Translation of "çalışan" in French

0.008 sec.

Examples of using "çalışan" in a sentence and their french translations:

- Bu çalışan bir sistem.
- Bu çalışan bir sistemdir.

C'est un système qui fonctionne.

Kurtarmaya çalışan yaşlılar kaldı.

et se battent vraiment pour se sortir de la misère.

Çalışan anneler olmamız ve

Nous avons lié une amitié,

Fırında çalışan kız şirin.

La fille qui travaille à la boulangerie est jolie.

Fırında çalışan kız sevimlidir.

La fille qui travaille à la boulangerie est mignonne.

Onlar birlikte çalışan mı?

Sont-ils collaborateurs ?

Avrupa'daki genç Müslümanlar için çalışan

J'ai donc commencé à faire du bénévolat pour différentes organisations

Bulutta çalışan hava kalitesi üzerine

un système d'aide à la décision sur la qualité de l'air

O fırında çalışan kız sevimli.

La fille qui travaille dans cette boulangerie est mignonne.

Ben serbest çalışan bir gazeteciyim.

- Je suis une journaliste indépendante.
- Je suis journaliste freelance.

O yalınayak çalışan bir avukat.

Il est partisan de la course pieds nus.

Şehirde çalışan arabaların sayısı arttı.

Le nombre de voitures circulant en ville a augmenté.

Fırında çalışan genç kadın güzeldir.

La jeune femme qui travaille à la boulangerie est jolie.

Ve sadece işini yapmaya çalışan bizleri

et ceux d'entre nous qui essayons juste de faire notre travail

Bunun benzeri sistemlerde çalışan insanlar var

Il y des gens qui travaillent sur de tels projets,

Erkek doğum kontrolü üzerinde çalışan araştırmacılar

Les chercheurs travaillant sur la contraception masculine

Getirmeye çalışan büyük bir bankada çalışıyordum.

qui voulait ajouter de l'innovation à sa culture d'entreprise.

Bu şirkette çalışan kadınlardan yükümlü olacaksın.

Vous serez responsable des femmes travaillant dans cette usine.

O çok sıkı çalışan bir öğrencidir.

C'est une étudiante qui étudie sérieusement.

Onun bankada çalışan bir amcası var.

Elle a un oncle qui travaille dans une banque.

Bu projede çalışan herkes milyoner oldu.

- Tous ceux qui ont travaillé sur ce projet sont devenus millionnaires.
- Toutes celles qui ont travaillé sur ce projet sont devenues millionnaires.

O, sınıfındaki en sıkı çalışan kişidir.

Il est celui qui travaille le plus dur dans sa classe.

O mağazada çalışan bir arkadaşım var.

J'ai un ami qui travaille dans ce magasin.

Çalışan erkekler sert elma şırası içtiler.

Les travailleurs buvaient du cidre.

Bir arıcı arılarla çalışan bir kişidir.

Un apiculteur est une personne qui travaille avec les abeilles.

Bir marangoz ahşapla çalışan bir kişidir.

Un charpentier est quelqu'un travaillant avec le bois.

Ancak dişiyi etkilemeye çalışan sadece o değil.

Mais il n'est pas le seul à quérir ses faveurs.

Bilgisayar sanayinde çalışan iki erkek kardeşi var.

Elle a deux frères qui travaillent dans l'informatique.

Erkeklerle eşit olmaya çalışan kadınlar hırstan yoksundur.

Les femmes qui cherchent à égaler les hommes manquent d'ambition.

Bu çocukla konuşmaya çalışan kadın bir öğretmen.

La femme, qui est en train de parler à ce garçon, est enseignante.

Ev almaya çalışan bir sürü insan var.

Il y a beaucoup de gens qui vont acheter des maisons.

Çoğu çalışan yılda bir kez zam istiyor.

La plupart des employés attendent une augmentation de salaire une fois par an.

Onun bir bankada çalışan bir amcası var.

Il a un oncle qui travaille dans une banque.

Onu hayli nitelikli bir çalışan olarak düşünüyorlar.

Ils le considèrent comme un employé hautement qualifié.

Türkiye'de yaşayan ve çalışan birçok arkadaşım var.

J'ai plusieurs amis qui vivent et travaillent en Turquie.

Lütfen bugünün etkinliği üzerine sıkı çalışan gönüllülere

Alors veuillez vous assurer de remercier l'équipe de bénévoles

Ve hayatta kalmaya çalışan biri olarak, ellerimi kullanamazsam

Et j'ai besoin de mes mains dans la nature,

Gündüz uyuyan ve gece çalışan bazı insanlar vardır.

Il y a des gens qui dorment le jour et travaillent la nuit.

