Translation of "Tutmaya" in Portuguese

0.010 sec.

Examples of using "Tutmaya" in a sentence and their portuguese translations:

Ben balık tutmaya gittim.

Eu fui pescar.

Balık tutmaya gitmemizi önerdim.

Sugeri que fôssemos pescar.

Balık tutmaya tahammül edemem.

Eu não suporto pescar.

Tom balık tutmaya gitti.

O Tom foi pescar.

Babam balık tutmaya gitti.

Meu pai foi pescar.

Bir şeyi tutmaya çalış.

Se segura em alguma coisa.

Tom balık tutmaya gitmedi.

Tom não foi pescar.

Gözlerini açık tutmaya çalış.

Tente manter os seus olhos abertos.

- Çocuklar balık tutmaya devam etti.
- Oğlanlar balık tutmaya devam ettiler.

Os meninos continuaram a pescar.

Mümkünse, balık tutmaya gitmek istiyorum.

Gostaria de ir pescar, se possível.

Tom Mary'yi sıcak tutmaya çalıştı.

Tom tentou manter Maria aquecida.

Bizimle balık tutmaya gelir misin?

- Você gostaria de vir pescar com a gente?
- Você gostaria de vir pescar conosco?

Geçen pazartesi balık tutmaya gittim.

Eu fui pescar na segunda-feira passada.

Tom kilosunu düşük tutmaya çalışıyor.

Tom está tentando manter seu peso baixo.

Arada bir balık tutmaya gideriz.

- Vamos pescar de vez em quando.
- Nós vamos pescar de vez em quando.

Biz birlikte balık tutmaya giderdik.

Nós pescávamos juntos.

Neden balık tutmaya gitmek istiyorsun?

Por que você quer ir pescar?

Balık tutmaya gitmek ister misin?

Você quer ir pescar?

Ben onları hayatta tutmaya çalışıyorum.

Estou tentando mantê-los vivos.

Tom balık tutmaya gitmek istedi.

Tom queria ir pescar.

Yüzmeye ya da balık tutmaya gidebilirsin.

Você pode ir nadar ou pescar.

Bugün Pazar olsa, balık tutmaya gideriz.

Se hoje fosse domingo, iríamos pescar.

Bugün Pazar olsa, balık tutmaya giderim.

Se hoje fosse domingo, eu iria pescar.

Tom çoğunlukla nehirde balık tutmaya gider.

- O Tom, geralmente, vai pescar no rio.
- O Tom frequentemente vai pescar no rio.

Bir çocukken, onunla balık tutmaya giderdim.

Quando criança, eu costumava ir pescar com ele.

Tom'u balık tutmaya götürdüğün için teşekkürler.

Obrigado por levar Tom para pescar.

Seni asla tekrar balık tutmaya götürmüyorum.

Eu nunca mais te levo para pescar.

Hiç kimse balık tutmaya gidemeyeceğini söylemiyor.

- Ninguém está dizendo que você não pode ir pescar.
- Ninguém está a dizer que não podes ir pescar.
- Ninguém diz que não podeis ir pescar.
- Ninguém está dizendo que vocês não podem ir pescar.
- Ninguém está a dizer que o senhor não pode ir pescar.
- Ninguém disse que a senhora não pode ir pescar.
- Ninguém está dizendo que os senhores não podem ir pescar.
- Ninguém está aqui a dizer que as senhoras não podem ir pescar.

Babam sık sık balık tutmaya giderdi.

Meu pai frequentemente saía para pescar.

Babamla birlikte balık tutmaya gitmek istiyorum.

- Eu gosto de ir pescar com o meu pai.
- Gosto de ir pescar com o meu pai.

Tom ve Mary balık tutmaya gitti.

Tom e Maria foram pescar.

Bu nehirde balık tutmaya izin verilmez.

É proibido pescar neste rio.

Neden burada balık tutmaya izin verilmez?

Por que é proibido pescar aqui?

Bu gölde balık tutmaya izin verilmez.

É proibido pescar neste lago.

Yarın balık tutmaya gidersen, ben de giderim.

