Translation of "şeyler" in Finnish

0.008 sec.

Examples of using "şeyler" in a sentence and their finnish translations:

İsimler, şeyler.

Nimiä, asioita.

Bir şeyler deneyelim!

- Kokeillaanpa jotakin!
- Koitetaanpas tätä!
- Yritetään jotain.
- Yrittäkäämme jotain.
- Koitetaan jotain.
- Yritetäänpä jotain.
- Kokeillaanpa jotain.
- Yritetään jotakin.
- Kokeillaanpa jotakin.
- Yritetäänpä jotakin.
- Koitetaan jotakin.
- Yrittäkäämme jotakin.
- Kokeillaanpas jotain.
- Kokeillaanpas jotakin.
- Yritetäänpäs jotakin.
- Yritetäänpäs jotain.
- Koitetaanpas jotain.
- Koitetaanpas jotakin.
- Koitetaan ny jotain.
- Koitetaan ny jotai.

Olur böyle şeyler.

- Sellaista sattuu joskus.
- Aina roiskuu kun rapataan.
- Paskoja juttuja sattuu.

Tom şeyler çalar.

Tomi varastaa tavaraa.

Devletten bir şeyler topladık.

Keräsimme tavaroita valtiolta.

Sadece aptalca şeyler söyledi.

- Hän puhui vain tyhmyyksiä.
- Hän sanoi vain typeriä asioita.
- Hän sanoi ainoastaan hölmöjä juttuja.
- Hän puhui vain typeryyksiä.

Ufak tefek şeyler olur.

- Sellaista sattuu.
- Minkäs teet.

Keşke şeyler farklı olsa.

Toivon asioiden olevan toisin.

Öyle şeyler yapmayı seviyorum.

Tykkään sellasten juttujen tekemisestä.

Bu şeyler benimki değil!

- Nämä jutut eivät ole minun!
- Nämä eivät ole minun!

- Ağrı sana aptalca şeyler yaptıracaktır.
- Acı sana aptalca şeyler yaptıracaktır.

Kipu saa tekemään typeryyksiä.

Başka şeyler, başka yollar bulmalıyız.

On löydettävä toinen keino.

Planlanmamış şeyler olabilir, ne bileyim.

Voi sattua kaikkea yllättävää.

Ze bir şeyler içmeye gitti,

hän meni hakemaan juotavaa,

Ergenler birçok ahmakça şeyler yaparlar.

- Teinit tekevät paljon tyhmiä juttuja.
- Teini-ikäiset tekevät paljon typeriä asioita.

Hayatta daha önemli şeyler var.

Elämässä on tärkeämpiäkin asioita.

Buralarda şeyler çok tehlikeli oluyor.

Asiat ovat käymässä liian vaarallisiksi näillä main.

Tom Fransızca bir şeyler bağırdı.

Tom huusi jotain ranskaksi.

Bana yiyecek bir şeyler ver.

Anna minulle jotain syötävää.

Bu kitaptan bir şeyler öğrendim.

Olen oppinut jotain tästä kirjasta.

Uykusuzluk sana aptalca şeyler yaptıracaktır.

Unenpuute saa tekemään typeryyksiä.

Açlık insanlara aptalca şeyler yaptırabilir.

- Nälkä voi saada ihmiset tekemään typeriä asioita.
- Nälkä voi panna ihmiset tekemään typeryyksiä.

Çocuklar böyle aptalca şeyler söylerler.

Lapset sanovat niin typeriä asioita.

Tom bana çok şeyler öğretti.

Tomi opetti minulle monia asioita.

Ormanda olan garip şeyler var.

Metsässä tapahtuu outoja asioita.

Tom birçok büyük şeyler yaptı.

Tomi teki monia, hienoja asioita.

Tartışmamız gereken bazı şeyler var.

On muutama asiaa, joista meidän pitää keskustella.

Çocuklar böyle eğlendirici şeyler söylüyor.

Lapset sanovat niin huvittavia asioita.

- Lisede herkes böyle aptalca şeyler yapar.
- Herkes lisede öyle aptalca şeyler yapar.

Kaikki tekevät sellaisia typeryyksiä lukiossa.

Ama böyle şeyler buralarda nadir görülmez.

Tämä on yleinen näky täällä.

Ama böyle şeyler buralarda nadir görülmez.

Tämä on yleinen näky täällä.

Orgazm farkıyla ilgili bir şeyler duyuyoruz.

Olemme kuulleet paljon orgasmikuilusta.

Karanlıkta yaptıkları şeyler hiç filme alınmamıştı.

Niiden elämää pimeän tultua ei ole ennen kuvattu.

Cumhurbaşkanı önemli şeyler yapmalı, bununla uğraşmamalı.

Presidenttien pitää omistautua tärkeille asioille, ei tällaiselle.

Oldukça sıra dışı şeyler görmeye başladım.

