Translation of "Diye" in Arabic

0.024 sec.

Examples of using "Diye" in a sentence and their arabic translations:

diye düşündüm.

وضمنت استمرار هؤلاء الأطفال في المدرسة.

diye mi?

لهذا السبب؟

diye düşünüyorum

أعتقد

Yapabilir diye düşündüm.

بقيتنا تتمكن منه بالتأكيد.

Yemeyiz diye düşünüyorum

أعتقد أننا لا نستطيع أن نأكل

Kimdi bu diye,

نظرة تساؤل: من هذا الرجل،

"Sonra çözerim" diye düşünüyorsunuz.

فتظن، "سأفهمها لاحقاً"

"Ne öğrendin?" diye sordum

وعندما سألته "ما الذي تعلّمته؟"

Bana benziyor." diye düşündü.

إنّه يشبهني."

Burası benim, diye bağırıyor.

‫إنه يسيطر على منطقته.‬

diye düşünüyorsanız aceleci olmayın

لا تستعجل

Değilse çattırt diye kırılıverirsin

إذا لم يكن كذلك ، سوف تتأذى لتكسر

Bazıları Osmanlı diye ölürken

في حين مات البعض العثمانيين

Çoluğumuz çocuğumuz var diye

لأن لدينا أطفال

Toplumun seviyesini görmesin diye

حتى لا يرى مستوى المجتمع

"Gunit mi?" diye sordum.

وقلت: "غانيت؟

Ona Mike diye sesleniriz.

نناديه مايك.

Ne diye bağıracağım dedim.

قلت بم سأصيح؟

Nasıl araya girsem diye düşünüyor,

أحاول أن أجد طريقة لأشارك فيها

"Şahane biriydi " diye başladı ve

قالت "لقد كان رائعا" ،

Herhalde uçağı kaçırdılar diye düşündük.

اعتقدنا أنهم قد فوتوا رحلتهم.

''Neden okula gidiyorsun?'' diye sorduğunuzda,

حين تسألهم: "لم تذهبون إلى المدرسة؟"

Beni de dene diye yollamam.

لا أكتب شيئاً لمجرد المحاولة.

Popstar umut dağıtıyor filan diye.

نجم الغناء يعطي الأمل.

Bir şey yapmadınız diye sorarlar.

بينما كان هناك وقت للتحرك.

"Neden?" yerine "Nasıl?" diye sormalıyız.

بدلًا من "لماذا؟" يجب علينا أنْ نسأل "كيف؟"

Doğru cevap mı diye sorarsak...

فيما لو كان الجواب العقلاني هو الصواب

"Bu doğru olamaz." diye düşündüm.

ولكن ذلك لا يمكن أن يكون حقيقيًا.

Dedim ya kalp hastasıydı diye

قلت لأنه مريض بالقلب

Tweety, Daffy Duck çıkacak diye

تويتي ، لأن دافي داك سيخرج

Mantıklı mı diye soracak olusanız

إذا سألتني إذا كان من المنطقي

Yok böyle bir şey diye

لا شيء من هذا القبيل

şimdi dünya yuvarlak diye biliyoruz

الآن نعلم أن العالم مستدير

Ceset bozulmasın diye kendini mumyalatmış

محنط نفسه حتى لا تتدهور الجثة

Deprem öldürmez fakirlik öldürür diye

أن الزلزال لا يقتل الفقر

PTT'nin açılımını biliyor musunuz diye

هل تعرف افتتاح PTT؟

Okuyan kişiler rahatsız olmasın diye

حتى لا يزعج من يقرأ

Aynı hassasiyeti gösterir diye düşünüyorum

أعتقد أنها تظهر نفس الحساسية

Eden vardır diye düşünüyorum ama

أعتقد أن هناك شخص ولكن

"Nasıl yemek buluyor?" diye endişeleniyorum.

‫والآن أنا قلق حيال طعامها،‬ ‫إذ كيف ستحصل عليه؟‬

"Bunu kesinlikle yakalayacak." diye düşünüyordum.

‫أفكّر الآن وأقول: "إنها بالتأكيد ستمسك به"‬

Bize Rus diye hitap ediyorlar.

إنهم يدعوننا بالروسيين

''Hayatınızdaki prensipler nedir?'' diye sorduklarında,

وعندما يسألونني: "ما هي مبادئك في الحياة؟"،

"Daha sonra mı gelelim?" diye sorduk.

لذلك قلنا "مهلًا، هل يجب أن نأتي لاحقًا؟"

Kendime "Neden böyle?" diye sormadan yapamıyorum.

ولا يمكنني المساعدة سوى أن أتساءل: "لماذا كل هذا؟"

''Okulu bitirmem gerek.'' diye gaza gelmiştim.

ذاك مع العمل حصّة كاملة،

"Bütün tezi ben yazmıyor muyum?" diye.

"الست انا التي ستكتب الأطروحة بأكملها؟"

"Kadınlar erkeklerde ne arar?" diye sordum.

قلت: "ما الذي تبحث عنه المرأة في الرجال؟"

"Doğru şeyi yaptım mı?" diye düşünüyorlar.

"هل قمنا بفعل الصواب؟"

Ona ''Yapışkan Vicky'' diye isim taktık.

كنا دعوناها "فيكي اللزجة".

