Translation of "Onun" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Onun" in a sentence and their spanish translations:

Onun öyle söylemesi onun kalpsizliği.

Es cruel por parte de él decir eso.

Onun başarısızlığı onun bilgisizliğinden kaynaklanmaktadır.

Su fracaso se debe a su ignorancia.

Onun fikirleri onun deneyimine dayanmaktadır.

Su forma de pensar se basa en su experiencia.

Onun sözleri onun kalbini kırdı.

- Lo que le dijo la puso requete triste.
- Lo que le dijo él la puso requete triste.

- Onun yönetimi zorbacaydı.
- Onun yönetimi despotçaydı.
- Onun yönetimi baskıcıydı.

Su gobierno era despótico.

Onun teminatçısı.

Es su aval.

Onun yerine...

En cambio,

Onun tılsımıydı.

Él era su talismán.

Onun masasındadır.

Él está en su escritorio.

Sorun onun.

El problema es suyo.

Onun kararıydı.

Fue decisión suya.

Köpek onun.

El perro es de ella.

Onun farkındayım.

- Sí me doy cuenta.
- Lo noto.

O onun.

Es de ella.

Onun farkındayız.

- Estamos al corriente de eso.
- Estamos informados de eso.

Bu onun.

- Esto es suyo.
- Esto es de ella.

Onun arkadaşıyım.

Soy un amigo suyo.

- Onun masumiyetinden yararlanmamalısın.
- Onun saflığından yararlanmamalısın.

No debes aprovecharte de su inocencia.

Onun göz yaşları onun aklını karıştırdı.

Sus lágrimas le dejaron perplejo.

Onun sürekli hakaretleri onun öfkesini uyandırdı.

Sus insultos constantes encendieron su ira.

Onun başarısızlığı onun tembelliğinden dolayı idi.

Su fracaso se debió a su holgazanería.

Onun gülümsemesi onun teşekkürlerini ifade etti.

Su sonrisa expresaba su gratitud.

- Onun ailesini tanıyorum.
- Onun ailesini biliyorum.

Conozco a su familia.

- Onun ismi Irina.
- Onun adı Irina.

- Se llama Irina.
- Su nombre es Irina.

Onun, onun babası olduğu ortaya çıktı.

Él resultó ser su padre.

- Onun şakalarından hoşlanmıyorum.
- Onun esprilerinden hoşlanmıyorum.

No me gustan sus chistes.

- Onun adını unuttum.
- Onun ismini unuttum.

He olvidado su nombre.

- Onun kızını severim.
- Onun kızını seviyorum.

Quiero a su hija.

- Onun güzelliği kıyaslanamaz.
- Onun güzelliği eşsizdir.

Su belleza es incomparable.

- Onun kazanmasını istiyordu.
- Onun kazanmasını istiyordum.

Yo quería que ella ganara.

- Bu onun atı.
- O, onun atı.

Este es su caballo.

- Onun sırtı bronzlaşıyordu.
- Onun sırtı bronzlaştı.

- Su espalda se bronceaba.
- Su espalda se bronceó.
- Se le bronceó la espalda.

Onun için onun işini yapmak istemiyorum.

No quiero hacer su trabajo en su lugar.

- Onun kalbini kırdın.
- Onun kalbini kırdınız.

Le rompiste el corazón.

- Onun kütüphanesini kullanabilirsin.
- Onun kütüphanesini kullanabilirsiniz.

Puedes hacer uso de su biblioteca.

- Onun adını hatırlayamam.
- Onun adını hatırlayamıyorum.

No consigo recordar su nombre.

- Onun saçlı uzun.
- Onun saçı uzun.

Ella tiene el pelo largo.

- Onun teklifini reddetti.
- Onun önerisini reddetti.

- Ella rechazó su propuesta.
- Ella declinó su propuesta.

Onun annesi onun doğum gününde öldü.

Su madre murió el día de su cumpleaños.

- Onun dediğine inanırım.
- Onun söylediğine inanırım.
- Onun söylediği şeye inanırım.

Creo lo que él dice.

- Ben onun başarısından eminim.
- Onun başarısından eminim.
- Onun başaracağından eminim.

Estoy seguro de que él tendrá éxito.

Onun dahiliği onun deneyim eksikliğini telafi eder.

Su ingenio compensa su falta de experiencia.

- Onun ailesi çiftçiydi.
- Onun anne-babası çiftçiydi.

Sus padres eran granjeros.