Ben güneş enerjisi ile çalışan bir araba istiyorum.

Je veux un véhicule qui fonctionne à l'énergie solaire.

New York Times için çalışan bir arkadaşım var.

J'ai un ami qui travaille pour le New York Times.

Bir çalışan arar ve ben de ödeme alamam.

"l’entreprise appelle la prochaine personne sur la liste et je ne suis pas payé."

Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.

Le nombre d'employés a doublé en dix ans.

Polis olay yerine yakın çalışan birçok kişiyi sorguladı.

La police a interrogé de nombreuses personnes qui travaillaient près de la scène de crime.

Ve Moldovya tahtını ele geçirmeye çalışan Prens Stefan'a askeri-

en son pouvoir, il fournit une aide militaire au prince Stefan qui tentait de prendre le

Ve bize bir şeyler empoze etmeye çalışan şeyler görüyoruz

et nous voyons des choses qui essaient de nous imposer quelque chose

Bu kadar çok şirket büyük bütçeler ve birçok çalışan.

Tant d'entreprises ont de gros budgets et beaucoup d'employés.

Milyonlarca yıldır çalışan dev bir su altı beyni gibi.

C'est un cerveau sous-marin qui œuvre depuis des millions d'années.

Bizim için çalışan herkes asgari ücretten daha fazla kazanır.

Tout ceux travaillant pour nous gagnent plus que le salaire minimum.

Tam zamanlı çalışan kadın erkek kıyaslamasında rakam %9.1'e düşer

Le chiffre tombe à 9,1% quand on compare le temps plein et partiel ;

Ve yarı zamanlı çalışan kadınlar yarı zamanlı erkeklerden fazla kazanır.

Et pour les temps partiels, en fait, les femmes gagnent plus que les hommes.

O tembel değildir, tam tersine sıkı çalışan biri olduğunu düşünüyorum.

Il n'est pas fainéant. Au contraire, je crois que c'est un grand bosseur.

Wright kardeşler, bir motor ile çalışan bir uçağı uçurmayı başardılar.

Les frères Wright réussirent à faire voler un avion mû par un moteur.

Önceden ücretsiz çalışan Boyarlara(macar taraflarındaki şövalyelere verilen ad) para öder

Il imposa des taxes sur les boyards, qui étaient auparavant presque exempts d'impôts.

Izlenirken, suçlamanın parmağı, uzun yıllardır bu projeyi edinmeye çalışan Çin'i işaret

, la Chine est revenue pour essayer à nouveau, comme il a présenté une offre de construction d'une ligne de chemin de fer

Bu ayın sonunda, bu şehirde çalışan insanların sayısı bini geçmiş olacak.

Le nombre de personnes travaillant dans cette ville dépassera le millier d'ici la fin du mois.

Sana sizin için çalışan insanların bazıları hakkında bazı sorular sormak istiyorum.

J'aimerais vous poser des questions à propos de certaines des personnes qui travaillent pour vous.

Fakat Birleşik Devletler'de, çok sayıda çalışan, çok farklı bir gerçekle yüzleşiyor.

Mais aux États-Unis, un grand nombre de travailleurs font face à une réalité bien différente.

Ama düşük ışıkta çalışan kameralar farklı bir yaklaşımı olan bir türü ortaya çıkarıyor.

Mais les caméras ultrasensibles révèlent une espèce à l'approche différente.

Aynı anda konuşmaya çalışan bir grup genç kızdan daha can sıkıcı bir şey yok.

- Il n'y a rien de plus embêtant qu'un groupe de jeunes filles qui essayent toutes de parler en même temps.
- Il n'y a rien de plus embêtant qu'un groupe de jeunes filles qui, toutes, essaient de parler en même temps.

- Hiç kimse, tüm ilgiyi üzerinde toplamaya çalışan tiplerden hoşlanmaz.
- Hiç kimse gösteriş düşkünlerini sevmez.

Personne n'aime les putes qui veulent de l'attention.

18 Haziran'da Niigata şehir akvaryumunda, bir çalışan tarafından yapılan bir hata yüzünden 7000 balık öldü.

Le 18 juin, à l'aquarium municipal de Niigata, sept mille poissons moururent par la faute d'un employé.

Ana dilini konuşan biri olarak geçmeye çalışan bir ajan olsan ve o şekilde konuşsan, büyük olasılıkla yakalanırsın.

Si tu étais un espion essayant de te faire passer pour un natif et que tu le disais de cette manière, il est probable que tu te ferais prendre.

Yani Al Fawal Grand Port'un uygulanması için umut bugün de devam ediyor. Ve onu tamamlamak için çok çalışan

gouvernement qui travaille dur pour le mener à bien, le rêve des Irakiens deviendra-t-il un