Aloin nähdä upeita asioita.

Onu hakkında bir şeyler biliyor olamaz.

Hän ei ole voinut tietää siitä.

Paranın satın alamayacağı bazı şeyler vardır.

On asioita, joita ei voi ostaa rahalla.

Ben gurur duymadığım bazı şeyler yaptım.

Olen tehnyt joitakin asioita, joista en ole ylpeä.

Silah sesine benzer bir şeyler duyduk.

Kuulimme ääniä, jotka vaikuttivat aseen laukauksilta.

Tom katır kutur bir şeyler yiyor.

Tom mutustelee jotakin.

Tom gerçekten bana çok şeyler öğretti.

Tom on oikeasti opettanut minulle paljon.

Tom Mary'nin kulağına bir şeyler fısıldadı.

Tom kuiskasi jotakin Marin korvaan.

Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

Tom pohdiskeli todennäköisesti jotakin.

Üç yıl içinde çok şeyler olabilir.

Kolmessa vuodessa voi tapahtua paljon.

Bununla kesebileceğim bir şeyler ver bana.

Anna minulle jotain, millä voin leikata tätä.

Bir şeyler yiyecek gibi hissediyor musun?

- Tekeekö sinun mieli syödä jotain?
- Tekeekö sinun mielesi syödä jotain?
- Haluttaako sinua syödä jotain?
- Maistuisiko sinulle jokin syötävä?

Tom bana bazı tuhaf şeyler söyledi.

- Tomi kertoi minulle outoja juttuja.
- Tomi höpötti minulle outoja juttuja.

İnsanlar kızgın olduklarında aptalca şeyler yaparlar.

Ihmiset tekevät typeryyksiä, kun he ovat vihaisia.

İnsanlar yorgun olduklarında aptalca şeyler yaparlar.

Ihmiset tekevät typeriä asioita kun he ovat väsyneitä.

Çocuklar bir sürü aptalca şeyler yaparlar.

Lapset tekevät paljon typeriä asioita.

Çocuklar sık sık aptalca şeyler yaparlar.

Lapset tekevät usein typeriä asioita.

Sandviçler, kekler ve benzeri şeyler yedik.

Söimme voileipiä, kakkua ja niin edelleen.

Hafta sonlarında ne tür şeyler yaparsınız?

Minkälaisia asioita teet viikonloppuisin?

- Sarhoş insanlar sık sık aptalca şeyler yapar.
- Sarhoş insanlar sık sık aptalca şeyler yaparlar.

Humalaiset tekevät usein typeryyksiä.

Dışarıda başka şeyler bulmak için madenden çıkıyoruz.

Poistumme kaivoksesta katsomaan, mitä muuta voimme löytää.

Bu canlı atmosfer içindeki dünyalıları temellendiren şeyler.

olemme maan asukkeja ilmakehällä.

Akıllı insanlar bile bazen aptalca şeyler yapar.

- Jopa fiksut ihmiset tekevät toisinaan typeriä asioita.
- Jopa viisaat ihmiset tekevät silloin tällöin typeryyksiä.

Sincap cevizi gibi bir şeyler falan da olur.

Saatan löytää oravan jättämiä pähkinöitä.

Bu şeyler biraz ürkütücü olabilir ve kesinlikle tehlikeli

Kuilut voivat olla kammottavia ja vaarallisia,

İnsanların gergedanlara yaşattığı şeyler artık inanılır boyutta değil.

Se, mitä ihmiset sarvikuonoille aiheuttavat, on uskomatonta.

Sen gelir gelmez, o, yiyecek bir şeyler yapacaktır.

Hän tekee ruokaa heti, kun saavut.

O, karısı hakkında her zaman kötü şeyler söylüyor.

Hän sanoo aina ilkeitä asioita vaimostaan.

Su kaynağı bulduğunuzda yiyecek bir şeyler de bulacaksınız demektir.

Veden luota löytyy usein syötävää ruokaa.

Atlayış tulumu ve serbest atlama, inanılmaz heyecan verici şeyler

Siipipuku ja laskuvarjohyppy ovat uskomattoman jännittäviä.

Muhtemelen yılanlar ve diğer şeyler için iyi bir yerdir.

Käärmeet ja muut oliot varmaan viihtyvät siellä.

Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.

Jotkut lääkärit sanovat jotakin miellyttääkseen potilaitaan.

Erkek kardeşi ile önemsiz şeyler hakkında sık sık tartışır.

- Hän riitelee usein mitättömistä asioista veljensä kanssa.
- Hän kinaa usein jonninjoutavista veljensä kanssa.

- Bir şeyler anımsıyor musun?
- Hatırlayabildiğin bir şey var mı?

Muistatko mitään?

- Yapacak çok şey var!
- Yapacak çok fazla şeyler var!

On liian paljon tekemistä.

Haklarında bir şeyler duymuştum ancak onları daha önce hiç görmemiştim.

