Translation of "Dışında" in Polish

0.006 sec.

Examples of using "Dışında" in a sentence and their polish translations:

O, ofisin dışında.

Nie ma go w biurze.

O yurt dışında.

On jest za granicą.

- Balık suyun dışında yaşayamaz.
- Balıklar suyun dışında yaşayamaz.

Ryby nie mogą żyć poza wodą.

Aslında beyninin dışında, kollarında.

znajduje się poza jej mózgiem, w ramionach.

Hiç yurt dışında bulunmadım.

Nigdy nie byłem za granicą.

Benim dışında herkes meşgul.

Wszyscy oprócz mnie są zajęci.

- O, yurt dışında eğitim aldı.
- O, yurt dışında eğitim gördü.

Studiował za granicą.

Ama bu kutunun dışında düşünebiliriz.

Ale możemy przestać się ograniczać.

Hiçbir şey sınırların dışında olmamalı.

Bez owijania w bawełnę.

Amcan hâlâ yurt dışında mı?

Czy twój wujek nadal jest zagranicą?

O, yurt dışında eğitim gördü.

Studiował za granicą.

Birkaç günlüğüne kasabanın dışında olacağım.

Będę poza miastem przez kilka dni.

Yurt dışında eğitim yapmak istiyorum.

Chcę studiować za granicą.

Burası dışında, çok basit değil.

Tylko że to tu, to nie jest takie proste.

Tom'u pencerenizin dışında dinlerken gördüm.

Widziałem Toma, jak słuchał pod twoim oknem.

Amcam yıllarca yurt dışında yaşadı.

Mój wuj przeżył wiele lat za granicą.

Pencerenin dışında birinin bağırdığını duydum.

Słyszałem, jak za oknem ktoś krzyczy.

Politikanın dışında kalacağına söz vermişti.

Obiecał trzymać się z dala od polityki.

Hayatımın diğer alanlarını kontrolüm dışında görüyordum.

bo inne aspekty życia wymknęły mi się całkowicie.

O yurt dışında seyahat etmeyi sever.

On lubi podróżować za granicę.

Daha önce hiç yurt dışında bulunmadım.

Nigdy wcześniej nie byłem za granicą.

Birkaç dakika içinde buranın dışında olacağız.

Wyjdziemy stąd za kilka minut.

Tom'u kapınızın dışında gizlice dinlerken gördüm.

Widziałem Toma, jak podsłuchiwał pod twoimi drzwiami.

Bu kitap birkaç hata dışında ilginçtir.

Pomijając kilka usterek, ta książka jest interesująca.

Bu durum benim yetki alanımın dışında.

Ta sprawa jest poza moją jurysdykcją.

İncil'in dışında bir şey okur musun?

Czy czytasz czasami coś poza Biblią?

Sami bir benzin istasyonunun dışında dayanıyordu.

Sami stał przed stacją benzynową.

Dışında da olsa bebeğe bağlanabilir anlamına geliyor.

będąc poza pokojem, w którym jest Cayla i jej przyjaciele.

Çakan şimşeklerin dışında artık ortalık zifiri karanlık.

Z wyjątkiem błyskawic jest teraz zupełnie ciemno.

Yurt dışında eğitim yapmak için para biriktiriyorum.

Oszczędzam pieniądze na studia za granicą.

Benim uydu navigasyon cihazı yurt dışında çalışmıyor.

Mój nawigator nie działa za granicą.

O, iş için Osaka'da olduğundan dolayı ofis dışında.

Nie ma go, wyjechał w interesach do Osaki.

Evimizin dışında park etmiş bir polis arabası var.

Na zewnątrz naszego domu stoi radiowóz.

Gerçekten de yurt dışında eğitim görmüş gibi konuşuyor.

On mówi, jakby naprawdę studiował za granicą.

Bir veya iki hafta boyunca şehir dışında olacağım.

Będę poza miastem przez tydzień lub dwa.

Tom dışında gerçekten ne olduğunu hiç kimse bilmiyor.

Nikt oprócz Toma nie wie, co się naprawdę stało.

Onun müziği yurt dışında büyük bir popülerliğe ulaşmıştır.

Jego muzyka osiągnęła wielką popularność za granicą.

- Yorumların konuyla ilgili değil.
- Belirttiğin görüşler konunun dışında.

Twoja uwaga jest nie na temat.

Çok soğuk olması dışında Finlandiya hakkında fazla şey bilmiyorum.

Nie wiem wiele o Finlandii, oprócz tego że jest tam bardzo zimo.

O, iki yıllığına yurt dışında eğitim görme ayrıcalığına sahipti.

On ma przywilej studiowania za granicą przez dwa lata.

O sadece yine muhtemelen molehill dışında bir dağ yapıyor.

Prawdopodobnie znowu robi z igły widły.

Günümüzde, Sumatra ve Borneo adaları dışında her yerde soyları tükendi.

Dziś żyją jedynie na Sumatrze i Borneo,

Yurt dışında bir geziye davet edildim, ama ben gitmek istemiyorum.

Zaproszono mnie na wycieczkę zagraniczną, ale nie chcę jechać.

- O, hiç yurt dışında bulunmadı.
- O hiç yurt dışına gitmedi.

On nigdy nie był za granicą.

Bense dışında olduğumu hissettim. Ve o dünyanın içinde olmak için derin bir özlem duydum.

Czułem, że jestem na zewnątrz. Bardzo pragnąłem znaleźć się w tym świecie.

- Geçen hafta ayrıldığından başka bir şey bilmiyorum.
- Geçen hafta gitmesinin dışında bir şey bilmiyorum.

Nie wiem nic, oprócz tego, że wyjechała w zeszłym tygodniu.

- Batı Berlin, Sovyet kontrolünün dışında kalacaktı.
- Batı Berlin Sovyet kontrolünden çıkacaktı.
- Batı Berlin Sovyet kontrolünden muaf kalacaktı.

Berlin Zachodni pozostanie poza kontrolą sowietów.