Translation of "Bilmiyordu" in Arabic

0.004 sec.

Examples of using "Bilmiyordu" in a sentence and their arabic translations:

Onu bilmiyordu.

إنه لم يعلم بذلك .

Eşcinsel olduğumu bilmiyordu.

جدتي لم تكن تعلم أنني مثلية،

- Tom ne diyeceğini bilmiyordu.
- Tom ne dediğini bilmiyordu.

توم لم يعرفْ ماذا يقول.

- Hiç kimse ne söyleyeceğini bilmiyordu.
- Kimse ne söyleyeceğini bilmiyordu.

لا أحد كان يعلم ماذا يقول.

Onu hiç kimse bilmiyordu.

لا أحد علم بذلك.

O Hiçbir şey bilmiyordu.

لم يكن يعرف شيئا.

Ama ailem bunu yapmayı bilmiyordu.

ولكن عائلتي لم تكن تعرف فِعل ذلك.

Bunu kimin yaptığını kimse bilmiyordu?

لم يعرف أحد من فعلها.

Sorunla ilgili ne yapacağını bilmiyordu.

لم تعرف كيف تتصرف تجاه المشكلة.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu bilmiyordu.

لم يكن سامي يعلم أنّ ليلى مسلمة.

Sami Moğolistan'da Müslüman olduğunu bilmiyordu.

لم يكن سامي يعلم أنّه كان هناك مسلمون في منغوليا.

Sami nasıl Müslüman olunacağını bilmiyordu.

لم يكن سامي يعرف كيف يصبح مسلما.

Sami nasıl silah kullanılacağını bilmiyordu.

لم يكن سامي يعرف كيف يستعمل سلاحا ناريّا.

Sami ne yapıyor olduğunu bilmiyordu.

لم يعلم سامي ماذا كان يعمل.

Sami, Leyla'nın iğnesinin içerdiğini bilmiyordu.

لم يكن سامي يعلم ما كان في حقنة ليلى.

- Fadıl, Leyla'nın hayatta olup olmadığını bilmiyordu.
- Fadil , Layla hayatta mı deil mi bilmiyordu

لم يعلم فاضل إن كانت ليلي حيّة أم ميّتة.

Büyük büyük annem "feminist" kelimesini bilmiyordu

لم تكن جدتي تعرف مفردة نسوية

Tom ilk önce ne yapacağını bilmiyordu.

توم لم يعرف ماذا يفعل أولا.

Kuran'ın İbranice bir çevirisi olduğunu bilmiyordu.

هىَ لم تكن تعرف أن هناك ترجمة للقرآن بالعبرية.

Fadıl, İslam hakkında hiçbir şey bilmiyordu.

لم يكن فاضل يعرف أيّ شيء عن الإسلام.

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu hiç bilmiyordu.

لم يعلم سامي أبدا أنّ ليلى مسلمة.

bilmiyordu . Sheikh Zayed ekonomik gelişme ile eşanlamlı

عالم ناطحات السحاب ولا حتى الشوارع الضخمة. تنميةٌ

Tom Fransızcada teşekkürlerini nasıl ifade edeceğini bilmiyordu.

توم لم يكن يعلم كيفية الشكر بالفرنسية.

Sami onu kimin gizlice takip ettiğini bilmiyordu.

لم يعلم سامي من كان يطارده.

Hiçbir ön yargısı yoktu, hata yapma oranlarını bilmiyordu,

كان عليه ألّا يٌكوّن أي فكرة مسبقة، فلم يكن يعرف معدل الأخطاء

O zamana kadar annem böyle biri olduğunu bilmiyordu.

حتى ذلك الحين لم تعلم أمي بوجودها أصلا.

Tom onlardan kaç tanesinin yardıma ihtiyacı olduğunu bilmiyordu.

لم يعرف توم كم واحداَ منهم احتاج الي مساعدة

Tom o zaman bir bisiklete nasıl bineceğini bilmiyordu.

توم لم يكن يعلم كيفية ركوب الدراجة الهوائية حينها.

Sadece dokuz yılda bir aya inişin mümkün olup olmadığını kimse bilmiyordu.

لم يعرف أحد ما إذا كان الهبوط على سطح القمر ممكنًا ، ناهيك عن تسع سنوات فقط.