Translation of "Yurt" in German

0.008 sec.

Examples of using "Yurt" in a sentence and their german translations:

Yurt dışı nasıldı?

Wie war es im Ausland?

O yurt dışında.

Er ist im Ausland.

Yurt dışına gittim.

Ich ging an Bord.

Yurt dışından döndüm.

Ich kam aus dem Ausland zurück.

Yurt dışına çıkıyorum.

Ich gehe ins Ausland.

Yurt dışına gidiyorum.

Ich gehe ins Ausland.

- Yurt dışında eğitim görmekteyim.
- Yurt dışında eğitim görüyorum.

Ich studiere im Ausland.

- Yurt dışına çıkmak istiyorum.
- Yurt dışına gitmek istiyorum.

- Ich will ins Ausland gehen.
- Ich möchte ins Ausland gehen.

Yurt dışında hiç bulunmadım.

- Ich war nie im Ausland.
- Ich war noch nie im Ausland.

Yurt dışında öğrenim görüyorum.

Ich studiere im Ausland.

O yurt dışında yaşıyor.

Sie lebt gerade im Ausland.

Hiç yurt dışında bulunmadım.

Ich war noch nie im Ausland.

Tom yurt dışında okudu.

Tom studierte im Ausland.

Yurt dışına çıkmak istiyorum.

Ich möchte ins Ausland gehen.

Balayı yurt dışında geçirilecek.

Die Flitterwochen werden im Ausland verbracht werden.

Tom yurt dışına gitti.

Tom ging ins Ausland.

Kız yurt özlemi çekiyordu.

Das Mädchen hatte Heimweh.

Dün yurt dışından döndü.

Er ist gestern aus dem Ausland zurückgekehrt.

Tom yurt dışında yaşamaktadır.

Tom lebt im Ausland.

- O, hiç yurt dışında bulunmadı.
- O hiç yurt dışına gitmedi.

- Er war noch nie im Ausland.
- Er ist nie im Ausland gewesen.

- O, yurt dışında eğitim aldı.
- O, yurt dışında eğitim gördü.

Er studierte im Ausland.

- Zengin olsam yurt dışına giderim.
- Zengin olsam yurt dışına giderdim.

- Wenn ich reich wäre, würde ich ins Ausland gehen.
- Wenn ich reich wäre, ginge ich ins Ausland.

Yurt dışına gitmek ister misin?

Würdest du gern ins Ausland gehen?

Amcan hâlâ yurt dışında mı?

Ist dein Onkel immer noch im Ausland?

Onları yurt dışından almak zorundayız.

Wir müssen sie im Ausland kaufen.

Yurt dışına gidersem, Fransa'ya giderim.

- Wenn ich ins Ausland gehen würde, ginge ich nach Frankreich.
- Wenn ich überhaupt ins Ausland führe, dann nach Frankreich.

Ne kadar süredir yurt dışındasınız?

- Wie lange bist du schon im Ausland?
- Wie lange seid ihr schon im Ausland?
- Wie lange sind Sie schon im Ausland?

Hayatının çoğunu yurt dışında yaşadı.

Er hat den größten Teil seines Lebens im Ausland verbracht.

O, yurt dışında eğitim gördü.

Er studierte im Ausland.

Yurt dışında eğitim yapmak istiyorum.

Ich will im Ausland studieren.

O, asla yurt dışına gitmedi.

Sie ist nie ins Ausland gereist.

Yurt dışına gitmene itiraz edecektir.

Er wird etwas dagegen einzuwenden haben, dass du ins Ausland gehst.

Amcam yıllarca yurt dışında yaşadı.

Mein Onkel lebte viele Jahre im Ausland.

Tom hiç yurt dışında bulunmadı.

Tom war noch nie im Ausland.

Tom yurt dışında okumak istiyor.

Tom will im Ausland studieren.

Hiç yurt dışında okudun mu?

Haben Sie schon einmal im Ausland studiert?

Öğretmenimiz ağustosta yurt dışından dönecek.

Unser Lehrer kommt im August aus dem Ausland zurück.

O, yurt dışına gitmeye kararlıydı.

Er war entschlossen, ins Ausland zu gehen.

On yıl yurt dışında yaşadım.

Ich habe zehn Jahre lang im Ausland gelebt.

Hayalim yurt dışında eğitim almak.

- Ich träume davon, im Ausland zu studieren.
- Mein Traum ist es, im Ausland zu studieren.

Hiç yurt dışında bulundun mu?

- Warst du jemals im Ausland?
- Wart ihr schon mal im Ausland?
- Sind Sie je im Ausland gewesen?

Babasının yurt dışında öldüğü söyleniyor.

Man sagt, sein Vater sei im Ausland gestorben.

Tom hiç yurt dışına gitmedi.

Tom war noch nie im Ausland.

Yurt dışından bir kartpostal aldım.

Ich erhielt eine Postkarte aus dem Ausland.

Jim hiç yurt dışında bulunmadı.

Jim war noch nie im Ausland.

Gelecek yıl yurt dışına gideceğim.

Nächstes Jahr gehe ich ins Ausland.

Yurt dışında okumak ister misin?

Möchtest du im Ausland studieren?

Sık sık yurt dışına çıkarım.

Ich fahre oft ins Ausland.

- Gelecek yıl yurt dışına gitmeyi düşünüyorum.
- Önümüzdeki sene yurt dışına çıkmayı planlıyorum.

Ich denke, ich möchte nächstes Jahr ins Ausland gehen.

- Benim oğlum da yurt dışında eğitim görüyor.
- Benim oğlan da yurt dışında okuyor.

