Translation of "Kadınların" in French

0.005 sec.

Examples of using "Kadınların" in a sentence and their french translations:

Kadınların dilinden anlıyorsun.

Tu sais t'y prendre avec les femmes.

Kadınların şemsiyesi var.

Les femmes ont des parapluies.

Kadınların hepsi aynı.

Les femmes sont toutes les mêmes.

Tüm kadınların sesi olmak.

qu'elles ont enfoui si profondément en elles.

Hakiki kadınların kıvrımları vardır.

Les vraies femmes ont des rondeurs.

Kadınların nasıl düşündüğünü biliyorum.

Je sais comme les femmes pensent.

Kadınların özgürlüğü dünyanın özgürlüğüdür.

La liberté des femmes est la liberté du monde.

Hedefim genç kadınların sesi olmak.

Mon but est de donner la parole aux jeunes femmes,

Kadınların da olduğundan emin oldum.

dans le CA des entreprises avec lesquelles je travaillais,

Kadınların tek başına sokakta dolaşması

Femmes marchant seules dans la rue

Kadınların gece sokağa çıkması yasaklanmıştır

il est interdit aux femmes de sortir la nuit

Kadınların asla anlamayacağı şeyler vardır.

Il y a des choses que les femmes ne comprendront jamais...

Bilgisayar kadınların sol tarafına yerleştirildi.

L'ordinateur est placé à la gauche des femmes.

Kadınların birbirlerini sevmemelerinin nedeni erkeklerdir.

Les hommes sont cause que les femmes ne s'aiment point.

Haklarından başkaları için vazgeçmiş kadınların sesi.

Pour celles qui ont renoncé à leurs droits au profit d'autres.

Bu fikir, büyük bedenli kadınların geçersiz,

Cette idée fait que les femmes voluptueuses se sentent infirmes,

Ve bugün kadınların okullarda, evlerde, evlilikte,

Nous célébrons le pouvoir unique que les femmes ont aujourd'hui

Kadınların bu bilgiyi daha çok istemesi,

Plus il y aura de femmes exigeant cette information,

Bildiğiniz üzere kadınların birçok kısıtlaması var.

Il y a tant de facteurs d’inhibition chez les femmes.

Kadınların haklarını büyük ölçüde koruyup, geliştirmiştir

Il a grandement protégé et amélioré les droits des femmes

Erkekler ve kadınların birbirlerine ihtiyaçları vardır.

Les hommes et les femmes ont besoin les uns des autres.

Amerikalı kadınların oy verme hakkı yoktu.

Les femmes étasuniennes n'avaient pas le droit de vote.

Bu, kadınların zaten bildiği bir şey.

C'est une chose que les femmes savent déjà.

Bu, kadınların çoktan bildikleri bir şey.

C'est une chose que les femmes savent déjà.

Kadınların neden kel olmadıklarını merak ediyorum.

Je me demande pourquoi les femmes ne deviennent pas chauves.

Kadınların sadece yüzde ikisi kendilerini güzel buluyordu.

Eh bien, seulement 2% des femmes se trouvent superbes.

Ve etnik kadınların istenmiyor gibi hissetmelerini sağlıyor.

que les femmes issues d'ethnies ne se sentent pas désirées.

Ve kadınların bu tür kariyerlere heveslenebileceğini gösterdiler,

ce qui montre aux femmes qui visent ce genre de carrières,

Kadınların sayılmamasının İslamiyetle bağdaştırılacak hiçbir tarafı yoktur

il n'y a rien à associer à l'islam quand les femmes ne sont pas comptées

Seni ne şarapla ne de kadınların fısıltılarıyla

Je ne vous réveille pas au vin ni aux chuchotements des femmes,

Oğlum kadınların erkeklerden daha güçlü olduklarını düşünüyor.

Mon fils pense que les femmes sont plus fortes que les hommes.

Tom Amerika'daki kadınların çok parfüm sürdüklerini düşünüyor.

Tom pense que les américaines mettent trop de parfum.

- Kadınların gözleri kolayca dolar.
- Kadınlar kolayca duygulanırlar.

Les femmes sont facilement émues jusqu'aux larmes.

Kadınların %42'sinin yarı zamanlı çalışma tercihiyle açıklanabilir.

par le choix de 42% des femmes à travailler à temps partiel.

