Translation of "Kazanmak" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Kazanmak" in a sentence and their spanish translations:

Kazanmak zorundayım.

Tengo que ganar.

Kazanmak istiyorum.

- Quiero ganar.
- ¡Quiero ganar!
- ¡Queremos ganar!

Gerçekten kazanmak istemedim.

No quería ganar en realidad.

Kazanmak istemez misin?

¿No quieres ganar?

Kazanmak istemiyorsun bile.

Ni siquiera quieres ganar.

Biz kazanmak zorundayız.

Necesitamos ganar.

Elbette kazanmak istiyoruz.

Claro que queremos ganar.

Para kazanmak için çalışırız.

- Trabajamos para obtener dinero.
- Trabajamos para ganar dinero.

Para kazanmak için çalışıyoruz.

Trabajamos para obtener dinero.

Bir kez kazanmak istiyorum.

Quiero ganar por una vez.

Ben zaman kazanmak istiyorum.

Quiero ganar tiempo.

Biz hâlâ kazanmak istiyoruz.

Todavía queremos ganar.

Biz sadece kazanmak istedik.

Solo queríamos ganar.

Bunu kazanmak çok zor.

Es muy difícil ganar.

Kazanmak her şey değildir.

Ganar no lo es todo.

Gerçekten kazanmak istiyor musun?

¿De verdad quieres ganar?

O tartışmayı kazanmak zorundasın.

¡Tienes que chuparte esa mandarina!

Onlar para kazanmak istiyorlardı.

Ellos querían ganar dinero.

Piyango kazanmak isteyen elini kaldırsın

Levanten las manos si les gustaría ganar la lotería.

Istedikleri yatarak para kazanmak değil

no quieren ganar dinero acostados

Nobel Ödülünü kazanmak benim hayalim.

Mi sueño es ganar un premio Nobel.

Hayatını kazanmak için çok çalışıyor.

Trabaja mucho para ganarse la vida.

Zaman kazanmak için bilgisayar kullandık.

- Utilizamos el ordenador para ahorrar tiempo.
- Usamos el computador para ahorrar tiempo.

Zaman kazanmak için uçağa bindik.

Para ganar tiempo viajamos en avión.

Ne kadar para kazanmak istersin?

¿Cuánto dinero quieres ganar?

Tom Mary'yi geri kazanmak istedi.

Tom quería reconquistar a Mary.

Kazanmak için her şeye sahibiz.

Tenemos todas las de ganar.

Başka kayıplar olmadan kazanmak imkansızdır.

Es imposible ganar sin que otro pierda.

Daha fazla para kazanmak istiyorum.

Quiero ganar más dinero.

Para kazanmak için her şeyi yaptılar.

Hicieron de todo para ganar dinero.

Hayatında bir amacı var, para kazanmak.

Él sólo tiene un objetivo en la vida: ganar dinero.

Çok para kazanmak için çok çalıştı.

Trabajaba mucho para ganar mucho dinero.

Tom her zaman kazanmak için oynar.

Tom siempre juega a ganador.

Bir davayı kazanmak için ne gereklidir?

¿Qué se requiere para ganar una demanda?

Bugün biraz para kazanmak ister misin?

¿Quieres ganar algo de dinero hoy?

Para kazanmak için kolay bir yol.

Es una manera fácil de ganar dinero.

Biraz ekstra para kazanmak ister misin?

¿Te gustaría ganar un dinero extra?

Gerçekten biraz para kazanmak istiyor musun?

¿De verdad quieres hacer algo de dinero?

Para kazanmak için paraya ihtiyacın var.

Para hacer dinero necesitas dinero.

Kazanmak önemli olan tek şey değildir.

Ganar no es lo único que importa.

Hatırlayalım, piyango kazanmak istiyor ama bunu beklemiyordun.

Recuerden, quieren ganar la lotería, pero no esperan hacerlo.

Piyango kazanmak, para kazanmanın kolay bir yoludur.

Ganar la lotería es una forma fácil de hacer dinero.

Ayda bir milyon yen kazanmak kesinlikle olanaksızdır.

No es de ninguna manera imposible ganar un millón de yenes al mes.

Önemli şey kazanmak değil ama diğer kayıplar.

Lo importante no es ganar sino que el otro pierda.

Fazla kazanmak için fazla risk almak zorundasın.

Tienes que arriesgar mucho para ganar mucho.

Onu geri kazanmak için her şeyi veririm.

Lo daría todo por reconquistarla.

- Para kazanmak onun dinidir.
- Onun dini para kazanmaktır.

Hacer dinero es su religión.

- Hayatını kazanmak için çok çalışır.
- Ekmeğini taştan çıkarıyor.

Trabaja duro para ganarse la vida.

Tom yarışı kazanmak için hiç şansı olmadığını hissetti.

Tom sentía que no tenía chances de ganar la carrera.

Olimpiyatlarda en önemli şey kazanmak değil ama katılmaktır.

Lo más importante en las olimpiadas no es ganar sino participar.

Kapitalizmin övüncü bu. Çalışmak ve başkalarının parasıyla para kazanmak.

Es la gloria del capitalismo. Trabajar y hacer dinero con el dinero de otros.

İndirime hak kazanmak için ne kadar erken rezervasyon yapmalıyım?

¿Con cuanta antelación tengo que reservar para obtener el descuento?

Önemli olan oyunda kazanmak değil, oyunun içinde yer almak.

Lo importante no es ganar el juego, sino participar.

Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.

Ganar la elección fue un victoria grande para el partido del candidato.

Böylece bir sonraki yaz Almancada akıcılık kazanmak için geri döndüm.

Al verano siguiente, regresé para ganar fluidez en alemán.

Zaten bir şeye sahip olduğun zaman para kazanmak daha kolaydır.

Es más fácil hacer dinero cuando ya tienes algo.

- Yaşamımı kazanmak için şarkı söylüyorum.
- Geçimimi sağlamak için şarkı söylüyorum.

Yo canto para hacer mi vida.

Sadece yeni bir deneyim kazanmak için Esperanto öğrenmeyi denemeye karar verdim.

Decidí tratar de aprender el esperanto, sólo para tener una experiencia nueva.

Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer.

América es un lugar encantador para vivir, si estás aquí para ganar dinero.

Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.

A fin de ganarse al público, el ponente recurrió al uso de técnicas retóricas que había aprendido en sus cursos de comunicación.

En büyük kabahat, Birleşik Devletler'de bankacılık sistemi kurup çalışmadan para kazanmak, öyle mi?

en los Estados Unidos es el sistema bancario y hacer dinero sin trabajar.

Kazanmak için ister Lions'ları ister Tiger'ları seç, sonucu şansa bağlıdır. Çünkü her iki takım eşit olarak güçlüdür.

Tanto elijas a Leones o Tigres para ganar, el resultado será el lanzamiento de una moneda, porque ambos equipos son igualmente fuertes.

Geçmişte insanlar sihirli güçler kazanmak için kendilerini şeytana satarlardı. Şimdilerde bu güçleri bilimden kazanıyorlar ve kendilerini şeytanlaşmak zorunda buluyorlar.

En el pasado, los hombres se vendían a sí mismos al Diablo para adquirir poderes mágicos. Hoy en día adquieren estos poderes de la ciencia, y se ven forzados a transformarse en demonios.