Translation of "çalış" in Portuguese

0.017 sec.

Examples of using "çalış" in a sentence and their portuguese translations:

Çalış.

Estuda.

Çalış!

- Estude!
- Estuda!

Sakinleşmeye çalış.

- Tente acalmar-se.
- Tente se acalmar.

Eğlenme. çalış!

Em vez de brincar, trabalhe.

Ağlamamaya çalış.

Tente não chorar.

Sıkı çalış!

- Você trabalha duro!
- Vocês trabalham duro!

Açıklamaya çalış.

Tente explicar.

Rahatlamaya çalış.

Tente relaxar.

Hatırlamaya çalış.

- Tente lembrar-se.
- Tente se lembrar.

Dinlenmeye çalış.

Tente descansar.

Uyumaya çalış.

Tente dormir.

Sıkı çalış.

- Estude muito.
- Estudem muito.

Yüzmeye çalış!

Tente nadar!

- Onu kızdırmamaya çalış.
- Onu sinirlendirmemeye çalış.

Tente não incomodá-lo.

Burada ders çalış.

- Estude aqui.
- Estudem aqui.

Ağlamaktan kaçınmaya çalış.

- Tente não chorar.
- Tentem não chorar.

İngilizceni geliştirmeye çalış.

Tente melhorar o seu inglês.

Yavaş yavaş çalış.

Trabalhe devagar.

Onu yapmaya çalış.

Tente fazê-lo.

Onu kızdırmamaya çalış.

Tente não deixá-lo nervoso.

Sabahın serinliğinde Çalış.

Estuda no fresco da manhã.

Mutlu olmaya çalış.

- Esforce-se para ser feliz.
- Luta por seres feliz.

İleriye bakmaya çalış.

Tente olhar para frente

Doğal davranmaya çalış.

Tente agir naturalmente.

Sadece dinlenmeye çalış.

Apenas tente relaxar.

Dikkat çekmemeye çalış.

Seja discreto.

Biraz eğlenmeye çalış.

Tente se divertir um pouco.

Yağmurdan ıslanmamaya çalış.

Tente não se molhar por causa da chuva.

Biraz dinlenmeye çalış.

Tente descansar.

Bana yetişmeye çalış!

Tente me pegar!

Beni yakalamaya çalış.

Tente me pegar.

Şimdi uyumaya çalış.

Agora tente dormir.

Kendin olmaya çalış.

Tente ser você mesmo.

Sakin kalmaya çalış.

- Tente ficar parado.
- Tente ficar parada.

Sadece çok çalış.

Trabalhe duro.

Biraz uyumaya çalış.

- Tente dormir um pouco.
- Tentem dormir um pouco.

Cesur olmaya çalış.

Tente ser corajoso.

Kibar olmaya çalış.

Tente ser educado.

Özlü olmaya çalış.

Tente ser conciso.

Uyanık kalmaya çalış.

Tente ficar acordado.

Panik yapmamaya çalış.

Tente não entrar em pânico.

Tetikte kalmaya çalış.

- Tentem ficar atentos.
- Tente ficar atento.

Emin görünmeye çalış.

Tente parecer confiante.

Çok endişelenmemeye çalış.

Tente não se preocupar tanto.

Fazla endişelenmemeye çalış.

Tente não se preocupar muito.

Lütfen sakin kalmaya çalış.

- Por favor, tente permanecer calma.
- Por favor, tentem permanecer calmas.

Her gün İngilizce çalış.

Estude inglês todos os dias.

Sadece sakin kalmaya çalış.

Procure manter a calma.

Rastgele beyanlarda bulunmamaya çalış.

Tente não fazer declarações aleatórias.

Biraz gramer öğrenmeye çalış.

Tente aprender um pouco de gramática.

Dua et ve çalış.

Reze e trabalhe.

Tom'la iyi geçinmeye çalış.

Tente se dar bem com o Tom.

Daha yaratıcı olmaya çalış.

- Tente ser mais criativo.
- Tente ser mais criativa.

Bir şeyi tutmaya çalış.

Se segura em alguma coisa.

Ne olduğunu hatırlamaya çalış.

Tente recordar o que aconteceu.

Onları rahatsız etmemeye çalış.

Tente não incomodá-los.