Aiemmin olin vain kuullut heistä.

Ceketimin para veya başka şeyler saklayabileceğim gizli bir cebi var.

Minun takissani on salatasku, jonne piilotan rahat ja muut arvotavarat.

- Tom Fransızca bir şeyler bağırdı.
- Tom Fransızca bir şey bağırdı.

Tom huusi jotain ranskaksi.

- Bir şeyler söylemek ister misin?
- Bir şey söylemek ister misin?

Haluaisitko sanoa jotain?

Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.

Haluaisin kirjoittaa sadoittain lauseita Tatoebaan, mutta minulla on muuta tekemistä.

Televizyon ve bilgisayar gibi şeyler elli yıl önce hayal edilememişti.

Sellaisista asioista kuin televisio ja tietokoneet ei voitu uneksia viisikymmentä vuotta sitten.

- Onun kulağına bir şey fısıldadı.
- Onun kulağına bir şeyler fısıldadı.

Hän kuiskasi jotain hänen korvaansa.

Standartları da çok yüksek. Bu erkeğin çağrısında özel bir şeyler var.

ja kovat vaatimukset. Tämän kutsussa on jotain erityistä.

Onun bu ilişkiden bir şeyler kazandığını düşünmek ilk başta çok zordu.

Aluksi oli vaikeaa kuvitella, mitä se hyötyi suhteestamme.

- O bir dolap çeviriyor.
- Bir şeyler peşinde.
- O bir işin peşinde.

- Hän aikoo jotakin.
- Hän juonii jotakin.

Tom onun ve John'un yaptıkları şeyler hakkında her şeyi Mary'ye söylemeli.

- Tomin pitäisi kertoa Marille kaikki siitä, mitä hän ja Joni tekivät.
- Tomin kuuluisi kertoa Marille kaikki, mitä hän ja Joni tekivät.

- Tom oldukça farklı bir şey beklemişti.
- Tom çok farklı şeyler beklemişti.

Tom oli odottanut jotain varsin erilaista.

Tom mazisine bakıp, hayatta başarı gösterdiği bir şeyler olup olmadığını düşündü.

Tom kävi läpi elämäänsä ja pohti, oliko saavuttanut yhtikäs mitään.

Bu dünyada, ne kadar arzu ederseniz edin asla gerçekleşmeyecek şeyler vardır.

Tässä maailmassa on joitain sellaisia asioita, jotka eivät tule ikinä toteen, ei vaikka kuinka toivoisit niitä.

- Yeryüzündeki tüm yaşayan şeyler karbon içerirler.
- Yeryüzündeki tüm canlılar karbon içerirler.

Kaikki eliöt Maassa sisältävät hiiltä.

Londraya giderken Bay Higgins Tom ve Susie'ye bir sürü ilginç şeyler söyledi.

Herra Higgins kertoi Tomille ja Susielle monia mielenkiintoisia juttuja matkalla Lontooseen.

Ancak, bir dünya haritasında bir şeyler göstermeye çalışırken kartograflar, Mercator'ı nadiren kullanıyorlar.

Mutta jos pyritään esittämään jotain maailmankartalla, kartografit harvoin käyttävät mercatoria.

- Yardım edebileceğim bir şey varsa söyle.
- Yardımcı olabileceğim bir şeyler varsa söyleyin.

Sano vaan, jos on jotain, missä voin auttaa.

O hayvanla temas edince bir şeyler oluyor. Ama bir noktada nefes alman gerek.

Jotain tapahtuu, kun se ottaa yhteyden. Mutta lopulta on pakko hengittää.

- Bir şeyler ters gibi.
- Bu bana pek doğru gelmiyor.
- Bu pek içime sinmiyor.

- Se ei vain tunnu oikealta.
- Se ei vain tunnu oikeanlaiselta.

- Yetişkinler bile bir sürü aptalca şeyler yaparlar.
- Yetişkinler bile birçok aptalca şey yapar.

Jopa aikuiset tekevät paljon typeryyksiä.

- Tom'dan astronomiyle ilgili çok şeyler öğrendim.
- Tom'dan astronomi konusunda pek çok şey öğrendim.

- Opin Tomilta paljon tähtitieteestä.
- Minä opin Tomilta paljon tähtitieteestä.
- Opin paljon tähtitieteestä Tomilta.
- Minä opin paljon tähtitieteestä Tomilta.

Yine de şimdi olmadığım tüm bu şeyler benim için de söylenebilirdi, eğer o on küsur yılı

Olisin kaikkea sitä, ellen olisi elänyt -

Sana olan aşkım sana her şeyi söylememe izin vermeyecek. Bazı şeyler söylenmemiş olarak bırakılsa iyi olur.

Rakkauteni sinuun ei anna minun kertoa sinulle kaikkea. Jotkin asiat on parempi jättää sanomatta.