Translation of "Sorunları" in French

0.008 sec.

Examples of using "Sorunları" in a sentence and their french translations:

Onun sorunları bitmedi.

Ses ennuis ne sont pas terminés.

Bir sorunları var.

- Ils ont un problème.
- Elles ont un problème.

Onun sorunları var.

Il a des problèmes.

Tom'un sorunları var.

Tom est en difficulté.

Başkalarının sorunları bizimdir.

Les difficultés des autres sont nos difficultés.

Sorunları dikkatlice düşünmeliyiz.

Nous devons réfléchir aux problématiques soigneusement.

Biz sorunları yaratmadık.

Nous n'avons pas créé les problèmes.

- Onların sorunları mı var?
- Onların sorunları var mı?

Ont-elles des problèmes ?

Onların kendi sorunları var.

Ils ont leurs propres problèmes.

Tom'un evlilik sorunları var.

Tom a des problèmes conjugaux.

Tom'un görme sorunları var.

Tom a des problèmes de vue.

Ben aynı sorunları yaşıyorum.

Je traverse les mêmes problèmes.

Onun büyük sorunları var.

Il a de gros problèmes.

Onun okulda sorunları var.

Il rencontre des problèmes, à l'école.

Onun solunum sorunları vardı.

Il avait des problèmes respiratoires.

Onun sorunları var mı?

A-t-il des problèmes ?

Bu sorunları çözebileceğimizi gösterelim.

Montrons qu'on peut résoudre ces problèmes.

Benim işim sorunları öngörmek.

- Mon travail est d'anticiper les problèmes.
- Mon travail consiste à anticiper les problèmes.

Tom'un kendi sorunları var.

Tom a ses propres problèmes.

Tom'un sırt sorunları var.

Tom a des problèmes de dos.

Onlar evlilik sorunları yaşıyordu.

Ils avaient des problèmes de couple.

Mary'nin kendi sorunları var.

Marie a ses propres problèmes.

Bu sorunları da çözebilmek için

Afin de résoudre ces problèmes,

İnovasyon, insani sorunları çözdüğümüz işlemdir;

L'innovation est le processus via lequel nous résolvons les problèmes humains,

Kendi yolunuzdaki sorunları fark etmiyorsunuz

Vous ne voyez pas les problèmes qui vous font obstacle

Sağlık sorunları nedeniyle okulu bıraktı.

Elle quitta l'école pour des raisons de santé.

Bütün o sorunları kolaylıkla çözdü.

- Il a résolu tous ces problèmes avec facilité.
- Il résolut tous ces problèmes avec facilité.

Bazı insanlar ayrılacak ve sorunları.

Certains vont quitter la soirée et causer des problèmes.

- Onun sorunları var.
- Başı belada.

- Il a des soucis.
- Il a des problèmes.
- Il a des ennuis.

Bilim hayatın tüm sorunları çözmez.

La science ne résout pas tous les problèmes.

Şehirlerimiz ciddi kirlenme sorunları yaratıyor.

Nos villes créent de sérieux problèmes de pollution.

Tom'un ciddi sağlık sorunları var.

Tom a de sérieux problèmes de santé.

Sizin gibi aynı sorunları yaşıyoruz.

Nous avons les mêmes problèmes que toi.

Sorunları daha da kötüleştirmek istemiyorum.

Je ne veux pas aggraver les choses.

O, durmadan ailesinin sorunları hakkında konuştu.

Elle parlait encore et encore de ses problèmes familiaux.

Tom, Mary'nin para sorunları yaşadığını düşündü.

Tom pensait que Mary avait des problèmes d'argent.

Pinochet kalp sorunları nedeniyle hastanede kalıyor.

Pinochet est toujours hospitalisé pour des problèmes cardiaques.

Çevre sorunları hakkında çok şey biliyorum.

J'ai beaucoup de connaissances au sujet des problèmes environnementaux.

Liza ve Marco'nun finansal sorunları yok.

Liza et Marco n'ont pas de problèmes financiers.

Bütün büyük şehirlerin ulaşım sorunları var.

Toutes les grandes villes ont des problèmes de transport.

Modern Rusya'nın pek çok sorunları vardır.

La Russie contemporaine a beaucoup de problèmes.

Onların mali sorunları, yılın ikinci yarısında başladı.

Leurs problèmes financiers ont commencé au deuxième semestre.

Sorunları aşmak için çalışabileceğim en sıkı şekilde çalıştım.

pour dépasser tout ce qui n'allait pas chez moi, selon ces gens.

Rektör, Project '87'deki sorunları ele almak için

Il a créé un groupe de travail

Bu hayvanın, bazı kalıtsal sorunları varmış gibi görünüyor.

On dirait que cet animal a un problème génétique.

Fadıl ve Leyla'nın sorunları geri dönülmez noktaya ulaştı.

Les problèmes de Fadil et de Layla ont atteint le point de non retour.

Farklı kutuplardaki insanlara bu sorunları ve bir genç olarak

en essayant de faire comprendre aux gens de l'autre côté de ces problèmes,

çevre sistemindeki su tesisatı sorunları ve uzay aracını dolduran

dans le système environnemental et à des courts-circuits dans les 20 miles de câblage électrique qui

Bir filozof, kendininkinin dışındaki tüm sorunları çözebilen bir adamdır.

Un philosophe est un homme qui peut résoudre tous les problèmes sauf les siens.

- Yeni hükümetin malî sorunları var.
- Yeni hükümet mali sıkıntılar yaşıyor.
- Yeni hükümetin finansal sorunları var.
- Yeni hükümet finansal sıkıntı yaşıyor.

Le nouveau gouvernement a des problèmes financiers.

Organların satışı yasal hale getirilirse potansiyel sağlık sorunları ortaya çıkabilir.

Si la vente d'organes est légalisée, des problèmes de santé potentiels peuvent survenir.

Berthier, askeri örgütlenme ve komuta sorunları üzerinde çalışmış ve çok düşünmüş

Berthier était un général de brigade avec 25 ans de service,

Test, sürekli iletişim sorunları nedeniyle durdurulmuştu ve Komutan Pilot Gus Grissom

Le test avait été interrompu par des problèmes de communication constants et le pilote de commandement Gus Grissom

Kalmıştır Yeni hükümet tüm bu sorunları çözmeyi başaracak mı yoksa Libya'da çatışma devam edecek mi?

tous ces problèmes ou le conflit se poursuivra-t-il en Libye?