Translation of "Planladığını" in French

0.003 sec.

Examples of using "Planladığını" in a sentence and their french translations:

Nerede yaşamayı planladığını bilmek istiyorum.

- Je veux savoir où tu prévois de vivre.
- Je veux savoir où vous prévoyez de vivre.

Tom'un başka ne yapmayı planladığını düşünüyorsun?

Que penses-tu que Tom a l'intention de faire d'autre ?

Tom ne yapmayı planladığını hiç söylemedi.

Tom n'a jamais dit ce qu'il prévoyait de faire.

Ne yapmayı planladığını kesinlikle bilmek zorundayım.

- Il me faut absolument savoir ce que vous prévoyez de faire.
- Il me faut absolument savoir ce que tu prévois de faire.

Tom bana evlenmeyi planladığını söylediğinde güldüm.

J'ai ri quand Tom m'a dit qu'il prévoyait de se marier.

Tom, Mary'nin kiminle evlenmeyi planladığını bilmiyordu.

Tom ne savait pas avec qui Marie envisageait de se marier.

Bence Tom'un onu kime vermeyi planladığını bulmalıyız.

Je pense que nous devons découvrir à qui Tom compte donner cela.

Bence Tom'un ne zaman gitmeyi planladığını bulmalısın.

Je pense que tu devrais trouver où Tom a l'intention d'aller.

Lütfen bana onu yapmayı nasıl planladığını söyle.

- Dis-moi comment tu prévois de faire ça, s'il te plaît.
- Dites-moi comment vous prévoyez de faire cela, s'il vous plaît.

Tom, Mary'yi bir hediye almayı planladığını söyledi.

Tom dit qu'il prévoit d'acheter un cadeau pour Mary.

Tom Mary'nin bunu kiminle yapmayı planladığını bilmiyor.

Tom ne sait pas avec qui Mary projette de faire ça.

Tom, Mary'nin nereye gitmeyi planladığını bilmediğini söyledi.

Tom a dit qu'il ne savait pas où Marie avait l'intention d'aller.

Tatil sırasında onun nereye gitmeyi planladığını ona soracağım.

Je lui demanderai où il prévoit d'aller pendant les vacances.

Sanırım Tom sana saat kaçta varmayı planladığını söyledi.

- Je suppose que Tom t'a dit à quelle heure il prévoit d'arriver.
- Je suppose que Tom vous a dit à quelle heure il prévoit d'arriver.

Tom, Noel için Boston'a geri dönmeyi planladığını söylüyor.

Tom dit qu'il prévoit de retourner à Boston pour Noël.

Tom Mary'nin ne zaman Boston'a gitmeyi planladığını bilmiyor.

Tom ne savait pas quand Mary prévoyait d'aller à Boston.