Translation of "Dışında" in Hungarian

0.006 sec.

Examples of using "Dışında" in a sentence and their hungarian translations:

Tom şehir dışında.

Tom a városon kívül van.

O yurt dışında.

Külföldön van.

Onlar seçeneklerin dışında.

Kifogytak a lehetőségekből.

- Yurt dışında eğitim görmekteyim.
- Yurt dışında eğitim görüyorum.

Külföldön tanulok.

Sadece acil sorunlarının dışında

Azt, hogy egy kis faluban élünk,

Saha dışında da böyledir.

Ez nem csak a pályára vonatkozik.

Beşinci sınıfların dışında duruyorum,

az ötödikes osztálytermek előtt,

Onun dışında iyi görünüyor.

egyébként minden rendben.

Aslında beyninin dışında, kollarında.

az agyán kívül, a karjaiban hordozza.

Tom'un dışında herkes mevcuttu.

Tom kivételével mindannyian jelen voltak.

Tom'un dışında kimle görüşmeliyim?

Tom kivételével kivel kellene találkoznom?

Lütfen evin dışında bekleyin.

Kérlek, várj a házon kívül!

Tom yurt dışında okudu.

Tamás külföldön tanult.

Tom hâlâ yurt dışında.

Tom még mindig külföldön van.

O, kent dışında yaşar.

- A városon kívül él.
- A városon kívül lakik.

Sadece bunun dışında kal.

Ebből szépen maradj ki.

Tom yurt dışında yaşamaktadır.

Tom külföldön él.

Amcan hâlâ yurt dışında mı?

A nagybátyád még mindig külföldön van?

O, yurt dışında eğitim gördü.

Külföldön tanult.

Birkaç günlüğüne kasabanın dışında olacağım.

Pár napig a városon kívül leszek.

Yurt dışında eğitim yapmak istiyorum.

- Külföldön akarok tanulni.
- Külföldön kívánkozom tanulni.

Meyve dışında bir şey yemez.

Semmi mást nem eszik, csak gyümölcsöt.

İngilizcenin dışında yabancı dil bilmez.

Az angolon kívül nem tud idegen nyelvet.

Bunun dışında bir alışkanlık yapma.

- Ne csinálj szokást belőle.
- Ne csinálj belőle rendszert.

Sürücü dışında otobüsteki herkes uyuyordu.

Mindenki aludt a buszon, kivéve a sofőrt.

Hiç yurt dışında bulundun mu?

Voltál már valaha külföldön?

Tom dışında hiç kimseye bahsetmedim.

Tomot kivéve senkinek nem említettem.

Ve onları ülke dışında tutmayı hedefliyor

őket tartják távol országunktól,

Ancak dairemizin sessizliğinde, öğretmenimin bakışlarının dışında

A lakásom csendjében viszont, messze a tanári pillantástól,

Hayatımın diğer alanlarını kontrolüm dışında görüyordum.

mikor minden téren elveszettnek éreztem magam az életben.

O yurt dışında seyahat etmeyi sever.

Szeret külföldre utazni.

Köprü yapmak, maliyetin dışında, uzun sürecektir.

A költségektől eltekintve, a híd építése rengeteg időt fog igénybe venni.

Yurt dışında yaşamaya kolayca adapte oldular.

Könnyen alkalmazkodtak a külföldi élethez.

On kitap dışında hiçbir şeyim yok.

Tíz könyv az összes tulajdonom.

İstasyonun dışında eski bir arkadaşıma rastladım.

- Az állomás előtt találkoztam egy régi barátommal.
- Összefutottam egy régi barátommal a pályaudvar előtt.

Tom kapının dışında ayak sesleri duydu.

Tom lépéseket hallott a szobája előtt.

Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.

- Nincs más hobbim a focin kívül.
- Nincs más hobbim a labdarúgáson kívül.

Yakında o yurt dışında iş yapacak.

- Nemsokára külföldön fog kereskedni.
- Hamarosan külföldön kereskedik majd.

Sana bunun dışında bir şey vereceğim.

Bármit odaadok, kivéve ezt.

Arkadaşlarımdan biri yurt dışında öğrenim görüyor.

Az egyik barátom külföldön tanul.

İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.

- Az angol mellett matekot is tanít.
- Az angolon kívül matekot is tanít.
- Angolon kívül metematikát is oktat.

Annem ve babam şehir dışında yaşıyor.

A szüleim a városon kívül laknak.

- Tom yurt dışında eğitim görmek istediğini söyledi.
- Tom senin yurt dışında okumak istediğini söyledi.

Tom azt mondta, hogy külföldön akarsz tanulni.

Dışında da olsa bebeğe bağlanabilir anlamına geliyor.

a szobán kívülről is, ahol épp ő és barátai tartózkodnak.

