Translation of "Dışında" in Arabic

0.014 sec.

Examples of using "Dışında" in a sentence and their arabic translations:

Zihnin dışında arayamayız.''

لا يمكن أن تكون خارج العقل"

Onun dışında ise

بخلاف ذلك

Sadece acil sorunlarının dışında

أننا من أبرشية صغيرة

Saha dışında da böyledir.

هذا صحيح خارج الملعب أيضًا.

Beşinci sınıfların dışında duruyorum,

خارج صفوف الدرجة الخامسة

Onun dışında iyi görünüyor.

وخلاف ذلك يبدو كل شيء على ما يرام.

Türk müslümanları dışında görülmez

لا يُرى إلا المسلمين الأتراك

Aslında beyninin dışında, kollarında.

‫يكمن في الواقع خارج عقلها،‬ ‫إذ يكمن في أذرعها.‬

Yurt dışında hiç bulunmadım.

لم أكن في الخارج أبداً.

Lütfen evin dışında bekleyin.

انتظر خارج البيت من فضلك.

Benim dışında herkes meşgul.

الكل مشغول ما عداي.

Onları kapının dışında tutacağım.

سأجعل هؤلاء ينتظرون خارج الباب .

Ama bu kutunun dışında düşünebiliriz.

لكن يمكننا التفكير خارج هذا الصندوق.

Hiçbir şey sınırların dışında olmamalı.

وألا تسمح لأي شيء بالخروج عن السيطرة.

O, yıllarca yurt dışında yaşadı.

عاش خارج البلاد لسنوات عدة.

Babam asla yurt dışında bulunmadı.

- لم يسبق لأبي أن سافر إلى الخارج.
- لم يسافر أبي إلى الخارج من قبل.
- لم يجرب أبي السفر إلى الخارج قط.

Sami hastane odasının dışında dayanıyordu.

- وقف سامي خارج غرفة المستشفى.
- كان سامي واقفا خارج غرفة المستشفى.

Sami mahkeme salonunun dışında bekliyordu.

كان سامي ينتظر خارج المحكمة.

Ve onları ülke dışında tutmayı hedefliyor

وإبقاءهم خارج البلاد،

Ancak dairemizin sessizliğinde, öğretmenimin bakışlarının dışında

لكن في هدوء شقّتي، بعيدًا عن مرأى معلّمتي،

İnsanlar tecavüz hakkında evi dışında konuşuyor,

يتحدث الناس عن الاغتصاب خارج المنزل،

Hayatımın diğer alanlarını kontrolüm dışında görüyordum.

كما شعرت أني خارجة عن السيطرة بكل جوانب حياتي الأخرى

Politik düşmanlıkları dışında Qutuz ve Baybars

بغض النظر عن خصوماتهم السياسية، فإن قطز وبيبرس كانوا رجالًا

Japon arabaları yurt dışında iyi satılır.

مبيعات السيارات اليابانية في الخارج جيدة.

On kitap dışında hiçbir şeyim yok.

ليس عندي إلا عشرة كتب.

Bunun dışında kalacaksın. Beni duyuyor musun?

أنت سوف تخرج عنها. هل تسمعني؟

Sana bunun dışında bir şey vereceğim.

- سأعطيك أي شيء إلا هذا.
- سأعطيك أي شيء غير هذا.

Arkadaşlarımdan biri yurt dışında öğrenim görüyor.

لي صديق يدرس في الخارج.

Bir kazancın yok, beynini yok etmek dışında."

لا شيء سوف تجنيه سوى دمار عقلك،"

Fakat ailem, arkadaşlarım ve meydan okumalar dışında

بعيداً عن عائلتي وأصدقائي ومواجهة التحديات.

Dışında da olsa bebeğe bağlanabilir anlamına geliyor.

أثناء وجوده خارج الغرفة حيث توجد كايلا وأصدقاؤها.

Çakan şimşeklerin dışında artık ortalık zifiri karanlık.

‫عدا لمحات البرق، الظلام الآن دامس.‬

Bunun dışında haşere böcek ile beslendikleri için

لأنها تتغذى على حشرة الآفات

Yine Türk müslümanları dışında çok kullanılmayan birşeydir

مرة أخرى ، إنه شيء لا يستخدم كثيرًا غير المسلمين الأتراك.

