Translation of "Kaldık" in Japanese

0.014 sec.

Examples of using "Kaldık" in a sentence and their japanese translations:

Zorunda kaldık.

新薬の開発を強いられてきました

Biz sessiz kaldık.

私たちは静かにしていた。

Sadece biz kaldık.

残されたのは私たちだけです。

Planımızdan vazgeçmek zorunda kaldık.

われわれは計画をあきらめなければならなかった。

Lezzetli yemekten memnun kaldık.

僕達はおいしい料理に満足した。

Borcu silmek zorunda kaldık.

負債は帳消しにするしかなかった。

Sanırım çok geç kaldık.

もう間に合わないと思う。

Konferansın ortasında uyuya kaldık.

私は講義の最中にぐっすり眠ってしまった。

Fırtınadan dolayı geç kaldık.

私たちは嵐のために遅れた。

Ölümle yüz yüze kaldık.

私たちは死に直面した。

Manzaranın güzelliğine hayran kaldık.

- 私達はその景色の美しさに感嘆した。
- 私たちはその景色の美しさに見とれた。

Bir geceliğine Hakone'de kaldık.

私たちは箱根で一泊した。

Küçük bir odada kaldık.

私たちは小部屋に滞在させられた。

Toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.

私たちは会合を延期しなければならなかった。

Biz amcamızın evinde kaldık.

私達はおじの家に泊まりました。

Noel boyunca Hawaii'de kaldık.

クリスマスはハワイで過ごした。

Biz odada sessiz kaldık.

私たちは部屋の中で静かにしていた。

Şiiri ezberlemek zorunda kaldık.

私たちはその詩を暗記しなければならなかった。

Birlikte yaşamak zorunda kaldık.

私たちは一緒に生活しなければいけません。

İşimize sıfırdan başlamak zorunda kaldık.

- 私たちは商売をゼロから始めなければならなかった。
- 我々は商売をゼロから始めなければならなかった。

Gitmek istemedik fakat zorunda kaldık.

我々は行きたくは無かったが、行かなければならなかった。

Gölün kenarında bir otelde kaldık.

我々はその湖のほとりのホテルに泊まった。

Yağmur yağdığı için evde kaldık.

雨が降ったので私達は家にいた。

Kasabada en pahalı otelde kaldık.

私達はこの街の一番高いホテルに滞在しました。

O ve ben otelde kaldık.

彼と私はホテルに滞在した。

Tatil sırasında teyzemin evinde kaldık.

私達は休暇中ずっと叔母の家に滞在した。

Birbirimizle işbirliği yapmak zorunda kaldık.

- 私は互いに協力せざるをえなかった。
- 私たちは互いに協力せざるを得なかった。

Fuji Dağı'nın manzarasına hayran kaldık.

私たちは富士山の景観に感嘆した。

Güzel gün batımına hayran kaldık.

- 私達は美しい日没に見とれた。
- 私たちは美しい入り日に見とれた。
- 私たちはきれいな夕日に見とれていた。

Üç ay boyunca orada kaldık.

私たちはそこに3ヶ月滞在しました。

Biz ekonomik bir otelde kaldık.

私たちはビジネスホテルに泊まりました。

Biz bir çiftlik evinde kaldık.

私たちは農家に泊まりました。

Üç yıldızlı bir otelde kaldık.

私たち3つ星ホテルに泊まったの。

Trafik sıkışıklığı sonucu geç kaldık.

交通渋滞の結果として、私たちは遅れてしまった。

Ve bazen inanılmaz aptallığa zayıf kaldık.

時に驚くような 愚かさを見せる

Yolculuğun son etabında yürümek zorunda kaldık.

我々は旅行の最後の行程を歩かなければならなかった。

Onların ricasına boyun eğmek zorunda kaldık.

我々は彼らの要求に応じなければならなかった。

Savaş sırasında benzinsiz yapmak zorunda kaldık.

我々は戦時中は石油なしで済まさなければならなかった。

Paris'e uçtuk, orada bir hafta kaldık.

