشييد الجامعات والمتاحف هو أمر جيد،

Ve bu güzellik için binalar yapmak,

وتشييد المباني من أجل هذا الجَمال

Ve ben çizim yapmak için yaşıyordum.

خلقت لأبدع.

Biz de aynısını oğullarımıza yapmak istiyoruz.

ونريد أن نفعل الشيء نفسه مع أبنائنا.

Veya buna benzer tören yapmak haramdır

أو يحظر إقامة مثل هذا الاحتفال

Yani geçmişe bir yolculuk yapmak gerekiyor

لذلك رحلة إلى الماضي ضرورية

İşte Steve Jobs'da bilgisayar yapmak istiyor

هنا يريد أن يفعل جهاز كمبيوتر في ستيف جوبز

Amacımız felaket tellallığı yapmak değil zaten

هدفنا ليس القيام بالإغاثة من الكوارث

Biz Paul'ün ne yapmak istediğini çözemedik.

لم نتمكن من معرفة ما كان يريد بول القيام به.

O kişi bir şey yapmak istemiyor.

ذاك الشخص لا يريد أن يفعل شيئا.

Bunu hemen şimdi mi yapmak istiyorsun?

هل تريد أن تفعلها الآن؟

Ödevimi yapmak için bir haftam var.

لدي أسبوع لأنهي واجبي.

Ben onu tekrar yapmak zorunda mıyım?

أيجب علي أن أقوم بذلك مرة أخرى؟

Bunu yapmak istememenin gerçek nedeni nedir?

ما هو السبب الحقيقي لعدم رغبتك بعمل هذا؟

Onun için onun işini yapmak istemiyorum.

لا أريد القيام بعمله نيابة عنه.

Bunu her gün yapmak zorunda değiliz.

ليس واجب علينا فعل ذلك يوميا.

Böyle bir hata yapmak benim aptallığımdı.

كان من الغباء مني أن أقترف خطأً كهذا.

Neden bunu tek başıma yapmak zorundayım?

لم علي القيام بذلك بنفسي؟

Gerçekten yapmak istemediğiniz bir şeyi yapmayın.

لا تفعلوا أموراً لا تريدون حقاً القيام بها

Biz yapmak için geldiğimiz şeyi yaptık.

أتممنا ما أتينا لأجله.

Yapmak zorunda olduğumuz şeyi henüz bitirmedik.

لم نكمل ما علينا إنجازه بعد.

Tom'un onu yapmak için yeteneği var.

لتوم المقدرة على فعل ذلك.

Sana onu yapmak istemememin nedeni söyleyeyim.

دعني أخبرك سبب عدم رغبتي فعل ذلك.

Neden onu yapmak zorunda olduğunu düşünüyorsun?

لم تعتقد أنّه يجب أن تقوم بذلك؟

Onu neden yapmak zorunda olduğumuzu bilmiyorum.

لا أعلم لم ينبغي أن نقوم بذلك.

Yapmak istesek bile buna vakit yok.

حتى وإن أردنا القيام بذلك فليس لدينا وقت.

Ben burayı gül bahçesi yapmak istiyor muyum?

هل أنا أريد حديقة ورود هنا؟

Bu sana kasten yapılmadı. Ne yapmak istiyorsun ?"

من الواضح أن هذا العمل ليس لك. ماذا تريدين فعله؟"

yapmak istediğim, tam anlamıyla, ve sonrasında mecazen,

هو حرفيا، ثم مَجَازًا، وكز فجوة

Deliyi beklemek ve onun için plan yapmak.

هي التوقّع والتخطيط للجنون.

Restorana gitmek veya günlük alışveriş yapmak gibi

حتى القرارات التي كانت بسيطة

Ben o nehirde tekrar rafting yapmak istiyorum.

أعلم أنني أريد قطع النهر مجدداً.

''En sevdiğin ders hangisi? Ne yapmak istersin?''

"ما هي المادة المفضلة لك؟ ماذا تريدين أن تعملي؟"

Ve doğum yapmak zorunda olmasından sonra mı?

من قبل نفس الأشخاص الذين اغتصبوها؟

Hissettiğim bir şey yapmak için daha güçlü

ما أشعر به هو حسّ أقوى بالمسؤولية

İnsanlar önemli işler yapmak istiyor, esneklik istiyor,

يريد الناس القيام بعمل مهم، ويريدون المرونة،

Daha iyisi yapmak için kendimizi eğitmek içindir.

هو لتثقيف أنفسنا لنعرف بطريقة أفضل.

Yaptığımız şey algoritmaya oldukça fazla yatırım yapmak,

لذلك ما قمنا به هو استمرار كبير على الحلول الحسابية،

Yapmak istediğimiz değişikler, sadece hayal ederek gerçekleştirilemez.

فالتغييرات التي نرغبُ فيها، لا يمكنُ تحقيقها من خلال الحلم فقط

Uzman dedirten amacı sadece prim yapmak olan

هدف الخبير هو جعل الأقساط فقط.

Yine bir bilgilendirme daha yapmak isterim sizlere

أود أن أبلغكم مرة أخرى

Konu ve hükmün çıkarılması hakkında yorum yapmak

الاساسي كما رأى الازهر بهذا الزواج امتهاناً للمرأة وتضييعاً

- Ne yapmaya niyet ediyorsun?
- Ne yapmak niyetindesin?

ما الذي تنوي فعله؟

Bir şey yapmak için paraya ihtiyacımız var.

نحتاج إلى المال لفعل أي شيء.

O, müzik eğitimi yapmak için İtalya'ya gitti.

ذهبت إلى إيطاليا لتدرس الموسيقى.

Üç ülke bir ülke yapmak için birleştirildi.

إتحدت الدول الثلاث ليكوّنوا دولة واحدة.

Geçen kış kayak yapmak için Kanada'ya gittim.

الشتاء الماضي، ذهبت إلى كندا للتزلّج.