Onun dışında herhangi bir özel aileden geldiği

غير أنه يأتي من أي عائلة خاصة

Onun dışında bildiğimiz çok az şey var

بخلاف ذلك هناك القليل جدا نعرفه

Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.

ستنفعك رحلة إلى الخارج.

Yeni metot ideal olmanın dışında bir şeydi.

الطريقة الجديدة لم تكن مثاليةً البتة.

Leyla zamanını evinin dışında geçirmeyi tercih etti.

- فضّلت ليلى قضاء وقتها خارج المنزل.
- كانت ليلى تفضّل قضاء وقتها خارج المنزل.

Davranış üzerinde çok sınırlı etkisi olduğu gerçeği dışında

باستثناء الحقيقة التي يظهرها العلم

Ve belki de uzmanlık alanınızın dışında olsa da

وربما أيضًا أنه خارج مجال خبراتك،

İş dışında dünya tamamıyla farklı bir yer olabilirdi.

أنا أعتقد أن العالم سيكون مختلف تمامًا خارج العمل.

Ilhak ediyor. Ve o önemli limanın kurulması dışında,

المنطقة الحرة التي باتت تخرج منها البضائع الاماراتية للعالم.

Ben salonun soğuk olması dışında konserden zevk aldım.

لقد أعجبني الحفل، لكن القاعة كانت باردة.

Tom, eğitimini gelecek yıl yurt dışında yapmayı planlıyor.

يخطط توم للدراسة بالخارج السنة القادمة.

Ekselânsları'nın dışında herhangi bir şekilde çağrılmayı kabul etmiyorum.

أرفض أن أنادى بغير "صاحب السمو".

Hip-hop kötü gösterilir ve kültürün dışında bir hâlde

الهيب هوب شر ويكتب عنه في الصحافة

Yurt dışında okuyordum ve aynı anda dört işte çalışıyordum,

كنت أدرس بالخارج وأعمل في 4 أشغال في نفس الوقت.

Kendimi bu istatistik dışında tutabilmek adına üç teknik geliştirdim.

لأُبقي نفسي خارج تلك الإحصائيات.

En azından iş dışında olan şeyler söz konusu olduğunda.

هذا الأمر متعلق بما يحدث خارج العمل على الأقل.

Bu mor pelerin ve diadem dışında kendime ne sakladım?

ما الذي أحجمت عن نفسي بغض النظر عن هذا العباءة الأرجواني والإكليل؟

Hannibal derhal Roma kampının dışında bir muharebe teklif etti.

عرض حنبعل على الفور معركة خارج المعسكر الروماني.

Önemli olana odaklanır ve konunun dışında olanı bir kenara koyarsınız.

ولذا فأنت تركز على ما هو مهم، وتستثني الأمور خارجية.

Günümüzde, Sumatra ve Borneo adaları dışında her yerde soyları tükendi.

‫إنها تنقرض في كل مكان‬ ‫ما عدا جزر "سومطرة" و"بورنيو"،‬

Onun dışında zaten bir çok şirket bu programı zaten kullanıyordu

بصرف النظر عن ذلك ، كانت العديد من الشركات تستخدم بالفعل هذا البرنامج.

1811'de, Mareşal Masséna'nın ordusu Lizbon'un dışında durdurulduğunda, Napolyon Soult'a

في عام 1811 ، مع توقف جيش المارشال ماسينا خارج لشبونة ، أمر نابليون سولت

Sonunda Arapça dışında üç dilde, yani İngilizce, Fransızca ve İspanyolca'da

العواصم الاوروبية ودرست في مدارسها لتنجح في النهاية بثلاث

Yurt dışında yaşamak bir yabancı dili öğrenmek için en iyi yoldur.

إن العيش في الخارج هو أفضل طريقة لتعلم لغة أجنبية.

Neyse ki, tam Dima'nın uyuduğu sokağın dışında bir Armani mağazası vardı.

لحسن الحظ، كان هناك محل "أرماني" قريبًا من الرواق الذي نام فيه ديما.

Türkiye dışında heryerde didik didik çantanız aranıyor veya başka türlü alarmlar var

البحث في كل مكان لديك حقيبة ATF خارج تركيا أو لديك أنواع أخرى من الإنذارات

Bay Suziki oğlunu yurt dışında eğitim görme planından vazgeçmesi için ikna etti.