我々はパリまで飛行機で行った。そしてそこで1週間滞在した。

Acele et, Martin. Zaten geç kaldık!

マーチン、急ぎなさい。もうだいぶ我々は遅れている。

Otobüsü bir süre beklemek zorunda kaldık.

バスを少し待たなければならなかった。

Işık söndü ve biz karanlıkta kaldık.

- 明かりが消えて、私たちは闇の中に取り残された。
- 明かりが消え、私達は暗闇に残された。

Şehre geldik, orada bir hafta kaldık.

私たちはその町に来て、1週間滞在した。

Yoğun kar yağışı nedeniyle geç kaldık.

私たちはものすごい雪のために遅れた。

Hemen Amerika'ya hareket etmek zorunda kaldık.

われわれは即刻アメリカにむかって出発しなければならなかった。

Boston'a gittik, orada bir hafta kaldık.

私たちはボストンに行き、そこに一週間滞在した。

Bütün yaz boyunca onlarla birlikte kaldık.

私たちは、夏の間ずっと彼らの家に滞在した。

On dakika onu beklemek zorunda kaldık.

私達は彼を10分間待たねばならなかった。

Yol boyunca yavaş sürmek zorunda kaldık.

私達は道すがらずっと低速で運転しなければならなかった。

Biz dağın eteğinde bir handa kaldık.

- 私達は山のふもとの宿に泊まった。
- 私たちはその山のふもとの宿に泊まった。

Kasabanın kenarında küçük bir otelde kaldık.

私たちは町はずれの小さなホテルに泊まった。

Biz istasyonun önünde bir otelde kaldık.

私たちは駅前のホテルに泊まった。

Roma'ya gittik, orada bir hafta kaldık.

- 私たちはローマへ行って、そこに一週間滞在した。
- 私たちはローマに行って、そこで1週間過ごした。

Çok yorgunduk, bu yüzden evde kaldık.

私たちはとても疲れていた、それで私たちは家にいた。

Dört yıldır oda arkadaşı olarak kaldık.

私たちは4年間ルームメイトだった。

Trafik sıkışıklığı nedeniyle buluşmaya geç kaldık.

交通渋滞のため私たちは会合に遅れた。

Yağmur yüzünden oyunu ertelemek zorunda kaldık.

雨のために私たちはその試合を中止しなければならなかった。

Fırtınadan dolayı evde kalmak zorunda kaldık.

嵐のため私たちはやむなく家にいなければならなかった。

Biz ağaçlarla çevrili bir otelde kaldık.

私たちは木々に囲まれたホテルに泊まった。

Araba bozuldu, bu nedenle yürümek zorunda kaldık.

車が故障したので、歩かねばならなかった。

Yağmurdan dolayı oyunu iptal etmek zorunda kaldık.

雨のために試合を中止せざるを得なかった。

Yağmur yüzünden maçı iptal etmek zorunda kaldık.

雨のために私たちはその試合を中止しなければならなかった。

Şiddetle yağmur yağdığı için okula geç kaldık.

ひどい雨が降ったので、私たちは学校に遅れた。

Çoğu zaman onların istediklerini vermek zorunda kaldık.

たいていの場合私たちは彼らの要求に屈せざるを得なかった。

Ayrıca on bin yen ödemek zorunda kaldık.

そのうえ私達は1万円払わなければならなかった。

Savaş sırasında, biz şekersiz yapmak zorunda kaldık.

戦争中は我々は砂糖無しですまさなければならなかった。

Hava çok soğuktu, bu yüzden evde kaldık.

とても寒かったので、家の中にいた。

Hava çok soğuk olduğu için evde kaldık.

とても寒かったので、家の中にいた。

Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.

雨が降ったので私たちは会合を延期しなければならなかった。

Şartlar yüzünden randevumuzu iptal etmek zorunda kaldık.

事情があって私たちは会うのを取り止めねばならなかった。

Şehrin tam dışında küçük bir otelde kaldık.

私達は町外れに小さなホテルに泊まった。

Trafik kazası nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.

交通事故のため会議を延期せざるをえなかった。

Hava güzeldi ve bütün gün plajda kaldık.

