Translation of "Aşık" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Aşık" in a sentence and their japanese translations:

Sana aşık oldum.

あなたに恋した。

Sanırım ona aşık.

彼は彼女に恋してると思うよ。

Tom sana aşık.

トムは君に夢中さ。

- O, prense aşık oldu.
- O bir prense aşık oldu.

彼女はある王子と恋に落ちた。

O aşık olduğum yerde

僕の好きな場所で

Helen onun kişiliğine aşık.

ヘレンは彼の人格にひきつけられている。

Bana aşık mı oluyorsun?

ひょっとしてオレに惚れちゃった?

Jakob aşık gibi görünüyor.

ジャコブは恋してるようだな。

Tom hiç aşık olmadı.

トムはまだ恋をしたことがない。

Tom'a aşık mı oluyorsun?

トムに恋しちゃってるの?

Prens oduncunun kızına aşık oldu.

王子は木こりの娘と恋に陥った。

Bill Mary'ye aşık gibi görünüyor.

ビルはどうもメアリーに惚れているらしい。

Onun aşık olduğu herkese aşikar.

彼が恋をしているのは明らかだ。

Hiç aşık olmadın, değil mi?

- おまえ、恋をしたこと、ないんだろ。
- あなた、恋愛したこと、ないんでしょ。
- あんたは恋に落ちたことがないんだね。

Tom hâlâ eski eşine aşık.

トムはまだ別れた奥さんのことが好きなんだね。

Tom Mary'ye aşık gibi görünüyor.

トムはメアリーのこと好きになっちゃったみたいだね。

Tom Mary'ye derinden aşık oldu.

トムはメアリーにべた惚れだ。

Hayır, o hiç aşık olmadı.

いいえ、彼女は一度も恋をしたことがありません。

O güzel prensese aşık oldu.

彼は美しい王女と恋に落ちた。

Tanıştığımız an birbirimize aşık olduk.

私たちは会うやいなや互いに愛し合った。

Tom bana aşık gibi görünüyor.

トムが私のこと好きみたいなの。

Tom'un Mary'ye aşık olacağını beklemiyordum.

- トムがメアリーに惚れることになるとは思っていなかった。
- トムがメアリーに惚れることになろうとは思ってもみなかった。

İngilizcede hiç kimse ona aşık atamaz.

英語で彼にかなう者はいない。

İlk kez aşık olduğunda kaç yaşındaydın?

初恋は何歳の時でしたか。

Narcissus sudaki kendi yansımasına aşık oldu.

ナルキッソスは水面に映った自分の姿に恋をした。

Tom ilk görüşte Mary'ye aşık oldu.

トムはメアリーに一目惚れしてしまった。

O ona bakar bakmaz aşık oldu.

彼女を一目見るやいなや、彼は恋してしまった。

Gerçekliğe aşık olduğum o an bilmeliydim ki

気付いているべきだったんです 私が現実に惚れてしまったとき

O, ona aşık ama duygularını gizlemeye çalışıyor.

彼は彼女に恋をしているが、それを隠そうとする。

Sadece ikimiz arasında; kız kardeşime aşık mısın?

ここだけの話、俺の妹が好きなのか?

- Sana aşık oldum.
- Sana biraz tutuldum.
- Sana çarpıldım.

君のことが少し好きだったよ。

- Karına hâlâ âşık mısın?
- Karınıza hâlâ aşık mısınız?

今でも奥さんを愛していますか?

İstediğim bir kız arkadaş değil, ben sadece aşık olmak istiyorum.

僕は彼女が欲しいんじゃなくて恋がしたいんだ。

İstediğim bir kız arkadaşımın olması değil, ben sadece aşık olmak istiyorum.

僕は彼女が欲しいんじゃなくて恋がしたいんだ。

Genellikle 13 ila 19 yaşlarındaki çocuklar için olduğu gibi, o aşık oldu.

ティーンエイジャーにはよくあることだが、彼女は恋をした。

- Tanrı bize aşık olma gücünü verdi.
- Tanrı bize sevmek için güç verdi.

神は我々に愛する力を与え給うた。

Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu.

しかし、その時、彼はロンドンで語学を学んでいる学生のジェーン・ワイルドを恋するようになった。

- Tom ve John her ikisi de Mary'ye âşık oldu.
- Hem Tom hem de John Mary'ye aşık oldular.

トムとジョンの二人ともメアリーを好きになった。

"Hey, Tom ve Mary'nin son bölümünde neler oldu?" "Onlar sonunda ayrıldılar. Gerçekten buruktu." "Tanrım! Ve bu kadar derinden aşık olduktan sonra!"

「ねえねえ、『トムとメアリー』の最終回どうなった?」「結局別れちゃったの。まじ切なかった」「えー! あんなに深く愛し合ってたのに」