Gözlerini açık tutmaya çalış.

Tente manter os seus olhos abertos.

Yarın geç kalmamaya çalış.

Tente não se atrasar amanhã.

Cömer olmaya çalış ve affet.

Tente ser generoso e perdoe.

Yaşına göre hareket etmeye çalış.

Tente se comportar de acordo com a sua idade.

Beni biraz teşvik etmeye çalış.

Tenta me animar um pouco.

Farklı bir şey yemeye çalış.

- Tente comer algo diferente.
- Tente comer alguma coisa diferente.

- Kaybolmamaya çalış.
- Kaybolmayacağından emin ol.

Cuidado para não se perder.

Bundan böyle zamanında gelmeye çalış.

De agora em diante tente chegar na hora.

Çok çalış böylece başarısız olmazsın.

Estude muito para não falhar.

Tom hakkında endişe etmemeye çalış.

Tente não se preocupar com Tom.

Biraz daha az yemeye çalış.

Tente comer mais um pouco.

Kendini Tom'un yerine koymaya çalış.

Tente se colocar no lugar de Tom.

Biraz daha mütevazı olmaya çalış.

Tenta ser um pouco mais modesto.

Sürekli onun hakkında düşünmemeye çalış.

Tente não pensar nela o tempo todo.

Hiç olmazsa zamanında gelmeye çalış.

- Tente pelo menos chegar a tempo.
- Pelo menos, tente ser pontual.

Yarın tekrar geç kalmamaya çalış.

Tente não se atrasar de novo amanhã.

Sıkı çalış ve sınavı geçersin.

Trabalhe duro e você passará no exame.

Yardım almadan ödevlerini yapmaya çalış.

Tente fazer os seus deveres sem ajuda.

Elinden geldiği kadar yapmaya çalış.

Tente fazê-lo dando o melhor de si.

Gözlerini kapat ve hatırlamaya çalış.

Feche os olhos e tente se lembrar.

- Üstünü ıslatmamaya çalış.
- Islanmamaya çalışın.

- Tente ficar seco.
- Tente manter seco.
- Experimente ficar seco.

- Sakin kalmaya çalış.
- Sakin kalmaya çalışın.

- Tente ficar calmo.
- Tente ficar calma.

Açık bir zihin sahibi olmaya çalış.

Tente ter uma mente aberta.

Eti başka bir bıçakla dilimlemeye çalış.

Tenta cortar a carne com uma faca diferente.

Trenin ne zaman gittiğini öğrenmeye çalış.

Procure saber quando o trem vai partir.

Ne kadar uzağa atlayabileceğini görmeye çalış.

Tente ver o quão longe consegue pular.

İyi bir gece uykusu almaya çalış.

Tente ter uma boa noite de sono.

Yaşamak için çalış; çalışmak için yaşama!

Trabalhe para viver; não viva para trabalhar!

Akşam yemeği için geç kalmamaya çalış.

Tente não se atrasar para o jantar.

- Beni anlamayı dene.
- Beni anlamaya çalış.

- Tente me entender.
- Tenta me entender.

Ne kadar çok çalışırsan çalış, onu yapamayacaksın.

Por mais que você tente, você não conseguirá fazê-lo.

Oyna ya da ders çalış - seçim senindir.

Brinque ou estude - a escolha é sua.

- Sıkı çalış ve başaracaksın.
- Sıkı çalışırsan, başarırsın.

Se esforce nos estudo que você terá sucesso.

Bu şeyleri önem sırasına göre sıralamaya çalış.

Tente priorizar estas coisas.

Her zaman insanların içinde en iyiyi görmeye çalış.

Sempre tente ver o melhor nas pessoas.

Tom, sen bir yetişkinsin. Bir yetişkin gibi davranmaya çalış.

Tom, você é adulto agora. Tente se comportar como um.

İnsanları çikolatanın vanilya olduğuna ne kadar ikna etmeye çalışırsan çalış, o hala çikolata, kendini ve başka birilerini vanilya olduğuna ikna etmeyi becerebilsen de.

Não importa o quanto você tenta convencer os outros de que chocolate é baunilha, ele ainda será chocolate, mesmo que você possa convencer a si mesmo e poucos outros de que é baunilha.