Translation of "Düşmanın" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Düşmanın" in a sentence and their spanish translations:

Ülke düşmanın elinde.

El país está en las manos del enemigo.

Düşmanın olmak istemiyorum.

No quiero ser tu enemigo.

Tom senin düşmanın.

Tom es tu enemigo.

Belge düşmanın ellerine geçti.

El documento cayó en manos del enemigo.

Şehir düşmanın eline geçti.

La ciudad cayó en manos del enemigo.

Ben senin düşmanın değilim.

No soy tu enemigo.

Düşmanın Tom'u öldürdüğünü düşündüm.

Pensé que el enemigo había matado a Tom.

Tom'un, düşmanın olduğunu sanıyordum.

Pensaba que Tom era tu enemigo.

Ordu düşmanın üzerine ilerledi.

La armada avanzó sobre el enemigo.

O köy düşmanın son kalesidir.

- Esa villa es el último bastión enemigo.
- Ese pueblo es el último bastión enemigo.

Mareşal Murat'tan düşmanın kaçmasına izin verecek

mariscal Murat que le habrían permitido escapar al enemigo.

Onlar düşmanın yaklaştığını görünce alarm çaldılar.

Sonaron la alarma cuando vieron al enemigo acercándose.

- Senin düşmanın kim?
- Sizin düşmanınız kim?

¿Quién es tu enemigo?

Ben senin düşmanın değil, dostun olmak istiyorum.

Quiero ser tu aliado, no tu enemigo.

Bu, düşmanın fark etmesine yol açan şey.

- Es un claro indicativo.
- Es una clara señal.

Ancak, Bautzen'de düşmanın kanadına düşme planı ters gitti.

Pero el plan para que cayera sobre el flanco enemigo en Bautzen salió mal.

Bu kod çizelgesinin düşmanın eline düşmesine izin vermeyin.

No dejes que este libro de claves caiga en manos enemigas.

- Biz sizin düşmanınız değiliz.
- Biz senin düşmanın değiliz.

No somos tus enemigos.

En büyük düşmanın en son bakacağın yere saklanacaktır.

Tu peor enemigo se esconderá en el último lugar donde mirarías.

Düşmanın sürülmesiyle , Hannibal ve adamları dikkatlerini köye doğru çevirdiler.

Con el enemigo ahuyentado, Hannibal y sus hombres dirigieron su atención hacia la villa.

Shevardino'daki bir başka ileri seviye düşmanın ilerlemesini ertelemesi bekleniyor.

Otro reducto delantero en Shevardino, esperaba retrasar el avance del enemigo.

Bu sırada, Hannibal hattını sabit tutup, düşmanın ona yaklaşmasını bekliyor.

Mientras tanto, Hannibal mantiene la línea, dejando que el enemigo vaya hacia él.

... düşmanın yerini tespit edip yolunu kesip kesemeyeceği de kesin değildi.

si los romanos hubieran podido localizar e interceptar al enemigo a tiempo.

Düşmanın şaşırtıcı hamlesine rağmen Roma keşif kolu savaş pozisyonu alıyor hızla.

A pesar de ser sorprendidos por los enemigos, la vanguardia romana toma formación de batalla.

Bunun gibi düşmanın tam önünde gerçekleştirilen bir yeniden konuşlandırma yüksek riskliydi

Una gran maniobra como esta, justo frente al enemigo, era de alto riesgo.

Ben senin en iyi arkadaşın ya da en kötü düşmanın olabilirim.

- Puedo ser tu mejor amiga o tu peor enemiga.
- Puedo ser tu mejor amigo o tu peor enemigo.

Kitbuqa ya düşmanın yaklaştığı haberi geldiği gibi oda İslam ordusuyla buluşmaya gitti.

Una vez que le llego la noticia a Kitbuqa del enemigo que se aproximaba, el marchó para encontrarse con el ejército islámico.

Düşmanın avcılarının bazıları geldi ... Bana boş yere ateş ettiler ve beni özlediler,

"Algunos de los tiradores enemigos aparecieron... Me dispararon a quemarropa y fallaron,

...düşmanın yaklaştığını kaçırmaları işten bile değil. Bu, dişi aslan için en iyi fırsat olabilir.

es muy fácil pasar por alto el enfoque de su enemigo. Puede que sea la mejor oportunidad de la leona.

Başlattı , yavaş yavaş düşmanın sol kanadını sürerek… Avusturya'nın geri çekilmesini kaçınılmaz hale getirmeye yardımcı oldu.

ataque, avanzando gradualmente hacia el flanco izquierdo enemigo ... ayudando a que la retirada austriaca fuera inevitable.