Translation of "Yaşamaktadır" in German

0.010 sec.

Examples of using "Yaşamaktadır" in a sentence and their german translations:

Orada yalnız yaşamaktadır.

Er lebt dort alleine.

O Yokohama'da yaşamaktadır.

Er wohnt in Yokohama.

Kraliçe Buckingham Sarayında yaşamaktadır.

Die Königin wohnt im Buckingham-Palast.

Her zaman Tokyo'da yaşamaktadır.

Er hat immer in Tokio gewohnt.

O bu sokakta yaşamaktadır.

Er wohnt in dieser Straße.

O kötü koşullarda yaşamaktadır.

Sie lebt in armen Verhältnissen.

O, caddenin karşısında yaşamaktadır.

Er wohnt gegenüber.

O dışa bağımsız yaşamaktadır.

Er lebt unabhängig von den öffentlichen Versorgungsnetzen.

O konfor içinde yaşamaktadır.

Er lebt komfortabel.

Arkadaşım bu evde yaşamaktadır.

Mein Freund wohnt in diesem Haus.

Tom yurt dışında yaşamaktadır.

Tom lebt im Ausland.

O şimdi Tokyo'da yaşamaktadır.

Er wohnt jetzt in Tokio.

İki aile aynı evde yaşamaktadır.

Zwei Familien leben im gleichen Haus.

Babam otuz yıldır Nagoya'da yaşamaktadır.

Mein Vater lebt seit dreißig Jahren in Nagoya.

O uzun süredir İzlanda'da yaşamaktadır.

- Er hat schon lange in Island gewohnt.
- Er hat lange in Island gelebt.
- Er hat lange in Island gewohnt.

Tom buralarda bir yerlerde yaşamaktadır.

- Tom wohnt irgendwo hier.
- Tom wohnt irgendwo in dieser Gegend.
- Tom wohnt hier irgendwo.

Tom uzun süredir Boston'da yaşamaktadır.

Tom lebt schon seit langem in Boston.

Tom çocukluğundan beri New York'ta yaşamaktadır.

Tom lebt schon seit seiner Kindheit in New York.

Tony geçen yıldan beri Kumamoto'da yaşamaktadır.

Tony wohnt seit letztem Jahr in Kumamoto.

- O Londra'da yaşamaktadır.
- O, Londra'da yaşıyor.

Sie lebt in London.

O, Londra'da ne kadar süredir yaşamaktadır?

Wie lange lebt er schon in London?

Tom son zamanlarda uyku sorunu yaşamaktadır.

Tom hat in letzter Zeit Schlafstörungen.

Tom eski tren istasyonuna yakın yaşamaktadır.

Tom wohnt in der Nähe des alten Bahnhofs.

İnsanın sindirim sisteminde milyonlarca yararlı organizma yaşamaktadır.

Millionen nützlicher Organismen leben im menschlichem Verdauungstrakt.

Tom çok uzun bir süredir yurt dışında yaşamaktadır.

Tom hat sehr lange im Ausland gelebt.

- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.

- Der alte Mann lebt alleine.
- Der alte Mann lebt allein.

- Tom kötü bir semtte yaşamaktadır.
- Tom kötü bir semtte yaşıyor.

Tom wohnt in einem schlimmen Stadtteil.

Bir cüceler ailesi bu ağacın altında küçük bir evde yaşamaktadır.

Eine Zwergenfamilie lebt in einem Häuschen unter diesem Baum.

Bilinen ve kayıt altına alınan 0.02 saniye Dünya'nın zamanından ileride yaşamaktadır

Bekannte und aufgezeichnete 0,02 Sekunden leben vor der Zeit der Erde

- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam yalnız yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.

- Der alte Mann lebt alleine.
- Der alte Mann lebt allein.

Tom ve Mary ve çocukları hepsi Boston'un kenar mahallelerinde küçük bir evde birlikte yaşamaktadır.

Tom und Maria leben mit ihren gemeinsamen Kindern alle vereint in einem kleinen Haus am Stadtrand von Boston.

- Tom yalnız yaşamaktadır.
- Tom tek başına yaşıyor.
- Tom kendi başına yaşıyor.
- Tom yalnız yaşıyor.

Tom lebt alleine.

- Paris yakınlarında yaşıyor.
- Paris yakınlarında oturur.
- O, Paris'e yakın yaşamaktadır.
- O Paris yakınlarında yaşıyor.

Er wohnt in der Nähe von Paris.

- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.

Fische wie der Karpfen und die Forelle leben in Süßwasser.