Translation of "çıkacak" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "çıkacak" in a sentence and their spanish translations:

Hırsız ortaya çıkacak.

El bandido aparecerá.

Gerçek ortaya çıkacak.

La verdad saldrá a la luz.

O tahta çıkacak.

Él heredará el trono.

Kelly TV'da çıkacak.

Kelly aparecerá en televisión.

Tom pazartesi günü çıkacak.

Tomás va a renunciar el lunes.

Yarın dışarı çıkacak mısın?

¿Saldrás mañana?

Yalanların şimdi açığa çıkacak olması.

es que las mentiras van a ser obvias ahora.

Yavrular ilk defa yuvalarından çıkacak.

Será la primera vez que la camada abandone la guarida.

Tweety, Daffy Duck çıkacak diye

Tweety, porque Daffy Duck saldrá

Buradan daha neler çıkacak bilemiyoruz

no sabemos qué más saldrá de aquí

Simpsons'ların dediği doğru mu çıkacak?

¿Será cierto lo que dijeron los Simpson?

O bütün işle başa çıkacak.

Ella se hará cargo de todo el trabajo.

Yeni romanı ne zaman çıkacak.

¿Cuándo se publica su nueva novela?

Yeni roman ne zaman çıkacak?

- ¿Cuándo se publica su nueva novela?
- ¿Cuándo se publicará tu nueva novela?

Michael bu akşam televizyona çıkacak.

Michael saldrá en televisión esta noche.

Yeni dergi ne zaman çıkacak?

¿Cuándo sale la nueva revista?

Ve böylece çok fazla duman çıkacak

y eso hará un montón de humo.

Bu uzman addedilenlerin yarısı hatalı çıkacak.

La mitad de estos supuestos expertos va a estar equivocado.

Sırtlanlar ve parslar yakında ava çıkacak.

Las hienas y los leopardos pronto estarán a la caza.

- Saçın yine çıkacak.
- Saçların tekrar uzayacak.

Tu pelo volverá a crecer.

Onun yeni kitabı gelecek ay çıkacak.

Su nuevo libro aparecerá el mes próximo.

Onun yeni romanı önümüzdeki ay çıkacak.

Su nueva novela saldrá el próximo mes.

Bu havada dışarı çıkacak kadar aptalsın.

Eres muy idiota para salir con este tiempo.

O onunla dışarıya çıkacak kadar aptaldı.

Ella fue lo suficientemente estúpida como para salir con él.

Tom dışarı çıkacak kadar güçlü hissetmiyor.

Tom no tiene ganas de salir hoy.

2100 yılında, yaklaşık 4 milyar tona çıkacak.

Para el 2100, serán 4 mil millones de toneladas.

Toplaşarak, dondurucu soğuklardan sağ çıkacak ısıyı koruyabiliyorlar.

Acurrucarse juntos conserva suficiente calor para sobrevivir a las temperaturas bajo cero.

Bir ceket olmadan karda dışarı çıkacak kadar delisin.

Tienes que estar loco para ir a la nieve sin un abrigo.

Yani olayları anlatırsam isimler ayyuka çıkacak anlatmak istemiyorum ama

Quiero decir, si cuento sobre los eventos, aparecerán los nombres, no quiero contarlo, pero

Senin dediğin mantığa göre o fikri burdan geri çıkacak

de acuerdo con la lógica que dices, esa idea volverá desde aquí

- Bu hayal gerçekleşecek.
- Bu rüya çıkacak.
- Bu hayal gerçek olacak.

Este sueño se hará realidad.

İşe aldığımız her kişiye karşılık 10 kişi için iş imkânı ortaya çıkacak.

Por cada persona que contratemos crearemos otros 10 trabajos locales.