Onun yüzünü hatırlayabiliyorum ama onun adını hatırlayamıyorum.

Recuerdo su cara pero no recuerdo su nombre.

Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı.

La foto que mostró le dio color a su historia.

- Onun hiç parası yoktu.
- Onun parası yoktu.

Él no tenía dinero.

Onun onun odasında ne yaptığını ona söyledim.

Le dije lo que él estaba haciendo en su pieza.

- Ben onun adresini unuttum.
- Onun adresini unuttum.

- Olvidé su dirección.
- He olvidado su dirección.

- Onun adını hatırlayamıyorum.
- Onun adı aklıma gelmiyor.

- No consigo recordar su nombre.
- Su nombre no lo recuerdo.

- Onun tahminleri gerçekleşti.
- Onun tahminleri doğru çıktı.

- Sus predicciones se han hecho realidad.
- Sus predicciones se han cumplido.

- Onun örneğini izleyin.
- Onun örneğini takip edin.

- Sigue su ejemplo.
- Siga su ejemplo.

- Onun ne dediğini anlamıyorum.
- Onun söylediğini anlamıyorum.

No puedo entender lo que él dice.

Onun gülümsemesi onun görünüşünü daha güzel yaptı.

Su sonrisa la hace todavía más hermosa.

- Biz onun için çalıştık.
- Onun için çalıştık.

Trabajamos para él.

Onun ebeveynleri onun üniversiteye gitmesi gerektiğini söyledi.

Sus padres dijeron que él debía ir a la universidad.

Onun ebeveynleri onun viyolonsel çalacağına karar verdi.

Sus padres decidieron que ella tocaría el violonchelo.

Onun yüzünü hatırlıyorum ama onun adını hatırlamıyorum.

Recuerdo su cara pero no recuerdo su nombre.

Onun dakik olması onun tarafından tavsiye edildi.

Él le aconsejó que fuera puntual.

- Onun terk etmesini istiyorum.
- Onun gitmesini istiyorum.

Quiero que se vaya.

Onun yüreğinde, Tom onun asla dönmeyeceğini biliyordu.

En su corazón, Tom sabía que él nunca regresaría.

Ben onun hikayesini duyduğumda onun için üzüldüm.

Sentí lástima por ella cuando oí su historia.

- Onun hakkında ne düşünüyorsun?
- Onun hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Onun hakkında neler düşünüyorsun?

¿Qué piensas de él?

Onun için endişeliydim

Yo estaba nervioso por él...

Bu onun tasması!

¡Es su collar!

Öğrenmek onun işi.

Su trabajo es aprender.

onun kaderine ağlıyor

llorando a su suerte

Yaşayabiliyor onun vücudunda

puede vivir en su cuerpo

onun dışında ise

aparte de eso

Onun anavatanı Almanya'dır.

- Su patria es Alemania.
- Su país natal es Alemania.

Onun anlayacağına inanmıyorum.

No creo que ella lo entendería.

Onun vaftizi bugün.

Hoy es su bautismo.

Onun tarafından aldatıldın.

Ella te ha tomado el pelo.

Onun kütüphanesinden yararlanabilirsin.

Podéis utilizar su biblioteca.

Onun önerisini reddetmeliydin.

Deberías haber rechazado su oferta.

Siz onun kızlarısınız.

- Ustedes son hijas de ella.
- Vosotras sois sus hijas.
- Sois sus hijas.

Biz onun emrindeyiz.

Estamos bajo sus órdenes.

Onun kaçtığını gördüm.

- Lo vi arrancar.
- Lo vi huir.

Onun üstünde uyuyacağım.

- Voy a consultar la almohada.
- Lo consultaré con la almohada.

Bu onun hakkında.

Eso es más o menos todo.

Onun konvülsiyonları var.

Ella tiene convulsiones.

Onun rengi kırmızıdır.

Su color es rojo.

Onun paralelliği yok.

No tiene igual.

Yeni araba onun.

- El auto nuevo es de ella.
- El coche nuevo es suyo.

Onun sağlığı kötü.

- Él tiene mala salud.
- Tiene una salud delicada.

Onun geleceğini sanmam.

- No creo que venga.
- Creo que no vendrá.

Onun sözüne güvenemiyorum.

No puedo confiar en su palabra.

Onun kulübesi kıyıda.

Su cabaña está en la costa.

Onun geleceğini düşünüyorum.

Creo que ella vendrá seguramente.