Se você for pescar amanhã, vou também.

- Tom balığa gitti.
- Tom balık tutmaya gitti.

Tom foi pescar.

Tom beni balık tutmaya götürmeye söz verdi.

O Tom prometeu me levar para pescar.

Bu köprüden balık tutmaya izin veriliyor mu?

É permitido pescar desta ponte?

Bu battaniye Tom'u sıcak tutmaya yardım edecek.

Esse cobertor ajudará a manter o Tom aquecido.

Bu yıl bir günlük tutmaya karar verdim.

Resolvi escrever num diário este ano.

Balık tutmaya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

Preferiria ficar em casa a ir pescar.

Benimle birlikte balık tutmaya gitmek ister misiniz?

Quer ir pescar comigo?

Tom ve Mary birlikte balık tutmaya gitti.

Tom e Mary foram pescar juntos.

Ben sık sık onunla balık tutmaya gittim.

Eu de vez enquando ia pescar com ele.

Pazar günleri, erken kalkardık ve balık tutmaya giderdik.

Nos domingos, nós deveríamos levantar cedo e ir pescar.

Ben sık sık onlarla birlikte balık tutmaya giderim.

Eu vou pescar com eles frequentemente.

Kendinizi mümkün olduğunca bu tarafa yakın tutmaya çalışmalısınız.

A ideia é tentar ficar o mais próximo possível deste lado.

O gençken her zaman nehirde balık tutmaya giderdi.

Ele sempre pescava no rio quando era jovem.

Babam ve ben arada bir balık tutmaya gideriz.

Meu pai e eu vamos pescar de vez em quando.

O, iş ve ev yaşamını dengede tutmaya çalışıyor.

Ela está tentando balanciar o trabalho e a vida doméstica dela.

Erkek kardeşim her hafta sonu balık tutmaya gider.

Meu irmão vai pescar todos os fins de semana.

Tom balık tutmaya gitti, ama bir şey yakalamadı.

Tom foi pescar, mas não pegou nada.

Güzel bir gündü, bu nedenle balık tutmaya gittik.

Estava um dia bonito, então fomos pescar.

Ya da kuyruğunu tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Ou tento agarrar a cauda e mantenho-me longe da cabeça.

Ya da kuyruğundan tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Ou tento agarrar a cauda e mantenho-me longe da cabeça.

Güneş batarken Lannes hala Rusları başarıyla tutmaya devam ediyordu

Lannes ainda segurava o exercito Russo quando a noite chegou.

O, hava güzel olduğunda sık sık balık tutmaya gitti.

Muitas vezes ele ia pescar aos domingos, quando fazia bom tempo.

- Burada balık tutmak yasak.
- Burada balık tutmaya izin verilmez.

A pesca não é permitida aqui.

Ya da onu kuyruğundan tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Ou tento agarrar a cauda e mantenho-me longe da cabeça.

- Yapmak istediğim tek şey balık tutmaya gitmek.
- Tek istediğim balığa çıkmak.

- Tudo o que quero fazer é ir pescar.
- A única coisa que quero fazer é pescar.

- Benimle balığa gitmek ister misin?
- Benimle balık tutmaya gitmek istiyor musun?

Você quer ir pescar comigo?

- Suya düşen yılana sarılır.
- Boğulan bir insan saman çöpünü tutmaya çalışır.

Quem está se afogando agarra-se até a uma palha.

Binlerce arı, kanat kaslarını titreterek kovanı sıcak tutmaya yetecek kadar ısı üretiyor.

Milhares de abelhas vibram os músculos das asas, gerando calor suficiente para manter a colmeia quente.

Mademki yapacak bir şeyin yok, neden bu hafta sonu benimle balık tutmaya gelmiyorsun?

Já que não tem nada para fazer, por que não vem pescar comigo este final de semana?

Sabah 4:00'te beni uyandırmak için zahmet etmeyin. Yarın balık tutmaya gitmeyi planlamıyorum.

Nem perca tempo me acordando às quatro da manhã. Eu não estou pensando em pescar amanhã.