Translation of "Etmem" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Etmem" in a sentence and their japanese translations:

Aldırış etmem.

私は構いませんよ。

Tercih etmem.

ご遠慮させてください。

Telefonumu şarj etmem gerekiyor.

携帯を充電する必要がある。

Bisikleti tamir etmem istendi.

自転車を直して欲しいと頼まれた。

Çok fazla seyahat etmem.

あまり旅行しない。

Dürüstlüğünden bir an şüphe etmem.

- 君の正直なのを決して疑いはしない。
- 君が誠実なのは疑う余地もないよ。

Benim transfer etmem gerekiyor mu?

乗り換えは必要ですか。

Cep telefonumu şarj etmem gerekir.

携帯を充電する必要がある。

Benden bunu teslim etmem istendi.

これを届けるよう頼まれたんです。

Ona yardım etmem gerektiğini hissettim.

私はどうしても彼女を助けなければならない気がした。

Terfi etmem onun kararına bağlı.

私の昇進は彼の胸三寸である。

Onunla gitmek istersen, itiraz etmem.

あなたが彼女と行きたいというなら反対はしない。

Üzgünüm, bilmediğim insanlara emanet etmem.

ごめんなさい、知らない人は入れないの。

Tek başıma alışverişe gitmeyi tercih etmem.

- 私は一人では買い物に行きたくない。
- 私は一人ではショッピングに行きたくない。

Bana müzeyi ziyaret etmem tavsiye edildi.

私はその博物館を訪れるように勧められた。

Yarın seni ziyaret etmem için uygun.

- 明日あなたを訪問するのが、私には都合がよい。
- 君を訪ねるのに僕としては明日が都合いいな。

Bazı kitapları kütüphaneye teslim etmem gerekiyor.

本を図書館に返却しないといけないんだ。

Güneş batıdan doğsa senin planını kabul etmem.

たとえ太陽が西から昇っても、君の計画には同意しないだろう。

Japonya'da tek başıma seyahat etmem kolay değil.

私にとって日本を一人で旅行することは容易ではありません。

Ona arabamı nereye park etmem gerektiğini sordum.

私は彼にどこへ駐車したら良いか尋ねた。

Önümüzdeki çarşambaya kadar raporumu teslim etmem gerekiyor.

- 来週の水曜日までにレポートを提出しなければならないんです。
- 来週の水曜までにレポートを出さなきゃいけないの。

Dick onun planını kabul etmem için beni zorladı.

ディックは私を彼の計画に同意させた。

Senin aksine, ben herkesin önünde insanlarla alay etmem.

お前と違って、俺は人前で人をからかったりはしない。

- Anneme yardım etmek zorundayım.
- Anneme yardım etmem gerekiyor.

- 私は母の手伝いをしなければならない。
- お母さんのお手伝いをしないといけないの。

Ben bir vejetaryenim, eğer uygunsa et yemeği tercih etmem.

ベジタリアンなので、できればお肉は遠慮したい。

Onu, haklı olduğuma ikna etmem uzun bir zaman aldı.

彼に私が正しいと納得させるには長くかかった。

Bugün iade etmem gereken bir kitabın olduğunu fark ettim.

今日までに返さないといけない本があるのを思い出した。

- Oraya yalnız gitmeyi tercih etmem.
- Oraya yalnız gitmeyi tercih etmiyorum.

私はむしろ一人でそこへは行きたくない。

Suyla vaftiz etmem için beni gönderen kişinin bana söylediğinin haricinde...

しかし、水でバプテスマを授けさせるために私を遣わされた方が、私に言われました。

Kesinlikle. Ancak onu teyit etmem gerekecek, lütfen sadece biraz bekleyin.

かしこまりました。確認致しますので、少々お待ち頂けますか。

Tom'u aramamayı tercih etmem. Ona bir e-posta yazmayı tercih ederim.

トムに電話はしたくないな。どちらかと言えばメールを書きたいかな。

- Bu kitabı bugün kütüphaneye iade etmem lâzım.
- Bu kitabı bugün kütüphaneye geri götürmeliyim.

私はこの本を今日図書館に返さなければいけない。

- Bu kitabı bugün kütüphaneye iade etmem lâzım.
- Kitabı bugün kütüphaneye iade etmek zorundayım.

私はこの本を今日図書館に返さなければいけない。