السيد. سوزوكي أقنع إبنهُ بالتخلي عن خطتهُ للدراسة بالخارج.

Onun büyük geliri ona her yıl yurt dışında seyahat etmesini mümkün kılıyor.

دخله الكبير يمكّنه من السفر كل سنة إلى الخارج.

Bay Suzuki oğlunu yurt dışında eğitim görme planından vazgeçmesi için ikna etti.

السيد. سوزوكي أقنع إبنهُ أن يُسقِط خطتهُ للدراسة بالخارج.

Savaşın sonunda, İsrail her şeyi kontrol etti Gazze dışında toprakları, hangi Mısır

في نهاية الحرب ، سيطرت إسرائيل على كل شيء من أراضي باستثناء غزة ، والتي مصر

- Daha önce hiç ülke dışında bulundun mu?
- Hiç yurt dışına çıktın mı?

هل سبق لك ان كنت خارج البلد ؟

- Sami bu uykulu kasabanın eteklerinde yaşıyordu.
- Sami bu hareketsiz kasabanın dışında yaşıyordu.

كان سامي يعيش في ضواحي هذه البلدة الهادئة.

Dayanıyordu: Stratejiyi tasarlamada hiçbir rol oynamadı ve Napolyon'a lojistik ayrıntılar dışında asla meydan

الإستراتيجية ، ولم يتحدى أو يناقض نابليون أبدًا إلا في نقاط التفاصيل اللوجستية.

- Babam şehir dışında yaşıyor.
- Babam köyde yaşıyor.
- Babam kırsalda yaşıyor.
- Babam taşrada yaşıyor.

والدي يعيش في الريف.

Bense dışında olduğumu hissettim. Ve o dünyanın içinde olmak için derin bir özlem duydum.

‫وشعرت بأنني خارج ذلك العالم.‬ ‫وكان لدي‬‫ّ‬‫ شوق عميق‬ ‫لأكون جزءًا من ذلك العالم.‬

Aradığınız telefon ya kapalı ya da kapsama alanı dışında, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.

الهاتف المتحرك الذي طلبته مغلق أو خارج نطاق الخدمة حالياً، يرجى الاتصال لاحقاً.

Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.

للأمومة والطفولة الحق في مساعدة ورعاية خاصتين. وينعم كل الأطفال بنفس الحماية الاجتماعية سواء أكانت ولادتهم ناتجة عن رباط شرعي أم بطريقة غير شرعية.

Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.

لكل شخص الحق في مستوى من المعيشة كاف للمحافظة على الصحة والرفاهية له ولأسرته، ويتضمن ذلك التغذية والملبس والمسكن والعناية الطبية وكذلك الخدمات الاجتماعية اللازمة، وله الحق في تأمين معيشته في حالات البطالة والمرض والعجز والترمل والشيخوخة وغير ذلك من فقدان وسائل العيش نتيجة لظروف خارجة عن إرادته.

Tatoeba ilkeleri altında, üyelerin sadece kendi anadillerinde cümleler eklemeleri ve/veya anlayabilecekleri bir dilden anadillerine tercüme yapmaları önerilir. Bunun sebebi de kişinin, anadilinde doğal olan cümle kurmasının çok daha kolay olmasıdır. Anadilimiz dışında bir dilde yazdığımızda ise kulağa tuhaf gelen cümleler oluşturmamız çok kolaydır. Lütfen cümleyi sadece ne anlama geldiğini bildiğinizden eminken tercüme ettiğinizden emin olunuz.

في إطار المبادئ التوجيهية لتاتويبا، يوصى الأعضاء اضافة الجمل الى لغتهم الأم فقط و/أو ترجمتها الى لغة يفهمونها كلغتهم الأم. والسبب في ذلك هو أنه من السهل كثيراً تكوين الجمل المتناغمة حسياً مع لغتنا الأم. فعندما نكتب بلغة أخرى غير لغتنا الأم، يكون من السهل جداً تكوين الجمل التي تبدو غريبة. يرجى الحرص على ترجمة الجملة فقط في حال كنت متأكداً من أنك تعرف ماذا تعني.