Translation of "Evlilik" in French

0.005 sec.

Examples of using "Evlilik" in a sentence and their french translations:

Evlilik piyangodur.

Le mariage est une loterie.

Evlilik bir piyangodur.

Le mariage est une loterie.

Evlilik insanları değiştirir.

Le mariage change les gens.

Mutlu evlilik yıldönümü.

Joyeux anniversaire de mariage.

- Evlilik ömür boyu sadakattir.
- Evlilik ömür boyu bağlılıktır.

Le mariage est un engagement à vie.

3 evlilik yapıyor toplamda

3 mariages au total

Tom'un evlilik sorunları var.

Tom a des problèmes conjugaux.

Evlilik resepsiyonu Montmartre'de gerçekleşecek.

La fête de mariage aura lieu à Montmartre.

Evlilik hayatı nasıl gidiyor?

- Comment va la vie de couple ?
- Comment va la vie d'homme marié ?
- Comment va la vie de femme mariée ?

Evlilik bazı insanları korkutur.

Le mariage effraie certaines personnes.

Eşcinsel evlilik burada yasaldır.

- Le mariage homosexuel est légal, ici.
- Le mariage gay est légal ici.

Onlar evlilik sorunları yaşıyordu.

Ils avaient des problèmes de couple.

Huzurlu evlilik bu dünyanın cennetidir, çekişmeli evlilik bu dünyanın arafıdır.

Le mariage, dans la paix, c'est le paradis sur terre ; dans la lutte, c'est la vie au purgatoire.

O, evlilik vasıtasıyla benimle akrabadır.

Il est mon parent par alliance.

Evlilik gelenekleri ülkelere göre değişir.

Les coutumes du mariage sont différentes dans chaque pays.

Bu güzel bir evlilik teklifiydi.

C'était une belle demande en mariage.

Evlilik hakkında her şeyi biliyorum.

Je sais tout sur le mariage.

Evlilik teklifini memnuniyetle kabul etti.

Elle accepta sa proposition avec joie.

Aynı cinsiyetten evlilik burada yasaldır.

Le mariage homosexuel est légal, ici.

Bugün ebeveynlerimin evlilik yıl dönümü.

Aujourd'hui, c'est l'anniversaire de mariage de mes parents.

Evlilik resepsiyonuma daha önce gelmeliydin.

Tu aurais dû arriver plus tôt à la réception pour mon mariage.

O, onunla evlilik yoluyla akrabadır.

Elle lui est apparentée par alliance.

evlilik yapıp yurt dışına yerleşmesinden sonra

après le mariage et l'installation à l'étranger

Annem-babam görücü usulü evlilik yaptı.

Mes parents ont eu un mariage arrangé.

Eşcinsel evlilik konusunda bir tartışmaları vardı.

- Ils eurent un débat sur le mariage homosexuel.
- Ils ont eu un débat sur le mariage homosexuel.
- Elles eurent un débat sur le mariage homosexuel.
- Elles ont eu un débat sur le mariage homosexuel.

Evlilik tatlıyla başlayan bir akşam yemeğidir.

Le mariage est un dîner qui commence par le dessert.

Çok mutlu bir evlilik hayatı yaşadılar.

Ils vécurent une union très heureuse.

Geçen ay bir evlilik töreni organize ettim.

J'ai organisé une cérémonie de mariage le mois dernier.

Onlar 25. evlilik yıldönümünde kendi yeminlerini yeniledi.

Ils renouvelèrent leurs vœux à l'occasion de leur vingt-cinquième anniversaire de mariage.

evlilik büyük oranda yolsuzluğa davetiye çıkarıyor. Ancak bunu

créé beaucoup d'incitations pour de la corruption à grande échelle. Mais ça c'est quelque chose

Evlilik öncesi bekâretimden feragat etmektense ölmeyi tercih ederim.

Je préfère mourir plutôt que de renoncer à ma virginité avant le mariage.

Evlilik karşılıklı olarak ve son derece eğitici olmalı.

Le mariage doit être une éducation mutuelle et infinie.

Bugün karım ve ben yirminci evlilik yıldönümümüzü kutluyoruz.

Aujourd'hui, ma femme et moi célébrons notre vingtième anniversaire de mariage.

O evlilik hayatımızın iyi gitmediği gerçeği için beni suçluyor.

Elle me reproche le fait que notre vie maritale n'aille pas bien.

Tom evlilik yıl dönümlerinde karısına çiçekler vermeyi asla unutmaz.

Tom n'oublie jamais de donner des fleurs à sa femme le jour de l'anniversaire de leur mariage.

Evlilik ile ilgili bir karar vermeden önce, ebeveynlerine danışmalısın.

Avant de prendre une décision au sujet de votre mariage, vous devriez avoir une conversation avec vos parents.

Tom, artık evli olmasa bile, hâlâ evlilik yüzüğünü takıyor.

Tom porte toujours sa bague de fiançailles, bien qu'il ne soit plus marié.

Herkes için aşikardır ki, evlilik er ya da geç ayrılmayla sonuçlanır.

Il était évident pour tout le monde que le mariage finirait tôt ou tard par un divorce.

Tom ve Mary evlilik yıldönümlerini kutlamak için lüks bir restorana gittiler.

Tom et Mary sont allés dans un restaurant chic pour célébrer leur anniversaire de mariage.

- Tom evlilik yüzüğünü çıkarıp gölete attı.
- Tom alyansını çıkarıp gölete attı.

Tom retira son alliance et la jeta dans l'étang.

Daha önce birkaç evlilik yaptım ama hiçbiri bana hak ettiğim mutluluğu vermedi.

J'ai déjà traversé plusieurs mariages, mais aucun ne m'a apporté le bonheur que je mérite.

Evli bir adamın asla unutmaması gereken bir şey onun evlilik yıl dönümüdür.

Une chose qu'un homme marié ne devrait jamais oublier est la date de son anniversaire de mariage.

Evlilik,eğer insan gerçekle yüz yüze kalacaksa bir beladır fakat gerekli bir bela.

Le mariage est un mal, mais c'est un mal nécessaire.

Önümüzdeki yıllarda Davout için sevgi dolu bir evlilik ve büyük bir güç kaynağı oldu.

Ce fut un mariage aimant et une grande source de force pour Davout dans les années à venir.

- Alyansım yetenekli bir kuyumcu tarafından yapıldı.
- Benim evlilik yüzüğüm yetenekli bir kuyumcu tarafından yapıldı.

Mon alliance a été fabriquée par un orfèvre chevronné.

Eşcinsel evlilik, dün itibarıyla İrlanda da dahil olmak üzere dünya çapında yirmi ülkede artık yasal.

Le mariage gay est maintenant légal dans 20 pays dans le monde, comprenant l'Irlande depuis aujourd'hui.

Tom gizlice gece dışarı çıktı ve Mary'ye evlilik yıl dönümleri için büyük bir demet çiçek aldı.

Tom est sorti en douce et a subrepticement acheté un gros bouquet de fleurs à Mary pour leur anniversaire de mariage.