Mein Sohn studiert auch im Ausland.

Evlilik yapıp yurt dışına yerleşmesinden sonra

nach der Heirat und Ansiedlung im Ausland

Yurt dışında seyahat etmek çok ilginçtir.

Ins Ausland reisen ist sehr interessant.

Yurt dışında seyahat söz konusu değil.

Eine Reise ins Ausland kommt nicht in Frage.

Firmamızın yurt dışından birçok müşterisi var.

Unsere Firma hat viele Kunden im Ausland.

Yurt dışına gitmek için para biriktiriyor.

Sie spart Geld, um ins Ausland zu gehen.

O az önce yurt dışından döndü.

Er ist gerade aus dem Ausland zurückgekommen.

Babam gelecek hafta yurt dışına gidecek.

Mein Vater wird nächste Woche ins Ausland gehen.

Yurt dışında ne kadar süre kaldın?

- Wie lange bist du im Ausland geblieben?
- Wie lange sind Sie im Ausland geblieben?

Bu yıl defalarca yurt dışında bulundum.

Ich war dieses Jahr mehrmals im Ausland.

Ben yurt dışına gitmeye niyet etmiştim.

Ich hatte vor, ins Ausland zu gehen.

Yurt dışında yaşamaya kolayca adapte oldular.

Sie haben sich mühelos an das Leben im Ausland angepasst.

Tatillerinizde bazen yurt dışına çıkıyor musunuz?

Fährst du im Urlaub manchmal ins Ausland?

Tom şimdi üç yıldır yurt dışında.

Tom ist jetzt seit drei Jahren im Ausland.

Babam az önce yurt dışından döndü.

Mein Vater ist gerade erst aus dem Ausland zurückgekehrt.

Tom yurt dışına gitmeye karar verdi.

Tom entschied sich, ins Ausland zu gehen.

Gelecek yıl yurt dışına gitmeyi düşünüyorum.

Ich denke darüber nach, nächstes Jahr ins Ausland zu gehen.

Ağabeyim yurt dışında öğrenim görmek istiyor.

- Mein Bruder will im Ausland studieren.
- Mein älterer Bruder will im Ausland studieren.

Bir gün yurt dışına çıkmak isterim.

Ich würde gerne eines Tages ins Ausland gehen.

Onun babasının yurt dışında olduğunu duyuyorum.

Ich habe gehört, dass sein Vater im Ausland ist.

Onları yurt dışından satın alıyor olmalı.

Er muss sie im Ausland kaufen.

Hayatı boyunca hiç yurt dışında bulunmadı.

Er ist in seinem Leben noch nie im Ausland gewesen.

O, yurt dışına çakmaya karar verdi.

Sie entschied sich, ins Ausland zu gehen.

Pasaport olmadan yurt dışına seyahat edemezsiniz.

Ohne Reispass kann man nicht ins Ausland reisen.

Arkadaşlarımdan biri yurt dışında öğrenim görüyor.

Ein Freund von mir studiert im Ausland.

O zamandan beri yurt dışında kalmaktadır.

Sie ist seither im Ausland geblieben.

Bir muhabir olarak yurt dışına gönderildi.

Er wurde als Korrespondent ins Ausland gesandt.

Yurt dışında öğrenim yapmaya karar verdi.

Sie hat sich entschieden, im Ausland zu studieren.

Ben on yıl yurt dışında yaşadım.

Ich habe zehn Jahre lang im Ausland gelebt.

Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.

Ich hatte die Möglichkeit ins Ausland zu reisen.

O her yıl yurt dışına gider.

Er fährt jedes Jahr ins Ausland.

Tom her yıl yurt dışına gider.

Tom fährt jedes Jahr ins Ausland.

Ken yurt dışına gitmeye karar verdi.

Ken entschied sich, ins Ausland zu gehen.

Bu yıl yurt dışına hiç çıkmadım.

Dieses Jahr bin ich überhaupt nicht ins Ausland gefahren.

- Tom yurt dışında eğitim görmek istediğini söyledi.
- Tom senin yurt dışında okumak istediğini söyledi.

Tom hat gesagt, du willst im Ausland studieren.

Şartlar benim yurt dışına gitmeme izin vermedi.

Die Umstände erlaubten mir nicht, das Land zu verlassen.

Birçok genç yaz tatilinde yurt dışına çıkar.

Viele junge Leute gehen während ihrer Sommerferien ins Ausland.

Nancy tek başına yurt dışında yaşamayı istemiyordu.

Es machte Anna nichts aus, allein im Ausland zu leben.

Babam gelecek hafta yurt dışına gitmeyi planlıyor.

Mein Vater wird nächste Woche ins Ausland gehen.

O, para olmaması nedeniyle yurt dışında okuyamadı.

Sie konnte nicht auswärts studieren, weil das Geld fehlte.

İş için sık sık yurt dışına çıkar.

Er ist oft auf Geschäftsreise im Ausland.

O yurt dışında okumak için kararını verdi.

Er hat sich zu einem Auslandsstudium entschlossen.

Ne yazık ki o yurt dışında yaşıyor.

Leider wohnt sie im Ausland.

Annem yurt dışına gitmem için izin verdi.

- Meine Mutter erlaubte mir, ins Ausland zu gehen.
- Meine Mutter hat erlaubt, dass ich ins Ausland gehe.

Gittikçe daha fazla Amerikalı yurt dışına gidiyor.

Immer mehr Amerikaner gehen ins Ausland.

Ailesini terk etti ve yurt dışına gitti.

Er ließ seine Familie im Stich und ging ins Ausland.