Translation of "Dışarı" in Spanish

0.011 sec.

Examples of using "Dışarı" in a sentence and their spanish translations:

Dışarı çıkamazsın.

No puedes salir.

Dışarı çıkıyorum.

Voy saliendo.

Dışarı gel.

Sal fuera.

Dışarı çıktı.

Ella salió.

Dışarı çıkacağız.

Saldremos.

Dışarı çıkamadım.

Yo no pude salir afuera.

Dışarı çıkıyoruz.

- Vamos a salir.
- Nosotros salimos.

Çık dışarı!

¡Afura!

Dışarı gitmemelisiniz.

Usted no debería salir.

- Dışarı çıkmanı istiyorum.
- Dışarı çıkmanızı istiyorum.

Quiero que salgas.

- O dışarı gitti.
- O dışarı çıktı.

Ella salió.

- Dışarı çıkmak için özgürsün.
- Dışarı çıkmak için özgürsünüz.
- Dışarı çıkmakta serbestsin.

Eres libre de irte.

- Ben pencereden dışarı baktım.
- Pencereden dışarı baktım.

Miré por la ventana.

Dışarı takla attım.

Y di una voltereta hacia afuera.

...bağırsaklarını dışarı iterek...

le saca las tripas

Bugün dışarı çıkmamalısın.

- Hoy no debes salir.
- No debes salir hoy.

Dışarı çıkmadın mı?

- ¿No habías salido?
- ¿No saliste?

Pencereden dışarı bakma.

No mires por la ventana.

Dilini dışarı çıkar.

Saca la lengua.

Dışarı çıkmak istemiyorum.

No quiero ir fuera.

Ben dışarı gidemedim.

Yo no pude salir afuera.

Pencereden dışarı bak.

Mira por la ventana.

O dışarı gitti.

- Ella ha salido.
- Ella salió.

Dışarı mı çıkıyorsun?

- ¿Salís?
- ¿Van a salir ustedes?

Hadi dışarı çıkalım

Vamos. Vayámonos de aquí.

Hadi dışarı çıkalım.

Salgamos.

Beni dışarı atamazsın.

No puedes echarme.

Dışarı gidebilir miyim?

- ¿Puedo ir afuera?
- ¿Puedo salir?

Dışarı çıkalım mı?

¿Por qué no salimos?

Ben dışarı çıkıyorum.

Voy a salir.

Onu dışarı götüreceğim.

Lo sacaré.

Mary'yle dışarı çıktım.

Salí con Mary.

Dışarı çıkmak istiyorum.

Quiero salir.

Ben dışarı çıkamam.

No puedo salir fuera.

Tom'u dışarı götür.

Saquen a Tom.

Sadece dışarı bak.

Solo mira afuera.

Dışarı çıkmak zorunlu.

Es imperativo salir.

Çok dışarı çıkmam.

No salgo mucho.

Dışarı çıkmak zorundayım.

Tengo que salir.

Dışarı hâlâ aydınlık.

Todavía hay luz afuera.

Dışarı çıkasım yok.

No tengo ganas de salir.

Arkadaşımla dışarı çıktım.

Salí con mi amigo.

Beni dışarı çıkar!

- ¡Déjame salir!
- ¡Dejadme salir!

Dışarı çıkmak üzereyim.

Voy a salir.

Ben dışarı çıkmalıyım.

Tengo que salir.

Kediyi dışarı salma.

No dejes salir al gato.

- O nadiren dışarı gider.
- O nadiren dışarı çıkar.

Ella pocas veces sale.

- Dışarı gitmeden önce dinleneceğim.
- Dışarı çıkmadan önce dinleneceğim.

Voy a descansar antes de salir.

üzerinizdeki gerginliği dışarı attığınızı

pueden imaginar

Hepsini nefesinizle dışarı atıyorsunuz,

Expulsen todo,

Dilini ağzından dışarı çıkarmış,

sacó su lengua a un lado de la boca

Canım dışarı çıkmak istemiyor.

No tengo ganas de salir.

Canım dışarı gitmek istiyor.

Tengo ganas de salir.

Yağmurdan dolayı dışarı çıkamadım.

No pude salir a causa de la lluvia.

Yağmur dışarı çıkmamızı engelledi.

No pudimos salir por la lluvia.

Yağmur dışarı çıkmamı engelledi.

La lluvia me impidió salir.

Yağmur durursa dışarı gidebilirim.

- Si escampa puede que salga.
- Puede que salga si deja de llover.

Karanlıktan sonra dışarı çıkma.

No salgan después del anochecer.

Linda, dilini dışarı çıkardı.

Linda sacó la lengua.

Mayuko odadan dışarı çıktı.

Mayuko salió del cuarto.

Köpek dışarı gitmek istiyor.

- El perro quiere salir.
- El perro quiere salir a la calle.

Ben dışarı çıkmak istiyorum.

Quiero ir fuera.

O odadan dışarı çıktı.

Ella salió de la habitación.

Onun dışarı çıktığını duydum.

Le oí salir.

Tom çöpü dışarı attı.

Tom sacó la basura.

Az önce dışarı çıktı.

- Él acaba de salir.
- Él se acaba de ir.

Tom pencereden dışarı baktı.

Tom miró hacia afuera de la ventana.

Ben evimden dışarı koştum.

Salí volando de mi casa.

O nadiren dışarı gider.

Ella rara vez sale a la calle.

Canım dışarı çıkmak istiyor.

Tengo ganas de salir.

Kar dışarı çıkmamızı engelledi.

La nieve nos impidió salir.

Kasırgadan dolayı dışarı çıkamadık.

No pudimos salir a causa del tifón.

O, pencereden dışarı bakıyordu.

Él estaba mirando por la ventana.

Şimdi dışarı çıkmak imkansız.

Ahora es imposible salir.

Kar dışarı çıkmamı engelledi.

La nieve me impidió salir.

Hangi öğrenci dışarı çıktı?

- ¿Cuál estudiante salió?
- ¿Qué estudiante salió?

Tom'la dışarı çıkmak istemiyorum.

No quiero salir con Tom.

Tom odasından dışarı çıktı.

Tom salió de su habitación.

Herkes dışarı çıksın, çabuk!

¡Que todo el mundo salga, rápido!

Yağmurda bisikleti dışarı bırakma.

No dejes la bicicleta bajo la lluvia.

Yarın dışarı çıkıyor musun?

¿Vas a salir mañana?

O, dışarı çıkmak üzereydi.

Ella estaba a punto de salir.

Dışarı çıkmak istemiyor musun?

¿No quieres salir?

Lütfen dilini dışarı uzat.

- Estira la lengua, por favor.
- Saque la lengua, por favor.
- Por favor, saque la lengua.
- Por favor, saca la lengua.

Masanın altından dışarı çık!

¡Sal de debajo de la mesa!

Dışarı çıkmama izin verin.

¡Dejadme salir!

Tom pencereden dışarı çıktı.

Tom salió por la ventana.

Duman pencereden dışarı geliyordu.

Se vertía humo de la ventana.

Onun dışarı çıktığını gördüm.

Le vi salir.

Hayır, ben dışarı gitmedim.

No, no salí.

O zaten dışarı gitti.

Ya ha salido.

Dondurma için dışarı çıkalım.

Salgamos a comer un helado.

Arı pencereden dışarı çıktı.

La abeja salió por la ventana.

Tom nadiren dışarı gider.

Tom casi nunca sale.