Translation of "Fısıldadı" in French

0.004 sec.

Examples of using "Fısıldadı" in a sentence and their french translations:

Profesörlerden biri fısıldadı.

L'un des professeurs chuchota.

İş arkadaşlarından biri fısıldadı.

Un de ses collègues chuchota.

O onu kulağıma fısıldadı.

Elle me le chuchota à l'oreille.

O sana ne fısıldadı?

Que t'a-t-elle chuchoté ?

"Kapa çeneni." diye fısıldadı.

"Tais-toi" murmura-t-il.

"Seni seviyorum" diye fısıldadı.

« Je t'aime », chuchota-t-elle.

Alice "Mary?" diye fısıldadı.

« Mary ? » Alice chuchota.

- Onun kulağına bir şey fısıldadı.
- Onun kulağına bir şeyler fısıldadı.

Elle murmura quelque chose à son oreille.

O bana bir şey fısıldadı.

- Il me chuchota quelque chose.
- Il m'a chuchoté quelque chose.

O, ona bir şey fısıldadı.

- Il lui chuchota quelque chose.
- Il lui a chuchoté quelque chose.

O, bana aç olduğunu fısıldadı.

- Elle me souffla qu'elle avait faim.
- Elle me chuchota qu'elle avait faim.
- Elle me murmura qu'elle avait faim.

O, sessiz ol diye fısıldadı.

« Silence », murmura-t-il.

O, "seni seviyorum" diye fısıldadı.

« Je t'aime », chuchota-t-il.

Ben seninim diye sessizce fısıldadı.

Je suis à toi, murmura-t-elle faiblement.

- Onun kulağına tatlı ama anlamsız şeyler fısıldadı.
- Kulağına güzel ama anlamsız sözler fısıldadı.

Il murmura de doux mots à son oreille.

Tom Mary'nin kulağına bir şeyler fısıldadı.

Tom chuchota quelque chose à l’oreille de Marie.

Mary, Tom'un kulağına bir şey fısıldadı.

Mary murmura quelque chose à l'oreille de Tom.

Tom, Mary'nin kulağına bir şey fısıldadı.

Tom a chuchoté quelque chose à l'oreille de Mary.

Leopold, o bana fısıldadı, kendini dizginle.

Léopold, me dit-elle à voix basse, contiens-toi.

"Evet!", o, kulağıma büyüleyici sesiyle fısıldadı.

"Oui !", murmura-t-il dans mon oreille de sa voix ravissante.

Onun kulağına "Seni seviyorum" diye fısıldadı.

- "Je t'aime", murmura-t-il à l'oreille.
- "Je t'aime", lui murmura-t-il à l'oreille.
- "Je t'aime", murmura-t-il à son oreille.

Tom Mary'nin kulağına bir şeyler fısıldadı ve o, başını salladı.

Tom chuchota quelque chose à l'oreille de Mary et elle hocha la tête.