Translation of "üzerine" in French

0.012 sec.

Examples of using "üzerine" in a sentence and their french translations:

üzerine kurulu.

de prendre des fonctions dirigeantes.

Larvayı üzerine koyacağım.

J'y accroche la larve.

Kayalığın üzerine çıktım.

On a atteint le sommet.

Kapağı üzerine kapatalım.

On met le couvercle.

Yozlaşmanın üzerine gittik,

Nous avons sévi contre la corruption,

Peki, zihinleri üzerine?

Et leur esprit ?

Bunun üzerine oturmayın.

- Ne t'assois pas dessus.
- Ne t'assieds pas dessus.

Bankın üzerine uzandı.

Il est allongé sur le banc.

Masanın üzerine koy.

Pose-le sur la table.

Neden üzerine almıyorsun?

- Pourquoi ne prenez-vous pas le contrôle ?
- Pourquoi ne prends-tu pas le contrôle ?

Bunun üzerine düşünmemiz lazım.

On devrait y réfléchir.

Ekonomi üzerine son araştırmalar,

dans des universités à travers le monde,

şiddet hareketleri üzerine çalıştım,

j'ai étudié des groupes violents,

Kendi değerimiz üzerine düşünmeyi

à réfléchir à notre propre valeur,

Çatlakların üzerine inşa ediyoruz.

Nous bâtissons sur des ruines.

Birde üzerine bunu hesapla

calculer cela sur un

üzerine mezar odası yaptır

construire une chambre funéraire sur

Haberi üzerine geri çekildi .

d'un débarquement ennemi près de Barrosa.

İncil üzerine yardım etmelisin.

Tu devrais le jurer sur la Bible.

Arı, çiçek üzerine indi.

L'abeille a atterri sur la fleur.

Kitabı masanın üzerine koyun.

Mets le livre sur le bureau.

Silahı masanın üzerine koy.

Pose ce pistolet sur la table.

Tokyo'nun üzerine sis çöktü.

La pollution recouvrait Tokyo.

Kazağını başının üzerine çekti.

Elle tira son chandail au-dessus de sa tête.

Hepsi sipariş üzerine yapıldı.

C'est tout fait sur mesure.

Seçenekler üzerine tekrar gidin.

- Reconsidère les options !
- Reconsidérez les options !

Kedi masanın üzerine atladı.

- Le chat sauta sur la table.
- Le chat a sauté sur la table.

Onları masanın üzerine koy.

Pose-les sur la table.

O, çitin üzerine tırmandı.

Il a escaladé la clôture.

Duvarın üzerine tırmanmak zorundaydım.

- J'ai dû passer par dessus le mur.
- J'ai dû escalader le mur.

Elektrikli çitin üzerine işemeyiniz.

Ne pas uriner sur la clôture électrique.

Tom divanın üzerine oturdu.

Tom s'assit sur le canapé.

Kapak kavanoz üzerine vidalanır.

Le couvercle se visse sur le bocal.

Patatesleri sobanın üzerine koy.

Mets les patates sur la cuisinière.

Ordu düşmanın üzerine ilerledi.

L'armée avança vers l'ennemi.

Tavsiyeniz üzerine hareket edeceğim.

- J'agirai suivant votre conseil.
- Je vais suivre votre conseil.

O, yatağın üzerine oturdu.

Il s'assit sur le lit.

Onu masanın üzerine bırak.

Pose-le sur la table.

O, tezgahın üzerine dayandı.

Il s'est appuyé sur le comptoir.

Ellerimi masanın üzerine koydum.

J'ai mis les mains sur la table.

O, çocuğun üzerine eğildi.

Elle se pencha sur l'enfant.

Kendi üzerine düşeni yaptın.

- Vous avez fait votre part.
- Tu as fait ta part.

Onun üzerine bahis oynamazdım.

Je ne parierais pas là-dessus.

Peyniri ekmeğin üzerine yaydım.

J'étalais le fromage sur le pain.

Kitaplarınızı masanın üzerine koymayın.

Ne pose pas tes livres sur la table.

Ceketimi masanın üzerine koydum.

Je mis mon manteau sur la table.

Kahvemi halının üzerine devirdim.

J'ai renversé mon café sur le tapis.

Kağıtları masanın üzerine koydu.

Elle a ouvert le journal sur la table.

Oğlunun ölümü üzerine ağladı.

Elle pleura la mort de son fils.

Kitabı diğerlerinin üzerine koy.

Mets ce livre au-dessus des autres.

- Onu masaya bırak.
- Onu masanın üzerine bırak.
- Masanın üzerine koy.

- Posez-le sur la table.
- Posez-la sur la table.
- Pose-le sur la table.
- Pose-la sur la table.
- Mets-le sur la table.

Bulutta çalışan hava kalitesi üzerine

un système d'aide à la décision sur la qualité de l'air

Sekiz yıldır bunun üzerine düşünüyorum.

J'y réfléchis depuis huit ans maintenant.

