Translation of "Vardı" in German

0.009 sec.

Examples of using "Vardı" in a sentence and their german translations:

Bir atmosferi vardı suyu vardı

hatte eine Atmosphäre, hatte Wasser

Acelem vardı.

Ich war in Eile.

Acelemiz vardı.

Wir waren in Eile.

Müzik vardı.

Es spielte Musik.

Tanıklar vardı.

Es gab Zeugen.

Yeterince vardı.

Das war genug.

- Bir fikrim vardı.
- Bir düşüncem vardı.

- Ich hatte eine Idee.
- Ich hatte einen Einfall.

- Dün bir dolunay vardı.
- Dün dolunay vardı.

Gestern war Vollmond.

Ve ezilenler vardı

und da waren die Unterdrückten

Bir şartları vardı

Sie hatten einen Zustand

Muhtemelen hepsi vardı

Sie hatten wahrscheinlich alles

Manyetik kutbu vardı

hatte einen Magnetpol

Ve manyetosferi vardı

und sie hatte eine Magnetosphäre

Diyenler vardı ya

Es gab diejenigen, die sagten

1200 hamal vardı...

Es gab 1.200 Gepäckträger...

Üç adam vardı.

- Dort waren drei Männer.
- Es waren drei Männer dort.

Onun acelesi vardı.

Sie war in Eile.

Yakıt sıkıntısı vardı.

Es herrschte Treibstoffmangel.

Tren zamanında vardı.

Unser Zug kam rechtzeitig an.

Tren Londra'ya vardı.

- Der Zug kam in London an.
- Der Zug erreichte London.

Gemiler limana vardı.

Die Schiffe erreichten den Hafen.

Onun hırsı vardı.

- Er war ehrgeizig.
- Er war strebsam.

Tom'un apandisiti vardı.

Tom hatte eine Blinddarmentzündung.

Dün Tokyo'ya vardı.

Er kam gestern in Tokyo an.

Paraya ihtiyacım vardı.

Ich brauchte das Geld.

Paraya ihtiyacı vardı.

Er brauchte das Geld.

Bir fikrim vardı.

Ich hatte eine Idee.

Başka kim vardı?

Wer war sonst noch da?

İçinde ne vardı?

Was war darin?

Kaç tane vardı?

- Wie viele waren es?
- Wie viele waren da?

Tom eve vardı.

Tom kam nach Hause.

Ne tercihim vardı?

Welche Wahl hatte ich denn?

Bir kavga vardı.

Da haben sich welche geprügelt.

Ölüm sessizliği vardı.

- Es herrschte tödliches Schweigen.
- Es herrschte Totenstille.

Toplam sessizlik vardı.

Es herrschte Totenstille.

Üç uçağımız vardı.

Wir hatten drei Flugzeuge.

Çok zamanın vardı.

Du hattest eine Menge Zeit.

İki kek vardı.

Es gab zwei Kuchen.

Ken Kyoto'ya vardı.

Ken ist in Kyoto angekommen.

Bir önsezim vardı.

Ich hatte eine Vorahnung.

Bir patlama vardı.

Es gab eine Explosion.

Tom'un kanseri vardı.

Tom hatte Krebs.

Tom vardı mı?

Ist Tom angekommen?

Bir tanık vardı.

Es gab einen Zeugen.

Üniversite derecem vardı.

Ich habe einen Universitätsabschluss.

O, istasyona vardı.

- Er ist am Bahnhof angekommen.
- Er kam am Bahnhof an.

Tom otele vardı.

Tom kam im Hotel an.

Boruda hasar vardı.

Es hat einen Rohrbruch gegeben.

Sıradışı ilişkileri vardı.

Sie hatten eine außergewöhnliche Beziehung.

Üç kurtulan vardı.

Es gab drei Überlebende.

Senin şansın vardı.

Du hattest deine Chance.

Bir açıklama vardı.

Es gab eine Erklärung.

Onların bulantısı vardı.

Ihnen war schlecht.

Kendimce nedenlerim vardı.

Ich hatte meine Gründe.

Çok kar vardı.

Es gab viel Schnee.

Birçok uyarımız vardı.

Wir sind oft genug gewarnt worden.

Yardıma ihtiyacımız vardı.

Wir brauchten Hilfe.

Benim şüphelerim vardı.

Ich hatte Zweifel.

Yardıma ihtiyacım vardı.

Ich brauchte Hilfe.

Tom Boston'a vardı.

Tom ist in Boston angekommen.

Oldukça geç vardı.

Er kam ziemlich spät an.

Bizim nedenlerimiz vardı.

Wir hatten unsere Gründe.

Bir planımız vardı.

Wir hatten einen Plan.

Tom'un oğlu vardı.

- Tom hat einen Sohn bekommen.
- Tom hatte einen Sohn.

Denizde adalar vardı.

Es gab Inseln im Meer.

Bir ilhamım vardı.

- Ich hatte eine Inspiration.
- Ich hatte eine Eingebung.

Bir sessizlik vardı.

Es herrschte Schweigen.

Gri saçları vardı.

Er hatte graues Haar.

Bir kaza vardı.

Es gab einen Unfall.

Beklenmedik ziyaretçilerimiz vardı.

Wir hatten unerwarteten Besuch.

Üç oğlu vardı.

Er hatte drei Söhne.

Birçok yaralı vardı.

Es gab viele Verletzte.

Başka ne vardı?

Was weiter?

Tom'un sorular vardı.

Tom hatte Fragen.

Tom'un hırsı vardı.

Tom hatte Ehrgeiz.

Tom'un şirketi vardı.

Tom hatte Gesellschaft.

Bizim şüphelerimiz vardı.

Wir hatten Zweifel.

Dün dolunay vardı.

Gestern war Vollmond.

Sami'nin patlayıcıları vardı.

Samuel besaß Sprengstoffe.

Çok uykum vardı.

Ich war sehr müde.

Yine ağalık düzeni vardı parası olan insanlar vardı

Es gab Leute, die Geld hatten

Onun bir rolü vardı, benim başka bir rolüm vardı.

Er hatte eine Aufgabe und ich eine andere.

- Hepimize yetecek kadar sandalye vardı.
- Hepimize yetecek yer vardı.

Es gab genug Plätze für uns alle.

- Konserde çok fazla kişi vardı.
- Konserde bir sürü insan vardı.
- Konserde bir sürü kişi vardı.

Zu diesem Konzert waren zu viele Menschen gekommen.

çünkü özel zamanımız vardı

weil wir exklusiv Zeit für einander haben.

Onların kısıtlı olanakları vardı.

Sie hatten wenig Möglichkeiten.

Çok sert polisleri vardı.

Es ging brutal zu.

Yine eleştirdiği şeyler vardı

Es gab Dinge, die er erneut kritisierte