天気がよく、私たちは一日中海岸にいた。

Bir kaza yüzünden iki saat geç kaldık.

- 私達はある事故のため2時間遅れた。
- 私たちはある事故のために2時間遅れた。

Sadece konuşmak için gece yarısına kadar uyanık kaldık.

我々はしゃべりづめで夜半まで起きていた。

Mary ve ben yıllardır iyi arkadaş olarak kaldık.

メアリーと私は、何年も強く結ばれた親友でいた。

Biz uçaklarımız vardı ama onları satmak zorunda kaldık.

- 昔は、飛行機を持ってたけど、売らなきゃいけなかったんだ。
- 昔は、飛行機を持ってたんだが、手放す必要があったのさ。

Küçük evimizi en iyi şekilde değerlendirmek zorunda kaldık.

私たちは小さな家で我慢しなければならなかった。

Bildiğiniz gibi, şiddetli yağmurun sonucu olarak geç kaldık.

ご存知のように、私たちは大雨のせいで遅れたのです。

Tren olmadığı için, tüm yolu yürümek zorunda kaldık.

列車がなかったので、私たちはずっと歩かなければならなかった。

Deniz azdı, bu yüzden balık tutmaktan vazgeçmek zorunda kaldık.

海が荒れてきた、それでつりを断念しなければならなかった。

Biz binayı satmak zorunda kaldık çünkü onu zararda işlettik.

長年の間赤字でその建物を経営したので売らねばならなかった。

Bizim kontrolümüz ötesindeki koşullar nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.

我々はやむを得ない事情で、その会合を延期した。

Zamanımız bitti, bu yüzden sunumumuzu kısa kesmek zorunda kaldık.

時間が来たので私たちは発表を短めにしなければなりません。

Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık.

交通混雑を避けるために、クリスマスには家にいた。

Asansör bozuktu ve biz beşinci kata yürümek zorunda kaldık.

エレベータが故障していたので、私たちは5階まで歩いていかねばならなかった。

O kadar şiddetli yağmur yağıyordu ki gidişimizi ertelemek zorunda kaldık.

雨がとてもひどく降っていたので、私たちは出発を延期しなければならなかった。

Otobüs geç kaldığı için uzun süre yağmurda beklemek zorunda kaldık.

- バスが遅れたので、我々は雨の中をながいこと待たねばならなかった。
- バスが遅れていたため、私たちは雨の中を長い間待たなければいけなかった。

Biz trafik sıkışıklığı nedeniyle geciktik, bu yüzden acele etmek zorunda kaldık.

- 私達は交通渋滞で遅れたので、急がなければならなかった。
- わたしたちが交通渋滞で送れたので、急がなければならなかった。

- Biz indirim oranı üzerinde mutabık kaldık.
- Biz indirim oranı üzerinde anlaştık.

- 私たちは割引率についての意見が一致した。
- 私たちは割引率について合意している。

Mayıs ayında evlenecektik ancak evliliği Haziran ayına kadar ertelemek zorunda kaldık.

私たちは5月に結婚することになっていたが、結婚を6月まで延期しなければならなかった。

Dün gece hava çok soğuktu, bu yüzden dışarıya çıkmadık, evde kaldık.

昨日はとても寒かった、だから私たちは外にでないで家にいました。

Otobüs servisi olmadığı için, biz, istasyona giden bütün yolu yürümek zorunda kaldık.

バスの便がなかったので、私たちは駅までずっと歩かなければならなかった。

Kız kardeşim ve ben tatilde Fuji Dağı'nın dibindeki ufak bir köyde kaldık.

休暇中、姉と私は富士山の麓にある小さな村に滞在した。

Biz Paris'te fazladan iki hafta daha kaldık; ve bunu turistik yerleri gezerek geçirdik.

2週間余分にパリに滞在した。そしてその期間を観光に使った。

Ayaklarımızı sıcak tutmak için ayaklarımızı yer değiştirmek ve hareket ettirmeye devam etmek zorunda kaldık.

足を温かくするために足を交互に組み替えなければならない。