Üzerine oturmak için ip... ...kullanacağım

Je vais m'asseoir sur ma corde,

Üzerine oturmak için... ...ip kullanacağım

Je vais m'asseoir sur ma corde,

Üzerine oturmak için... ...ip kullanacağım.

Je vais m'asseoir sur ma corde.

Üzerine ışığı tutun ve çekin.

Je l'éclaire et j'enlève la lumière.

Elektrofizyoloji üzerine bir deney yapacağız,

On va faire une expérience en électrophysiologie,

Nehrin üzerine bir köprü yapıyorlar.

Ils construisent un pont au-dessus de la rivière.

Biz onunla plan üzerine konuştuk.

Nous avons parlé du plan avec lui.

Doktor hasta çocuğun üzerine eğildi.

Le docteur se pencha au-dessus du garçon malade.

Kutunun üzerine bir şey koymayın.

- Ne mettez rien sur cette boîte, s'il vous plaît.
- Ne placez rien sur cette boîte, s'il vous plaît.

"Dostluk" üzerine bir deneme yaz.

- Écrivez une rédaction sur "L'amitié".
- Écris un essai sur « l'Amitié ».

Sendika üzerine yaptırımlar uygulanması uygunsuz.

Il est inapproprié d'imposer des sanctions sur cette union.

Zarfın üzerine yanlış adres yazdım.

Je me suis trompé d'adresse sur l'enveloppe.

Onun tavsiyesi üzerine hareket ettim.

J'ai agi conformément à son conseil.

Bayraklar evlerin saçakları üzerine çekilmişti.

Des drapeaux ont été hissés au bord des toits des maisons.

Kendi üzerine soğuk su döktü.

Il s'est versé de l'eau froide sur lui.

İstek üzerine bir harita mevcuttur.

Une carte est fournie sur demande.

Babasının emekliliği üzerine işi devraldı.

À la retraite de son père, il hérita de ses affaires.

Onun isteği üzerine böyle yaptım.

Je l'ai fait à sa demande.

Etinin üzerine biraz tuz koy.

Mets du sel sur ta viande.

O çarşafları yatağın üzerine koydu.

Elle a recouvert son lit avec des draps.

Çabuk, bu ağacın üzerine tutun.

- Vite, accroche-toi à cet arbre.
- Vite, accrochez-vous à cet arbre.

Onu bir peçete üzerine yazdım.

Je l'ai écrit sur une serviette.

O bir baston üzerine yaslanıyor.

Il s'appuie sur une canne.

- Bankın üzerine otur.
- Banka otur.

Asseyez-vous sur le banc.

Bu, hayvanlar üzerine bir kitap.

C'est un livre sur les animaux.

Bu konu üzerine araştırma yaptım.

J'ai fait des recherches sur ceci.

Ben kendimi çimenlerin üzerine attım.

- Je me suis étendu sur l'herbe.
- Je me suis allongé sur l'herbe.

Ekmeğin üzerine tereyağı çok iyi.

Du beurre sur du pain c'est très bon.

Ağabeyim felsefesi üzerine bir otoritedir.

Mon grand frère fait autorité en philosophie.

Tom, anahtarlarını masanın üzerine bıraktı.

Tom a oublié les clés sur la table.

Sabırlı bir zihin üzerine konsantre oluyoruz.

Nous nous concentrons sur un esprit en patience.

Kostümlerimiz kendi benliğimiz üzerine giydirdiğimiz şeylerdir,

Nous enfilons nos capes afin de cacher qui nous sommes réellement,

Atın eğeri üzerine çıkmaya korkmama rağmen

Même si j'avais peur de remonter à cheval,

Ne olacağını düşünmek üzerine ağırlıklarını koydular.

sur le futur de l'intelligence artificielle de demain.

Halatı yüksekteki dalların üzerine atmayı denemeliyim.

Je dois accrocher la corde à une de ces branches hautes.

Kayalığın üzerine çıktık. Muhteşem bir manzara.

On a atteint le sommet. Il y a une sacrée vue !

üçüncü kattaki pencereden betonun üzerine düştüm.

et je suis tombé du troisième étage sur le sol en béton.

Ve bu atkıyı kullanıp üzerine işeyeceğim.

En utilisant ce chamois… pour uriner dessus...

Cildin hemen üzerine boşluğa bakteri ekliyorum,

Je vais y superposer des bactéries dans l'espace au-dessus de la peau.

Ve gerçekler üzerine kurulmayan köprüler yıkılacak.

et les ponts qui ne sont pas basés sur la vérité s'effondreront.

Ve reytinglerde rekor üzerine rekor kırıyor

et battre des records

1 milyar doların üzerine çıkmış üstelik.

Il a dépassé le milliard de dollars.

Yine aynı bölgede bir taşın üzerine

à nouveau sur une pierre dans la même région

Havuzun üzerine bir plastik tabak koyun

mettre une plaque en plastique sur la piscine