Translation of "Bilmiyordu" in English

Bilmiyordu.

She didn't know.

Onlar bilmiyordu.

They didn't know.

Onu bilmiyordu.

He didn't know that.

Tom bilmiyordu.

Tom didn't know.

Kimse bilmiyordu.

- Nobody knew.
- No one knew.

Yüzme bilmiyordu.

He wasn't able to swim.

- Sami cevabı bilmiyordu.
- Sami yanıtı bilmiyordu.

Sami didn't know the answer.

- Onu hiç kimse bilmiyordu.
- Kimse onu bilmiyordu.

- No one knew it.
- No one knew that.
- Nobody knew that.

Eşcinsel olduğumu bilmiyordu.

Grandma did not know I was gay,

Nereye gideceğini bilmiyordu.

He did not know where to go.

Masha ailesini bilmiyordu.

- Masha didn't know her parents.
- Masha did not know her parents.

Tom bunu bilmiyordu.

- Tom didn't know that.
- Tom didn't know this.

Kimse onu bilmiyordu.

- No one knew that.
- Nobody knew that.

Tom sistemi bilmiyordu.

Tom didn't know the system.

Tom sebebini bilmiyordu.

Tom didn't know why.

Onu kim bilmiyordu?

Who didn't know that?

Tom onu bilmiyordu.

Tom didn't know about it.

Tom kuralları bilmiyordu.

Tom didn't know the rules.

Ne yapamayacağını bilmiyordu.

He didn't know what he couldn't do.

Ne yapacağını bilmiyordu.

She was at a loss what to do.

Tom toplantıyı bilmiyordu.

Tom didn't know about the meeting.

Sami bunu bilmiyordu.

Sami didn't know that.

- Tom ne diyeceğini bilmiyordu.
- Tom ne dediğini bilmiyordu.

- Tom didn't know what to say.
- Tom did not know what to say.

- Boston'da olduğunuzu kimse bilmiyordu.
- Boston'da olduğunu kimse bilmiyordu.

- Nobody knew that you were in Boston.
- No one knew that you were in Boston.
- Nobody knew you were in Boston.
- No one knew you were in Boston.

- Hiç kimse ne söyleyeceğini bilmiyordu.
- Kimse ne söyleyeceğini bilmiyordu.

Nobody knew what to say.

- Tom, Mary kim bilmiyordu.
- Tom, Mary'nin kim olduğunu bilmiyordu.

Tom didn't know who Mary was.

- Tom nasıl nota okuyacağını bilmiyordu.
- Tom nota okumayı bilmiyordu.

Tom didn't know how to read music.

Tony onların isimlerini bilmiyordu.

Tony did not know their names.

Yabancı Japoncayı hiç bilmiyordu.

The foreigner didn't know Japanese at all.

O, ne diyeceğini bilmiyordu.

- He did not know what to say.
- He didn't know what to say.

Çiftçiler ne yapacağını bilmiyordu.

The farmers didn't know what to do.

O ne yapacağını bilmiyordu.

She didn't know what to do.

Almanya'da olduğunu kimse bilmiyordu.

Nobody knew that you were in Germany.

Tom nasıl yüzeceğini bilmiyordu.

- Tom couldn't swim.
- Tom didn't know how to swim.

Tom Mary'nin uyuduğunu bilmiyordu.

- Tom didn't know that Mary was asleep.
- Tom didn't know Mary was asleep.

Kim olduğumu kimse bilmiyordu?

- No one knew who I was.
- Nobody knew who I was.

Kentin o kısmını bilmiyordu.

She didn't know that part of the city.

Tom aslında yanıtı bilmiyordu.

Tom actually didn't know the answer.

Tom hangisini seçeceğini bilmiyordu.

Tom didn't know which one to choose.

Tom ne bekleyeceğini bilmiyordu.

Tom didn't know what to expect.

Tom ne olacağını bilmiyordu.

Tom didn't know what was going to happen.

Tom farkı asla bilmiyordu.

