Translation of "Ateşin" in Portuguese

0.009 sec.

Examples of using "Ateşin" in a sentence and their portuguese translations:

Senin ateşin var.

Você está com febre.

Senin ateşin yok.

Você não está com febre.

Sanırım ateşin var.

Eu acho que você está com febre.

Ateşin kökeni bilinmemektedir.

A origem do incêndio é desconhecida.

Ateşin var mı?

- Você tem um fósforo?
- Tu tens um fósforo?

Ateşin kaynağı budur.

Foi isso que pôs lenha na fogueira.

Ateşin üzerinde yaşadığına inanırlardı

Eles acreditam que vivem em chamas

Onlar ateşin yanında oturdular.

Sentaram-se perto do fogo.

Kampçılar ateşin etrafında oturdu.

As pessoas acampadas sentaram-se ao redor do fogo.

Hala ateşin var mı?

- Você ainda está com febre?
- Vocês ainda estão com febre?

Onlar ateşin etrafında şarkı söyledi.

Eles cantaram músicas ao redor da fogueira.

Çıplak ayakla ateşin üzerinde yürüdü.

Ele andou descalço sobre o fogo.

Sigaran ve ateşin var mı?

Você tem fogo e um cigarro?

Ateşin var mı? Yanakların kırmızıdır.

Você está com febre? Suas bochechas estão vermelhas.

Tom ateşin yanında yalnız oturdu.

Tom sentou-se sozinho próximo do fogo.

Bu ateşin gece boyunca yanmasını sağlayabilirsem

Desde que eu mantenha o fogo aceso de noite,

Ateşin yandığı gerçeğini kimse inkar edemez.

Ninguém pode negar o fato de que o fogo queima.

Onu al ve ateşin üstüne koy.

Pegue e coloque no fogo.

- Ateşin var mı?
- Ateşiniz var mı?

Você está com febre?

Hava kararınca ateşin etrafında şarkı söyledik.

Cantamos ao redor do fogo quando escureceu.

Senin bugün biraz ateşin var, değil mi?

Você ficou com febre hoje, não?

Ateşin var mı ve boğazın ağrıyor mu?

Você está com febre e a sua garganta dói?

Büyükbaba ateşin yanındaki her zamanki yerine oturdu.

O avô sentava no seu lugar habitual perto do fogo.

Ayrıca bu ateşin gece boyunca yandığından emin olmalıyım.

Também vou manter a fogueira acesa ao longo da noite,

Yüzün kırmızı. İyi misin? Belki ateşin olabilir mi?

Seu rosto tá vermelho. Você tá bem? Será que você tá com febre?

Boğaz ağrısı ve ateşin olduğundan, muhtemelen yatağında kalmalısın.

Já que você está com dor de garganta e febre, você deveria provavelmente ficar na cama.

Ateşin kullanılması insanın en büyük icadı olarak kabul edilmektedir.

A manipulação do fogo pode ser vista como a maior invenção do homem.

Kışın evde ateşin yakınında kalmayı ve rüzgar sesini dinlemeyi severim.

No inverno, eu queria ficar em casa, perto da lareira, escutando o vento soprar.

Biz yaşamımızdan tek bir sayfa yırtamayız ama kitabı ateşin içine atabiliriz.

Não podemos rasgar nenhuma página de nossa vida, mas podemos jogar o livro no fogo.