Sadece eleştiri diye de bakmayın olaya

لا تنظر فقط إلى النقد

Hikaye atıyor ben bunu yaptım diye

يرمي قصة لأنني فعلت ذلك

Anahtarı da ne yapıyordur diye sorduğumuzda

عندما نسأل ماذا يفعل المفتاح

Bunu niye anlatıyor diye soracak olursanız

إذا سألت لماذا هذا القول

Bakın bunu ben buldum çocuklar diye

انظر ، لقد وجدت هذا لأن الأطفال

Biz çoktan bölünmüşüz ocu, bucu diye

نحن منقسمون بالفعل

Nasıl bunu benim karşıma çıkarıyor diye

كيف تجعلني أواجه هذا؟

Yapmadığızda'da size odun diye hitap edebiliyorlar

عندما لا تستطيع ، يمكنهم الاتصال بك الخشب

Bizim kadınımız şort giydi diye dövülüyor

ضربت امرأتنا لارتدائها السراويل القصيرة

Ama yine de teleskopla görebiliyoruz diye

لكن ما زلنا نستطيع أن نرى من خلال التلسكوب

Hani bir suç unsuru mu diye

هل هي جريمة؟

Korona bize ne yapabilir diye sorduğunuzda

عندما تسأل عما يمكن أن تفعله الإكليل

Ve sonra çat diye birden kayboldu.

‫وفي لمح البصر،‬ ‫اختفت.‬

"Bu ciddi bir sorun." diye düşündüm.

‫فقلت في بالي: "هذه مشكلة حقيقية الآن.‬

"Yılan yıldızları yemeğimi çalıyor." diye düşündü

‫فكّرت قائلة:‬ ‫"حسنًا، نجوم البحر الهشة تسرق طعامي."‬

" Jason'ın evinden Maddie'yi alabilir miyiz? " diye sordu.

قالت: "هل يمكننا أخذ مادي من منزل جايسون؟"

"Adam o kadar kötü müydü?" diye sordum.

" كم كان سيئا ؟" سألتها .

“Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır’’ diye.

يقول "أيها المعلمون، الجيل الجديد هو أثركم".

Bilişsel ön yargılar üzerine araştırmalar diye adlandırılıyor.

إنها تسمى بالبحث عن التحيزات المعرفية.

''İyi bir gün geçirdin mi?' diye sorar.

"هل حصلت على يوم جيد ؟"

''Bunu önceden de biliyordum'' diye geçirmiş olabilirsiniz.

"أعلم هذا مسبقاً."

Çünkü denge sistemi diye bir şey yok.

لأنه لا يوجد توازُن.

Ne hakkında konuşayım diye düşündüm uzun süre.

فكرت لفترة طويلة عن ماذا سأتحدث.

-Gel, Med Yapım diye bir şirket kuruluyor,

تعال، يتم تأسيس شركة ميد للإنتاج،

Televizyonculuk diye bir şey o zaman yok,

لم تكن مهنة الإعداد مشهورة في ذلك الوقت،

♪ Gören var mı diye baktım ♪

♪ نظرت لمعرفة إذا كان هناك من يرى ♪

Elinizde panzehir var diye paçayı sıyırdığınızı sanmayın.

‫ولا تظن أن امتلاكك للترياق سيجعلك في مأمن.‬

"Durumlarımızın farklı olduğunu biliyorum," diye yazdı bana,

لقد كتب إليّ: "أعرف بأن ما نحن فيه مختلف"،

Bu kolyeyi doğum sırasında da taksın diye.

سوف ترتديها حول عنقها في غرفة الولادة.

Askerleri onu tanısın diye miğferini bile çıkarmıştı.

خلع خوذته حتى يتعرف عليه جنوده

Hazine nerede diye soracaktım ve söyleyecektim ama

كنت أسأل أين كان الكنز وسأقول ولكن

Parası ola insanlar daha çok kazanabilsin diye

حتى يتمكن أصحاب المال من كسب المزيد

Bizde Tomris Hatun diye bir kişi var

لدينا شخص اسمه تومريس هاتون

"Neler olmuş acaba?" diye görmek istemez misiniz?

"ماذا حدث؟" ألا تريد أن ترى؟

diye bir şaka yapsa cevabım şu olur:

لماذا عبرت الدجاجة الطريق؟

Kronik yara diye adlandırılan bir konuya rastladım.

تطرقت لموضوع يسمى الجروح المزمنة.

Bizler o kadar da değil diye düşünürken

بينما نعتقد أنه ليس كثيرا

Bu iş bitti diye düşündüm. Tamamen kayboldu.

‫وظننت أن الأمر انتهى.‬ ‫لقد رحلت.‬

Sonra yengeç "Her şey yolunda." diye düşünerek

‫ثم يفكّر السلطعون قائلًا: "حسنًا، الوضع آمن".‬

Ben de merakla bekliyorum ne olacak diye.

وأنا كنت أنتظر بفضول ما سيكون.

İkincisi, 'sanki Jason'a yardım edebilirdim gibi' diye düşünüyordum.

والثانية هي أنني شعرت أنه كان بإمكاني مساعدة جايسون.

Benim fikirlerimi ve duygularımı anlıyorsanız bu yeterlidir.” diye.

يكفي أن تفهموا أفكاري ومشاعري."

O mektubu yerinden çıkarıp rüzgârıyla beni değiştirsin diye

لقد اضطررت إلى إخراج تلك الرسالة وقرائتها مرارًا وتكرارًا،

Bir de kadın kahraman; Firdevs koyalım diye düşünmedik.

والبطلة، اخترنا فردوس ولم نفكر في ذلك.

Ona istediğim zaman istediğim şekilde sahip olamadım diye

لأنني لم أتمكن من الحصول عليه متى وكيف أردت

"Şanslıysak belki bir gün" diye bir şey yok.

‫ليس حلولًا تنجح بالصدفة،‬

Veya tüm evrene ''Biz buradayız'' diye bağırmak gibi.

أو حتى الصراخ في الكون: "نحن هنا"؟

Biz ders çalışacağız diye bilgisayar aldırmış bir nesiliz

نحن جيل أخذ الكمبيوتر لأننا سوف ندرس

Biz yok canım öyle bir şey diye bağırırız

نحن لا نصرخ يا عزيزي.