Translation of "Bilmiyordu" in Dutch

0.006 sec.

Examples of using "Bilmiyordu" in a sentence and their dutch translations:

Onu bilmiyordu.

Hij wist dat niet.

Kimse bilmiyordu.

Niemand wist het.

- Onu hiç kimse bilmiyordu.
- Kimse onu bilmiyordu.

Niemand wist dat.

Eşcinsel olduğumu bilmiyordu.

Oma wist niet dat ik homoseksueel was.

Kimse onu bilmiyordu.

- Niemand wist het.
- Niemand wist dat.

Tom bunu bilmiyordu.

Tom wist dat niet.

Yabancı Japoncayı hiç bilmiyordu.

De buitenlander kende helemaal geen Japans.

Onu hiç kimse bilmiyordu.

Niemand wist dat.

Tom burada olacağımı bilmiyordu.

Tom wist niet dat ik hier zou zijn.

Ama ailem bunu yapmayı bilmiyordu.

Maar mijn familie wist niet hoe dit moest.

Gerçeği kimse bilmiyordu gibi görünüyor.

Het schijnt dat niemand de waarheid kende.

Fazla yiyeceği ne yapacağını bilmiyordu.

Hij wist niet wat hij met het extra eten moest doen.

Bunu kimin yaptığını kimse bilmiyordu?

Niemand wist wie het gedaan had.

Tom gerçekten ne söyleyeceğini bilmiyordu.

Tom wist echt niet wat hij moest zeggen.

Tom senin şaka yaptığını bilmiyordu.

Tom wist niet dat je een grapje maakte.

Tom hangi otobüse bineceğini bilmiyordu.

Tom wist niet welke bus hij moest nemen.

Tom Mary'nin Fransızca konuşabileceğini bilmiyordu.

Tom wist niet dat Mary Frans kende.

Tom Mary'nin Fransızca anladığını bilmiyordu.

Tom wist niet dat Maria Frans verstaat.

Tom kızın kim olduğunu bilmiyordu.

Tom wist niet wie het meisje was.

Tom zarfı kime götüreceğini bilmiyordu.

Tom wist niet aan wie hij de omslag moest geven.

Sami Moğolistan'da Müslüman olduğunu bilmiyordu.

Sami wist niet dat er moslims in Mongolië waren.

Sami nasıl Müslüman olunacağını bilmiyordu.

Sami wist niet hoe hij een moslim moest zijn.

Sami ne yapıyor olduğunu bilmiyordu.

Sami wist niet wat hij aan het doen was.

Onun nerede olduğunu hiç kimse bilmiyordu.

Niemand wist waar ze was.

Onun kim olduğunu Tom bilmiyordu bile.

Tom wist niet eens wie het was.

Tom ne söyleyeceğini tam olarak bilmiyordu.

Tom wist totaal niet wat hij moest zeggen.

Tom dolma kaleminin nerede olduğunu bilmiyordu.

Tom wist niet waar zijn pen was.

Tom artık yemeği ne yapacağını bilmiyordu.

Tom wist niet wat met de kliekjes aan te vangen.

Tom elma ağaçlarının tohumlarından yetiştiğini bilmiyordu.

Tom wist niet dat appelbomen uit zaden groeien.

Tom Mary'nin klasik müzikle ilgilendiğini bilmiyordu.

- Tom wist niet dat Mary geïnteresseerd was in klassieke muziek.
- Tom wist niet dat Mary een interesse had voor klassieke muziek.

Tom Mary'ye nasıl teşekkür edeceğini bilmiyordu.

Tom wist niet hoe hij Maria moest bedanken.

Tom Mary'nin kim olduğunu bile bilmiyordu.

Tom wist niet eens wie Mary was.

Tom henüz ne yapması gerektiğini bilmiyordu.

Tom wist nog niet wat hij moest doen.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu hiç bilmiyordu.

Sami wist nooit dat Layla moslim was.

Sami Kuran hakkında hiçbir şey bilmiyordu.

Sami wist niks van de Koran.

Tom bunu yapmak zorunda olmadığını bilmiyordu.

Tom wist niet dat hij dat niet hoefde te doen.

Tom, Mary'nin mutsuz olduğunu hiç bilmiyordu.

- Tom heeft nooit geweten dat Maria ongelukkig was.
- Tom wist niet dat Maria ongelukkig was.

Ne diyeceğini bilmiyordu, bu yüzden sessiz kaldı.

Hij wist niet wat te zeggen, en dus zweeg hij.

Tom vurulmak üzereydi ama o bunu bilmiyordu.

Ze stonden op het punt om Tom neer te schieten, maar hij wist het niet.

John işini bıraktığını eşine nasıl açıklayacağını bilmiyordu.

Johannes wist niet hoe hij aan zijn vrouw moest uitleggen dat hij zijn werk opgezegd had.

Tom bunu yapması gereken kişi olduğumu bilmiyordu.

Tom wist niet dat ik degene was die dat zou moeten doen.

Sami Müslüman olmanın ne demek olduğunu bilmiyordu.

Sami wist niet wat het betekende om een moslim te zijn.

Onun bilimsel becerileri vardı ama o bile onu bilmiyordu.

Hij had wetenschappelijke vaardigheden, maar hij wist dat niet eens.

Tom ne söyleyeceğini bilmiyordu, bu yüzden bir şey söylemedi.

Tom wist niet wat hij moest zeggen, dus zei hij maar niets.

Tom Mary'nin aşkını ve sevgisini nasıl kabul edeceğini bilmiyordu.

Tom wist niet hoe Mary's liefde en tederheid te aanvaarden.

- Mary'nin gittiğinden Tom'un haberi bile yoktu.
- Mary'nin gittiğini Tom bilmiyordu bile.

Tom wist niet eens dat Maria ervandoor was gegaan.

- Tom Mary'nin gittiğini bile bilmiyordu.
- Mary'nin gittiğinden Tom'un haberi bile yoktu.

- Tom wist niet eens dat Maria weg was gegaan.
- Tom wist niet eens dat Maria ervandoor was gegaan.