Kadınların yarısından fazlası aynı tür cinsel problemi yaşıyorsa

Si la moitié des femmes ont un trouble sexuel,

Kadınların ve kızların, onu tamamen sahiplenmesini sağlamak da

alors autonomiser les femmes et les filles à le conquérir

Niçin kadınların erkeklerden daha uzun yaşadıklarını merak ediyorum.

Je me demande pourquoi les femmes vivent plus longtemps que les hommes.

Kadınların tutabilecekleri tek sır, hakkında bilmedikleri bir şeydir.

Le seul secret que gardent les femmes, c'est celui qu'elles ignorent.

Geçmişteki kadınların şu andaki kadar çok fırsatı hiç olmadı.

On ne leur a jamais donné autant d'opportunités :

Bu hareketin, kadınların davranışları üzerine büyük bir etkisi vardı.

Ce mouvement exerçait une grande influence sur la conduite des femmes.

Britanyalı kadınların yüzde elli ikisi çikolatayı sekse tercih ediyor.

Cinquante-deux pour cent des femmes britanniques préfèrent le chocolat au sexe.

Erkekler, kadınların sözünü erkeklerinkine kıyasla iki kat daha fazla keser.

Les hommes interrompent les femmes deux fois plus que les hommes.

Kadınların hareketlerinden kaynaklanan değişiklikler hem kadınları hem de erkekleri etkiledi.

Les changements résultants du mouvement des femmes ont affecté et les femmes et les hommes.

Erkeklerin X ve Y kromozomları vardır; kadınların iki tane X.

Les hommes ont un chromosome X et un Y ; les femmes, deux X.

Erkek ve kadınların düşünme biçimleri arasında bir farklılık var mı?

Y a-t-il des différences entre la manière de penser des hommes et des femmes ?

Bu sadece kadınların daha çok, daha iyi cinsellik yaşamasıyla alakalı değil.

Il ne s'agit pas que les femmes aient plus ou de meilleures relations sexuelles.

Bu, kadınların da erkekler kadar orgazm olduğundan emin olmakla alakalı değil.

Il s'agit de s'assurer que les femmes aient autant d'orgasmes que les hommes.

Başında, kadınların payının yüzde otuz olacağı anlaşmadan sonra yirmi bir gün

vingt et un jours après l'accord, dans lequel la proportion de femmes sera de

En mutlu kadınların, en mutlu uluslar gibi, bir öz geçmişi yoktur.

Les femmes les plus heureuses, à l'instar des nations les plus heureuses, n'ont pas d'Histoire.

Kadınların veya küçük çocukların size ne dediklerini anlamakta güçlük çekiyor musunuz?

- Avez-vous des difficultés à comprendre ce que vous disent les femmes ou les petits enfants ?
- As-tu des difficultés à comprendre ce que te disent les femmes ou les petits enfants ?

Kadınların ev işi yaparak harcadığı zaman şimdi eskisinden çok daha azdır.

Le temps que les femmes passent à effectuer des tâches ménagères est désormais bien moindre qu'auparavant.

Kadınların erkeklerden daha iyi olduğunu sanmıyorum, fakat sanırım erkekler kadınlardan daha kötü.

Je ne pense pas que les femmes soient meilleures que les hommes, mais je pense vraiment que les hommes sont pires que les femmes.

Diğer erkeklerin ve kadınların iş birliği, güveni ve dostluğu olmadan, asla ileri gidemezsin.

Vous n'irez jamais loin sans la coopération, la confiance et la camaraderie des autres hommes et femmes.

Kadınların yüzü giysilerini çıkardıklarında çoğunlukla daha güzeldir, zira onlar o zaman dış görünüşleri hakkında düşünmekten vazgeçerler.

Le visage des femmes est souvent plus beau, quand elles retirent leurs vêtements, car elles ne pensent alors plus du tout à leur apparence extérieure.

- Kadınlar genellikle kocalarından daha uzun yaşarlar.
- Kadınlar genellikle kocalarından daha uzun yaşar.
- Kadınların ömrü genellikle eşlerinden uzun olur.

Les femmes survivent généralement aux maris.

- Karılar genellikle kocalardan daha uzun yaşarlar.
- Kadınlar genellikle kocalarından daha uzun yaşar.
- Kadınların ömrü genellikle eşlerinden uzun olur.

- Les femmes survivent généralement aux maris.
- Les femmes survivent généralement à leur mari.