Çakan şimşeklerin dışında artık ortalık zifiri karanlık.

A villámok közti szünetekben koromfekete a sötétség.

O yurt dışında okumak için kararını verdi.

Úgy döntött, hogy külföldön tanul tovább.

Ben yurt dışında öğrenim görmeye karar verdim.

Elhatároztam, hogy külföldön tanulok.

Yurt dışında bir yolculuk için para biriktiriyor.

Gyűjtött pénzt egy külföldi kirándulásra.

Özel durumlar dışında Tom asla içki içmez.

Tom soha nem iszik, csak különleges alkalmakkor.

Her zaman yurt dışında yaşamayı hayal ettim.

Mindig is azon álmodoztam, hogy külföldön élek.

Davranış üzerinde çok sınırlı etkisi olduğu gerçeği dışında

de tudományos tény,

Ve belki de uzmanlık alanınızın dışında olsa da

és talán kívül esik szakértelmünkön,

İş dışında dünya tamamıyla farklı bir yer olabilirdi.

Szerintem a munkán kívüli világ is teljesen átalakulna.

Tom ders çalışmanın dışında herhangi bir şey yapar.

- Tomi mindennel foglalkozik, csak a tanulással nem.
- Tominak nincs oda az esze a tanulásra.

O zamana kadar babam hiç yurt dışında bulunmadı.

Apám addig még nem volt külföldön.

Yağmur yağdığı zamanlar dışında her gün yürüyüşe çıkıyorum.

Minden nap sétálok, kivéve amikor esik.

- Tom dışında herkes gülümsedi.
- Tom hariç herkes gülümsedi.

Tom kivételével mindenki mosolygott.

Tom'un Boston'un hemen dışında küçük bir çiftliği var.

Tomnak van egy kis farmja közvetlen Boston mellett.

En azından iş dışında olan şeyler söz konusu olduğunda.

Legalábbis ha a munkán kívüli világ kerül szóba.

- O, hiç yurt dışında bulunmadı.
- O hiç yurt dışına gitmedi.

Még sosem volt külföldön.

Şehrin yaklaşık 3 mil dışında 30 İngiliz dönümü arazim var.

Van tizenkét hektár földem, mintegy öt kilométernyire a várostól.

Ben sık sık yatak odamın penceresinin dışında güvercinlerin öttüğünü duyabiliyorum.

Gyakran hallom a galambokat turbékolni a hálószobám ablakán kívülről.

Ben onun bir piyanist olması dışında onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.

Semmit nem tudok róla azon kívül, hogy zongorista.

Onun hiç çocuğu yok ama bunun dışında mutlu bir hayat yaşıyor.

Nincsenek gyerekei, de azonkívül boldog életet él.

Bay Suziki oğlunu yurt dışında eğitim görme planından vazgeçmesi için ikna etti.

Szuzuki úr lebeszélte a fiát arról a tervéről, hogy külföldön tanuljon.

Çeviri yapabilmek için anadil dışında en az bir dil daha bilmek gerekir.

Ahhoz, hogy az ember fordítani tudjon, ismernie kell legalább még egy nyelvet az anyanyelvén kívül.

- Babam şehir dışında yaşıyor.
- Babam köyde yaşıyor.
- Babam kırsalda yaşıyor.
- Babam taşrada yaşıyor.

Apám vidéken él.

Bense dışında olduğumu hissettim. Ve o dünyanın içinde olmak için derin bir özlem duydum.

Én pedig kívülállónak éreztem magam. Mélyen vágytam rá, hogy benne legyek ebben a világban.

- Geçen hafta ayrıldığından başka bir şey bilmiyorum.
- Geçen hafta gitmesinin dışında bir şey bilmiyorum.

- Semmit sem tudok azon kívül, hogy elutazott a múlt héten.
- Semmit sem tudok azon kívül, hogy a múlt héten elutazott.

Bundan sonra sarayda, hükûmette, toplantılarda ve sokakta hiç kimse Türkçe dışında bir dil konuşmayacaktır.

Utána a palotában, a kormányban, az üléseken és az utcán senki nem fog törökül beszélni.

Bir köpeğin dışında, bir kitap insanın en iyi arkadaşıdır. Bir köpeğin içinde, okumak için çok karanlıktır.

- A kutyán kívül a könyv az ember legjobb barátja. A kutyán belül ugyanis olyan sötét van, hogy szinte lehetetlen olvasni.
- A kutyán kívül a könyv az ember legjobb barátja. A kutyán belül túl sötét van az olvasáshoz.

Yaptığını söylediğin gibi doğruca eve gittiysen, nasıl oldu da ben senin arabanı barın dışında park edilmiş gördüm?

Ha egyenesen hazamentél, ahogy mondtad, akkor hogy lehet, hogy láttam az autódat a kocsma előtt parkolni?