Translation of "Elinde" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Elinde" in a sentence and their spanish translations:

Ülke düşmanın elinde.

El país está en las manos del enemigo.

Elinde ne var?

¿Qué tienes en la mano?

Tom'un elinde değil.

No está en manos de Tom.

O Allah'ın elinde.

Que sea lo que Dios quiera.

çünkü güç tüketicinin elinde.

porque el consumidor es el que manda.

Bizim geleceğimiz onların elinde.

Tienen en sus manos nuestro futuro en común.

Mary onu elinde tarttı.

María lo sopesó con su mano.

Elinde bir bastonla yürüyordu.

Él caminaba con un bastón en su mano.

Onun elinde çiçekler var.

- Ella tiene flores en la mano.
- Ella tiene flores en su mano.

Elinde bir çiçek vardı.

- Ella tenía una flor en la mano.
- Ella tenía una flor en su mano.

Elinde ne olduğunu göreyim.

Déjame ver qué tienes en la mano.

Arkada ipler kimin elinde?

¿Quién está tirando de las cuerdas detras del escenario?

Tom'un elinde ne var?

¿Qué tiene Tom en su mano?

Din tüccarlarının elinde oyuncak olması

comerciantes religiosos que tienen juguetes en sus manos

Çocuğun elinde bir saati var.

El niño tiene un reloj en su mano.

Onun elinde bir gülü vardı.

Ella tiene una rosa en la mano.

Elinde küçük bir şemsiye tutuyordu.

Ella sostenía con la mano una pequeña sombrilla.

Onun elinde bir kitap vardı.

Llevaba un libro en la mano.

O, elinde bir çiçeğe sahiptir.

- Tiene una flor en la mano.
- Ella tiene una flor en su mano.

Topu her iki elinde tut.

Sostén la pelota con ambas manos.

O, yüzmede rekoru elinde tutuyor.

Él tiene un récord en natación.

Bana elinde ne olduğunu söyle.

Dime qué tienes en la mano.

Elinde ne olduğunu görmek istiyorum.

Quisiera ver lo que tienes en tu mano.

Onun elinde bir şeyi var.

Ella tiene algo en la mano.

Mary'nin elinde bir çiçek var.

Mary tiene una flor en la mano.

Onun elinde bir çiçek var.

Él tiene una flor en la mano.

Tom'un elinde bir bıçak vardı.

Tom tenía un cuchillo en la mano.

Onun için üzülmemek elinde değildi.

No pudo evitar sentir lástima por él.

Tom'un elinde bir şey var.

Tom tiene algo en su mano.

Mary'ye kızmamak Tom'un elinde değildi.

Tom no pudo evitar enfadarse con Mary.

Tom'un elinde hiç nakiti yok.

Tom anda sin efectivo a mano.

Elinde bir mektupla merdivenlerden aşağı indi.

Ella bajó las escaleras con una carta en la mano.

Tom sol elinde bir şey taşıyor.

Tom tiene algo en la mano izquierda.

Tom'un elinde bir dolma kalem var.

Tom tiene un bolígrafo en la mano.

Erkek kardeşim elinde bir kamera tutuyor.

Mi hermano lleva una cámara en su mano.

Tom elinde bir silah ile öldü.

Tom murió con un arma en la mano.

Tom elinde bir tabanca ile öldü.

Tom murió con un arma en la mano.

Mary için üzülmemek Tom'un elinde değildi.

Tom no podía evitar sentir lástima por Mary.

Tom'un sağ elinde bir şeyi var.

Tom tiene algo en su mano derecha.

O saatten sonra kontrol öğretmenin elinde zaten

el control ya está en manos del profesor después de esa hora

Elinde bir paket giysi ile dışarı çıktı.

Salió con un bulto de ropa en la mano.

Elinde bir tabancası olan bir kadına asla güvenme.

Nunca confíes en una mujer que tenga una pistola en la mano.

Tom sağ elinde küçük bir el feneri tutuyordu.

Tom llevaba una linternita en la mano derecha.

Bir yandan elinde para olan kurum ve insanlar var.

Por una parte, tenemos instituciones y gente con dinero.

Bugün hala daha o notlar çok değerli koleksiyoncuların elinde

Hoy, esas notas todavía están en manos de valiosos coleccionistas.

- Eldiven giyiyor.
- Eldiven giymiş.
- Eldiven takmış.
- Elinde eldiven var.

Él lleva guantes.

Masséna, Aspern köyünü elinde tutarken, Lannes Essling'in savunmasını organize etti.

Masséna ocupó el pueblo de Aspern, mientras que Lannes organizó la defensa de Essling.

Elinde çekiç olan bir adama her şey bir çivi gibi görünür.

Para un hombre con un martillo, todo se parece a un clavo.

Napolyon'un tahttan çekilmesinin ardından Suchet, hala Fransız sınırını elinde tutarak namağlup kaldı.

Tras la abdicación de Napoleón, Suchet permaneció invicto, todavía sosteniendo la frontera francesa.

Davout, Dresden'i elinde tutan 1813 seferine başladı, ancak Hamburg Rus Kazakları tarafından basıldığında

Davout comenzó la campaña de 1813 sosteniendo Dresde, pero cuando Hamburgo fue asaltada

Ancak aslında, Arretium'a saldırmayarak, Hannibal insiyatifi elinde tutmaya devam edip, Romalıları tahmin etmeye zorluyor.

Pero de hecho, al evitar Arretium, Hannibal matiene la iniciativa y mantiene a los romanos a la expectativa.

Tom elinde bir içki olan kadına doğru yürüdü ve ona adının ne olduğunu sordu.

Tom caminó hacia la mujer con un trago en la mano y le preguntó cuál era su nombre.