Translation of "Zordu" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Zordu" in a sentence and their japanese translations:

Zordu

辛かったです

- İnanmak zordu.
- İnanması zordu.

もう嘘みたいだったよ。

- O çok zordu.
- Çok zordu.

- とても難しかったよ。
- とても困難だった。

İnanmak zordu.

もう嘘みたいだったよ。

Gerçekten çok zordu.

とても大変でした

Sorun çok zordu.

その問題はたいへんむずかしかった。

İşi bitirmek zordu.

その仕事をやり遂げるのは大変だった。

İş çok zordu.

その仕事はたいへん難しかった。

Planı uygulamak zordu.

その計画を実行することは困難であった。

Düşündüğümden daha zordu.

思っていたより難しかった。

Her şey zordu.

全部、難しかった。

Bunu yapmak da zordu.

辛いことでした

Ama düşündüğümden de zordu.

でも 思ったよりも 難しいことでした

Soruyu cevaplamak çok zordu.

その質問は難しすぎて答えられなかった。

Onu memnun etmek zordu.

彼は気難しかった。

Kahvaltı olmadan çalışmak zordu.

朝食抜きで働くのは苦痛であった。

Daireni bulmam çok zordu.

君のマンションを探すのには苦労したよ。

Bu ay biraz zordu.

今月ちょっと苦しいんだ。

Tom'un hayır demesi zordu.

「ノー」と言うのは、トムにとっては難しいことだった。

Onun ricasını reddetmem zordu.

私にとって彼の要求を断るのは困難だった。

Son sınav çok zordu.

今回の試験は非常に難しかった。

Kahve lekesini çıkarmak zordu.

コーヒーの染みは拭い取るのが難しい。

- Bu benim için fazla zordu.
- O benim için çok zordu.

それは僕にはあまりに難しかった。

Onlarla iletişime geçmek çok zordu,

意思疎通が本当に難しかったです

Senin daireni bulmam çok zordu.

君のマンションを探すのには苦労したよ。

Sorun çözemeyeceğim kadar çok zordu.

その問題はとても難しかったので、私には解けなかった。

Sorunun çözümü beklediğimizden daha zordu.

その問題の解決は予想以上に難しかった。

Adaya ulaşmak onlar için zordu.

その島に着くことは彼らには難しかった。

Sınav benim için çok zordu.

その試験は私には難しすぎた。

Onun, duygularını bastırması çok zordu.

彼女には感情を抑えることがとてもむずかしかった。

Dersinin konusunu anlamak çok zordu.

彼の講演の主題を理解するのは難しかった。

Onun yetersiz kazançlarıyla yaşamak zordu.

彼のわずかな稼ぎで暮らしていくのは困難だった。

Onun ne söylediğini anlamam zordu.

私は彼が何を言っているのかわからなかった。

Bu olacağını düşündüğümden daha zordu.

これは思ってたより難しかった。

Duygularını kontrol etmesi çok zordu.

彼女には感情を抑えることがとてもむずかしかった。

Bu biraz zordu, kaygandı, tırmanması tuhaftı,

危なかった すべって登るのが怖かったよ

Onun ne söylediğini anlamam oldukça zordu.

彼が何を言っていたのかを理解するのは、私にはかなり難しかった。

Yoğun sisten dolayı, yolu görmek zordu.

深い霧のせいで道路が見えにくかった。

Soru öyler zordu ki hiç kimse cevaplayamadı.

その質問は難しくてだれも答えられなかった。

O binanın girişini bulmak benim için zordu.

その建物の入り口を探すのはたいへんだった。

Bir takımın en iyi oyuncusu olmam zordu.

僕がスタメンになるのは難しかった。

O günlerde seyahat etmek çok daha zordu.

当時は旅行が今よりもずっと大変だった。

Fikrini değiştirmesi için onu ikna etmek zordu.

彼に決心を変えるように説得するのは難しかった。

Seyahat etmek o günlerde çok daha zordu.

- 当時は旅行が今よりもずっと大変だった。
- その当時旅は現在よりもはるかに困難であった。

Jane'in tek başına okula gitmesi çok zordu.

ジェーンがひとりで学校に行くのは難しすぎました。

Kırık bir İngilizceyle konuştu, onu anlamak zordu.

彼はほとんど理解できない片言の英語で話した。

Onun küçük bir emeklilik maaşıyla yaşaması zordu.

- 少ない年金で生活するのは彼には困難だった。
- 小額の年金で生活するのは彼には困難であった。

Tom'un boynunu sıkma dürtüsüne karşı koymak zordu.

トムを絞め殺したいという衝動を抑えるのは難しかった。

Onu yolculuğu iptal etmesi için ikna etmek zordu.

彼を説得して旅行を中止させるのに苦労しました。

Dün gece sıcak ve bunaltıcıydı ve uyumak zordu.

昨日の夜はとても蒸し暑くて、寝苦しかったね。

Tom'u doğru şeyi yapması için ikna etmek zordu.

トムさんに正しいことをするように説得するのが大変でした。

İkizler o kadar benziyorlardı ki birbirinden ayırt etmek zordu.

その双子はとてもよく似ていたので、二人を区別するのは難しかった。

Onun bu ilişkiden bir şeyler kazandığını düşünmek ilk başta çok zordu.

‎初めのうちは ‎彼女の行動が不可解だった

Çok sayıda öğrenci konuştuğu için, profesörün söyleyecek neyi olduğunu anlamak zordu.

多くの学生がしゃべっていたため、その教授が言わんとすることを聞くのは難しかった。

Sabah 6.00'da kalkmak ilk başta zordu, ama şimdi buna alıştım.

午前6時に起きるというのは、最初はきつかったが、今では慣れてしまった。