Translation of "Kalacağız" in French

0.007 sec.

Examples of using "Kalacağız" in a sentence and their french translations:

Geç kalacağız.

- On arrivera trop tard.
- Nous serons en retard !

Hayatta kalacağız.

Nous survivrons.

Burada kalacağız.

Nous resterons ici.

Biz hayatta kalacağız.

Nous survivrons.

Tekrar geç kalacağız.

- Nous allons encore être en retard.
- Nous allons à nouveau être en retard.

Sanırım geç kalacağız.

Je pense que nous allons être en retard.

Nasıl hayatta kalacağız?

Comment allons-nous survivre ?

Haydi! Geç kalacağız.

Allez ! Nous serons en retard.

- Birkaç hafta kalacağız, birlikte.
- Birlikte birkaç hafta kalacağız.

Nous allons rester quelques semaines, ensemble.

Geri dönmek zorunda kalacağız.

Nous devons revenir.

Biz sınıfa geç kalacağız.

Nous serons en retard au cours.

Pazara kadar burada kalacağız.

Nous resterons ici jusqu'à dimanche.

Oyunu ertelemek zorunda kalacağız.

Il nous faudra reporter le match.

Çabuk! Biz geç kalacağız.

Dépêchons ! Nous allons être en retard.

Akşam yemeğine geç kalacağız.

Nous serons en retard pour le dîner.

Toplantıyı ertelemek zorunda kalacağız.

Nous allons devoir reporter la réunion.

Telleri ayırmak zorunda kalacağız.

Nous devrons séparer les fils.

Görüşmeyi ertelemek zorunda kalacağız.

Nous allons devoir reporter la réunion.

Biz sonuna kadar kalacağız.

Nous allons rester jusqu'à la fin.

Bunu doğrulamak zorunda kalacağız.

Nous allons devoir vérifier cela.

Bu gittikten sonra mecbur kalacağız.

On ne pourra plus reculer.

Enkaz planına mı bağlı kalacağız,

On va directement aux débris, comme prévu ?

Ne kadar beklemek zorunda kalacağız?

Combien de temps aurons-nous à attendre ?

Biz Tanrı'nın yardımıyla hayatta kalacağız!

Nous survivrons avec l'aide de Dieu !

Biz birlikte çalışmak zorunda kalacağız.

- Nous allons devoir travailler ensemble.
- Nous allons avoir à travailler ensemble.

O riski almak zorunda kalacağız.

Nous devrons prendre ce risque.

Bir şey yapmak zorunda kalacağız.

- Nous devrons faire quelque chose.
- Nous devons faire quelque chose.

Birkaç dakika beklemek zorunda kalacağız.

Nous aurons besoin d'attendre pendant quelques minutes.

Yarın yağmur yağarsa, evde kalacağız.

Si demain il pleut on reste à la maison.

İkimiz de değiştirmek zorunda kalacağız.

Nous devrons tous les deux changer.

Acele et yoksa geç kalacağız.

- Dépêche-toi ou nous allons être en retard.
- Dépêchez-vous ou on va être en retard.

Biz senin yönteminin dışında kalacağız.

- Nous resterons hors de ton chemin.
- Nous resterons hors de votre chemin.

Biraz geç kalacağız gibi görünüyor.

Il semble que nous serons un peu en retard.

Sanırım bir gün daha kalacağız.

Je pense que nous allons rester un jour de plus.

Kitlesel fon yaratmak zorunda mı kalacağız?

le crowdfunding sera-t-il le seul moyen de sauver la vie de nos proches ?

Hiç istenmeyen tabloyla karşı karşıya kalacağız

Nous ferons face à une image indésirable

Karı çatıdan kürekle temizlemek zorunda kalacağız.

Nous devons dégager la neige du toit.

Bazı zor seçimler yapmak zorunda kalacağız.

- Il nous faudra faire des choix difficiles.
- Il nous faudra faire certains choix difficiles.

Şimdi gidelim. Aksi halde, geç kalacağız.

Allons-y maintenant. Sinon, nous serons en retard.

Ne yazık ki geçmek zorunda kalacağız.

Malheureusement, je vais devoir passer.

Daha ne kadar beklemek zorunda kalacağız?

Combien de temps devrons-nous encore attendre ?

Bu gidişle programı değiştirmek zorunda kalacağız.

À ce rythme, nous allons devoir changer l'horaire.

Biz birkaç saat beklemek zorunda kalacağız.

- Nous devrons attendre deux heures.
- Nous allons devoir patienter deux heures.

Bu gece burada kalacağız gibi görünüyor.

J'ai l'impression qu'on va rester ici pour la nuit.

Seçeneğimiz yok. Sanırım yürümek zorunda kalacağız.

Nous n'avons pas le choix. Je suppose qu'il nous faudra marcher.

Çabuk ol, acele etmezsen geç kalacağız.

- Allez, on va être en retard si tu ne te dépêches pas.
- Allons, on va être en retard si tu ne te dépêches pas !

Treni yakalamak için koşmak zorunda kalacağız.

Il faudra courir pour attraper le train.

14 gün kalacağız sadece evimizde o kadar

Nous resterons 14 jours seulement dans notre maison

O gelmese bile, biz başlamak zorunda kalacağız.

Même s'il ne vient pas, il nous faudra commencer.

Eğer burada durursak, baştan başlamak zorunda kalacağız.

Si nous nous arrêtons ici, nous devrons recommencer depuis le début !

Acele etsek iyi olur, yoksa geç kalacağız.

On ferait mieux de se bouger ou on va être en retard.

Bazı çok zorlu seçimler yapmak zorunda kalacağız.

Nous allons devoir faire des choix très difficiles.

Bu konuyu yakın gelecekte konuşmak zorunda kalacağız.

Il faut que nous discutions de ce problème assez rapidement.

Biz en az iki saat sizin evinizde kalacağız.

Nous resterons dans votre maison au moins deux heures.

Boruyu tamir edemezsen, bir tesisatçı aramak zorunda kalacağız.

Si tu ne peux pas réparer la tuyauterie, nous devrons appeler un plombier.

Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.

Nous allons devoir doubler notre budget pour l'an prochain.

Enkaz planına mı bağlı kalacağız, öncelikle suyumuzu mu tazeleyeceğiz?

On va directement aux débris, comme prévu ? Ou on essaie de trouver de l'eau d'abord ?

Biz çok daha fazla zirai ilaç kullanmak zorunda kalacağız

nous devrons utiliser plus de pesticides

Doğanın en ölümcül hayvanları ve sürüngenleriyle de karşı karşıya kalacağız.

on a aussi affaire aux animaux et reptiles les plus dangereux du monde.

- Bize verdiğiniz bu bilgi dolayısıyla planımızı değiştirmemiz icap ediyor.
- Bize bildirdiğiniz bu durumdan ötürü planımızı değiştirmek zorunda kalacağız.

À la lumière de ce que tu nous as dit, je pense que nous devrions revoir notre plan.