Translation of "Ülke" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Ülke" in a sentence and their spanish translations:

Genelevi olmayan bir ülke, ülke değildir.

Un país sin casa de putas no es país.

Üç ülke bir ülke yapmak için birleştirildi.

Los tres países se unieron para hacer un solo país.

Konuşarak ülke kurulur,

las conversaciones ponen en marcha países,

Ülke düşmanın elinde.

El país está en las manos del enemigo.

Ne ülke ama!

¡Qué país!

Ülke borçlarını ödeyemedi.

El país no fue capaz de pagar sus deudas.

- Çok sayıda ülke tarıma dayalıdır.
- Birçok ülke tarıma bağımlıdır.

Muchos países dependen de la agricultura.

Okuyup yazamayan hiçbir ülke

si casi la mitad de su población de jóvenes

Bütün ülke karla kaplıydı.

El país entero estaba cubierto con nieve.

Ülke çok güzel olmalı.

- El país debe de ser muy bonito.
- El campo debe de ser muy bonito.

Ülke ekonomisi tarıma dayalıdır.

La economía del país depende de la agricultura.

Söylenti ülke geneline yayıldı.

El rumor se extendió por todo el país.

Ülke doğru yönde ilerliyor.

El país va en la dirección correcta.

Afrika bir ülke değildir.

África no es un país.

"Sonra ülke geneline yayıldı."

Y luego se extendió por todo el país.

Brezilya büyük bir ülke.

Brasil es un país gigante.

Yunanistan gelişmiş bir ülke.

Grecia es un país desarrollado.

Avrupa bir ülke değil.

Europa no es un país.

Avustralya inanılmaz bir ülke.

Australia es un país asombroso.

İsviçre güzel bir ülke.

- Suiza es un hermoso país.
- Suiza es un país bello.

Amerika ülke değil kıtadır.

América no es un país, es un continente.

Üç küçük ülke örnekleriyle başlayacağım:

Bueno, empezaré con el ejemplo de estos tres países pequeños:

Yeryüzünde propagandanın bulunmadığı ülke yoktur.

No existe ningún país del mundo que esté libre de propaganda.

Bir ülke olacağını sanmayın. Hayır.

para que vayan a drogarse, no, no, no...

Nehir iki ülke arasındaki akmaktadır.

El río transcurre en medio de los dos países.

Ülke doğal kaynaklar açısından zengindir.

El país es rico en recursos naturales.

O ülke doğal kaynaklara sahip.

Ese país tiene recursos naturales.

Uzun savaştan ülke harap edildi.

El país ha sido devastado por una larga guerra.

Birçok ülke benzer sorunlar yaşıyorlar.

Muchos países están experimentando problemas similares.

Birçok ülke ölüm cezasını kaldırdı.

Muchos países han abolido la pena capital.

Bütün ülke karın altında gömülüydü.

El país entero estaba cubierto de nieve.

İki ülke bir antlaşmayı görüştü.

Los dos países negociaron un tratado.

Şubelerimiz tüm ülke çapında uzanır.

Nuestros sucursales se encuentran a lo largo del país.

Bu ülke doğal kaynaklarca zengindir.

Este país es rico en recursos naturales.

Birçok ülke Olimpiyat Oyunlarına katıldı

Muchos países participaron en los Juegos Olímpicos.

Dünyada kaç tane ülke var.

¿Cuántos países hay en el mundo?

İtalya çok güzel bir ülke.

Italia es un país muy bonito.

Tom birkaç ülke şarkısı yazdı.

Tom escribió unas canciones country.

Bu ülke kömür bakımından zengindir.

Este país es rico en carbón.

Bu ülke saldırıya karşı güvenlidir.

Este país está a salvo de un ataque.

O, ülke çapında seyahat etti.

Él viajó por todo el país.

Sen John, birçok ülke biliyorsun.

Tú, John, conoces muchos países.

Ve onları ülke dışında tutmayı hedefliyor

y mantenerlos fuera del país,

Kontrolün çoğunun devlette olduğu bir ülke.

algo que la mayoría de europeos y estadounidenses encontrarían extraño.

O dev ülke Almanya'ya bir bakın

echa un vistazo a ese país gigante Alemania

Kadınlar ülke yönetiminde bile çok etkili

Las mujeres son muy efectivas incluso en la administración del país.

Ülke komşusu karşı savaş ilan etti.

El país le declaró la guerra a su vecino.

O ülke, ulusumuzun iç işlerine karıştı.

Aquel país intervino en los asuntos internos de nuestra nación.

Her iki ülke şimdi barış içindeler.

Ambos países están en paz ahora.

Tom Afrika'nın bir ülke olduğunu düşündü.

Tom pensó que África era un país.

Her ülke U.N.'a ait değildir.

- No todo país pertenece a la ONU.
- No todo país es miembro de la ONU.

Onun adı tüm ülke çapında bilinir.

Su nombre es conocido en todo el país.

Kaç tane ülke Birleşik Milletler üyesidir?

¿Cuántos países son miembros de las Naciones Unidas?

İki ülke arasında savaş patlak verdi.

Una guerra estalló entre los dos países.

Bu benim ilk yabancı ülke ziyaretimdi.