Tom never knew the difference.

Ona ne söyleyeceğini bilmiyordu.

She didn't know what to say to him.

Tom adımı bile bilmiyordu.

Tom didn't even know my name.

Tom nerede olduğunu bilmiyordu.

Tom didn't know where he was.

Tom ne alacağını bilmiyordu.

Tom didn't know what to buy.

Tom nereye gideceğini bilmiyordu.

Tom didn't know where to go.

Tom nereden başlayacağını bilmiyordu.

- Tom didn't know where to start.
- Tom didn't know where to begin.

Onlar bunun olacağını bilmiyordu.

They didn't know that this was going to happen.

Tom ne istediğini bilmiyordu.

Tom didn't know what he wanted.

Tom onun hakkında bilmiyordu.

Tom never knew about that.

O kime güvenebileceğini bilmiyordu.

She didn't know who she could trust.

Tom bütün gerçekleri bilmiyordu.

Tom didn't know all the facts.

Tom ne bildiğimi bilmiyordu.

Tom didn't know what I knew.

Hiç kimse sebebini bilmiyordu.

No one knew why.

Onun hakkında kimse bilmiyordu.

No one knew about it.

Tom ne olduğunu bilmiyordu.

- Tom didn't know what was happening.
- Tom didn't know what was going on.
- Tom didn't know what had happened.

Onlar bir şey bilmiyordu.

They didn't know anything.

Tom çok şey bilmiyordu.

Tom didn't know much.

Tom ve Mary bilmiyordu.

Tom and Mary didn't know.

Tom onun adını bilmiyordu.

Tom didn't know her name.

Onun Tom olduğunu bilmiyordu.

I didn't know it was Tom.

Tom birini inciteceğini bilmiyordu.

Tom didn't know he'd hurt anybody.

Tom onun olduğunu bilmiyordu.

Tom didn't know that happened.

Tom benim adımı bilmiyordu.

Tom never knew my name.

Tom onu asla bilmiyordu.

Tom never knew that.

Tom da kesinlikle bilmiyordu.

Tom didn't know for certain either.

Tom ne yapacağını bilmiyordu.

- Tom didn't know what to do.
- Tom didn't know what he'd do.
- Tom didn't know what he was going to do.

Hiç kimse cevabı bilmiyordu.

No one knew the answer.

Ne olacağını kimse bilmiyordu.

No one knew what was about to happen.

Tom nereye bakacağını bilmiyordu.

Tom didn't know where to look.

Neler olduğunu kimse bilmiyordu.

No one knew what was going on.

Tom bir şey bilmiyordu.

Tom knew nothing.

Tom onların isimlerini bilmiyordu.

- Tom did not know their names.
- Tom didn't know their names.

Benim kim olduğumu bilmiyordu.

She didn't know who I was.

Tom kim olduğumu bilmiyordu.

Tom didn't know who I was.

Onu hiç kimse bilmiyordu.

No one knew it.

Hâlâ ne yapacağını bilmiyordu.

He still did not know what to do.

Bazıları kavga etmesini bilmiyordu.

Some did not know how to fight.

Tom o şarkıyı bilmiyordu.

Tom didn't know that song.

Tom kime inanacağını bilmiyordu.

Tom didn't know who to believe.

Tom'un neyden hoşlanacağını bilmiyordu.

Tom didn't know what Mary would like.

Tom ne yaptığını bilmiyordu.

Tom didn't know what he was doing.

Tom, Mary'nin umursadığını bilmiyordu.

Tom didn't know Mary cared.

Tom bile cevabı bilmiyordu.

Even Tom didn't know the answer.

Tom neye inanacağını bilmiyordu.

Tom didn't know what to believe.

Tom o zaman bilmiyordu.

Tom didn't know that at the time.

Tom nasıl ilerleyeceğini bilmiyordu.

Tom didn't know how to proceed.

Tom kesinlikle bunu bilmiyordu.

Tom certainly didn't know that.