Ésta fue mi primera visita a un país en el extranjero.

İskoçya bağımsız bir ülke olmalı mı?

¿Debería Escocia ser un país independiente?

Karakteristik demokrasi, ülke yönetiminin bir şeklidir.

La democracia representativa es una forma de gobierno.

Bu ülke birkaç doğal kaynağa sahiptir.

Este país tiene pocos recursos naturales.

Bence Japonya çok güvenli bir ülke.

Creo que Japón es un país muy seguro.

Bu ülke maden kaynakları açısından zengindir.

Este país es rico en recursos naturales.

Benim ülke dışında bir hesabım var.

Yo tengo una cuenta fuera del país.

Bu ülke doğal kaynaklar açısından fakirdir.

Este condado es pobre en recursos naturales.

Çok sayıda ülke Olimpiyat Oyunlarına katıldı.

Muchos países participaron en las Olimpiadas.

Ayrılıkçı hareket ülke içinde çatışma yaratıyor.

El movimiento separatista está creando conflicto dentro del país.

Bazıları İsveç'in yalnızca küçük bir ülke olduğunu

Algunas personas dicen que Suecia es solamente un país pequeño

Ya da ülke çapındaki diğer gruplarla olsun.

o con otros grupos del país.

Hep söylemişimdir, Uruguay büyük bir ülke olsa

[Mujica] Yo siempre he dicho que si el Uruguay fuera un país muy grande

Bu ülke Japonya'nın yaklaşık iki katı kadar.

Ese país es casi dos veces más grande que Japón.

İki ülke arasında bir savaş patlak verdi.

Estalló una guerra entre los dos países.

O ülke II.Dünya Savaşı boyunca tarafsız kaldı.

El país permaneció neutral durante la Segunda Guerra Mundial.

İki ülke kriz için bir anlaşma görüşecekler.

Los dos países negociarán una solución a la crisis.

Komşu ülke için bilgi sızıntılarıyla yüklüdür,polis.

La policía lo denunció por filtrar información hacia un país vecino.

Bu iki ülke arasında önemli farklılıklar var.

Existen diferencias significativas entre esos dos países.

Fransa'nın Avrupa'daki en güzel ülke olduğunu düşünüyorum.

Pienso que Francia es el país más bello de Europa.

Avrupa'da, ziyaret etmek istediğim birçok ülke var.

Hay muchos países en Europa que quisiera visitar.

İtalya'yı arama için ülke kodu 39'dur.

El código de país para llamar a Italia es 39.

-- bu da, ülke çapında büyük protestoları fitilledi

-- una acción que provocó protestas masivas por todo el país.

Ancak ülke şekillerinin artık bozulmuş olduğunu görebilirsiniz.

pero es obvio que ahora las formas de los países se estiran.

Polis ülke çapında yüzlerce uyuşturucu baskınları yaptı.

La policía ha hecho cientos de redadas de drogas a lo largo del país.

Birçok ülke biraz tarihsel revizyonizme izin verirler.

La mayoría de los países se complacen realizando un pequeño revisionismo histórico.

Sıfırdan bir ülke yaratmada bir deney gerçekleştirin.

Realice un ensayo sobre cómo crear un país desde cero.

İsviçre ziyaret etmeye değer güzel bir ülke.

Suiza es un bello país que vale la pena visitar.

Dün bizim köyümüz ülke genelinde ünlü oldu.

Ayer nuestro pueblo se volvió famoso en todo el país.

Birçok ülke 1997'de Kyoto Protokolü'nü imzaladı.

Muchos países firmaron en 1997 el Protocolo de Kioto.

Çift dilli bir ülke olmak gerekiyor. Bundan kaçış yok. Çift dilli bir ülke olmak gerekiyor. Evet.

Y ustedes tendrán que ser un país bilingüe, sí o sí.

40 yıl önce birkaç ülke net kalori ihracatçısıydı.

Hace 40 años muy pocos países eran exportadores netos de calorías,

Ve artık her ülke hammadde sıkıntısı çekmeye başlıyacak

Y ahora cada país comenzará a sufrir de materias primas

Tom ülkesinin dünyadaki en büyük ülke olduğunu düşünüyor.

Tom cree que su país es el mejor del mundo.

- Türkiye gelişmiş bir ülkedir.
- Türkiye gelişmiş bir ülke.

Turquía es un país desarrollado.

Bu nükleer çağda dünyada hiçbir ülke güvenli değildir.

Ningún país en la tierra está a salvo en esta era nuclear.

90'larda ülke çapında televizyon kanallarında boy gösterirdi

En los 90s, él apareció en pantallas de televisión por todo el país.

Sağlık sektörü ülke için en büyük sorunlardan biridir.

El sector de la salud es uno de los más problemáticos del país.

Bu iki ülke arasında önemli bir ittifak vardır.

Hay una alianza importante entre esos dos países.

- Yunanistan eski bir ülkedir.
- Yunanistan eski bir ülke.

Grecia es un país antiguo.

Birçok ülke Kyoto, Japonya'da 1997 yılında antlaşma imzaladı.

Muchos países firmaron en 1997 el Protocolo de Kioto.

Son 30 gün içinde ülke dışına çıktınız mı?

¿Has salido del país en los últimos 30 días?