Translation of "üzerine" in Portuguese

0.016 sec.

Examples of using "üzerine" in a sentence and their portuguese translations:

Larvayı üzerine koyacağım.

E vou pôr as larvas aqui.

Kayalığın üzerine çıktım.

Cheguei ao topo do penhasco.

Kapağı üzerine kapatalım.

Vou pôr a tampa.

Bunun üzerine oturmayın.

Não se sente em cima disso.

Faturanın üzerine koyacağım.

Eu vou colocar na sua conta.

Masanın üzerine koy.

- Coloque-o sobre a mesa.
- Coloque-o na mesa.
- Coloca na mesa.
- Ponha sobre a mesa.
- Ponha-o sobre a mesa.
- Põe sobre a mesa.
- Ponham sobre a mesa.

Birde üzerine bunu hesapla

calcular isso em um

üzerine mezar odası yaptır

construir uma câmara funerária

Kitabı masanın üzerine koyun.

- Coloque o livro em cima da carteira.
- Ponha o livro em cima da carteira.
- Bote o livro em cima da carteira.
- Coloque o livro sobre a carteira.
- Bote o livro sobre a carteira.
- Ponha o livro sobre a carteira.
- Põe o livro em cima da carteira.
- Coloca o livro em cima da carteira.
- Bota o livro em cima da carteira.

Silahı masanın üzerine koy.

- Coloque a arma em cima da mesa.
- Coloca a arma em cima da mesa.
- Põe a arma na mesa.
- Ponha a arma na mesa.

Annenin mezarı üzerine tükürüyorum!

Eu cuspi no túmulo da sua mãe!

Elektrikli çit üzerine işeme.

- Não faça xixi numa cerca elétrica.
- Não mije numa cerca elétrica.

Kedi masanın üzerine atladı.

O gato pulou em cima da mesa.

Tom çimin üzerine uzandı.

Tom deitou na grama.

O, çitin üzerine tırmandı.

Ele pulou a cerca.

Tom divanın üzerine oturdu.

Tom sentou-se no sofá.

O, yatağın üzerine oturdu.

- Ele sentou na cama.
- Ele se sentou na cama.

Ellerini başının üzerine koy.

- Coloque as mãos na cabeça!
- Coloquem as mãos na cabeça!

Ellerimi masanın üzerine koydum.

Pus a mão em cima da mesa.

Tom üzerine düşeni yaptı.

O Tom fez a parte dele.

Neredeyse şapkamın üzerine oturdun.

Você quase se sentou no meu chapéu.

Tom çitin üzerine tırmandı.

Tom subiu na cerca.

Ellerini arabanın üzerine koy.

Coloque as mãos no carro.

- Onu masaya bırak.
- Onu masanın üzerine bırak.
- Masanın üzerine koy.

Coloque-o sobre a mesa.

Üzerine oturmak için ip... ...kullanacağım

Vou sentar-me na corda,

Üzerine oturmak için... ...ip kullanacağım

Vou sentar-me na corda,

Üzerine oturmak için... ...ip kullanacağım.

Vou sentar-me na corda,

Üzerine ışığı tutun ve çekin.

Ponho a luz e tiro.

Masanın üzerine şapka Chama'a ait.

O chapéu na escrivaninha é de Chama.

Kutunun üzerine bir şey koymayın.

Não coloque nada em cima da caixa.

Bilimci atom enerjisi üzerine çalışıyor.

O cientista está trabalhando com energia atômica.

Tom cam kırıklarının üzerine bastı.

Tom pisou em vidro quebrado.

Tom atlar üzerine bahis oynar.

O Tom aposta em cavalos.

O, ekmeğin üzerine tereyağ sürdü.

Ele passou manteiga no pão.

Etinin üzerine biraz tuz koy.

Coloque um pouco de sal na tua carne.

Çabuk, bu ağacın üzerine tutun.

Depressa, agarre-se a esta árvore.

Onu bir peçete üzerine yazdım.

Eu anotei num guardanapo.

Tom bir kayanın üzerine oturdu.

Tom sentou-se em uma rocha.

Sadece onu masanın üzerine koy.

- Só coloque na mesa.
- Apenas coloque na mesa.

Tom masanın üzerine mürekkep döktü.

Tom derramou tinta na mesa.

Çantaları dikkatle rafın üzerine koyun.

Coloque as malas com cuidado no porta-bagagem.

- Bankın üzerine otur.
- Banka otur.

Sente-se no banco.

Bu, hayvanlar üzerine bir kitap.

Este é um livro sobre os animais.

Kutuyu mutfaktaki masanın üzerine koy.

Bote a caixa na mesa da cozinha.

Ekmeğin üzerine tereyağı çok iyi.

A manteiga sobre o pão está muito boa.

Kağıdın üzerine bir çizgi çizin.

Desenhe uma linha no papel.

Araştırmacılar Fadıl'ın geçmişi üzerine odaklandılar.

Os investigadores concentraram-se no passado de Fadil.

Tom anahtarı masanın üzerine koydu.

- Tom pôs a chave na mesa.
- Tom pôs a chave em cima da mesa.

Mary çantasını masanın üzerine koydu.

- Mary colocou a bolsa na mesa.
- A Mary colocou a bolsa na mesa.

Kostümlerimiz kendi benliğimiz üzerine giydirdiğimiz şeylerdir,

As nossas capas são aquilo que pomos sobre o nosso eu real,

Halatı yüksekteki dalların üzerine atmayı denemeliyim.

Tenho de tentar passar a corda por cima de um destes ramos altos.

Kayalığın üzerine çıktık. Muhteşem bir manzara.

Cheguei ao topo do penhasco. A vista é incrível!

Ve bu atkıyı kullanıp üzerine işeyeceğim.

Basta usar este pano e fazer xixi.

Ve reytinglerde rekor üzerine rekor kırıyor

e quebrar recordes

1 milyar doların üzerine çıkmış üstelik.

Ultrapassou 1 bilhão de dólares.

Yine aynı bölgede bir taşın üzerine

novamente em uma pedra na mesma região

Havuzun üzerine bir plastik tabak koyun

coloque um prato de plástico sobre a piscina

Bir de üzerine kendisi cepheye gidiyorken

E quando ele está indo para a frente

Bir de üzerine Bacıyan-ı Rum

Além disso, Bacıyan-ı Rum

Onlar nehrin üzerine bir köprü yaptılar.

Eles construíram uma ponte sobre o rio.

Kiliseler tüm ada üzerine inşa edilmiştir.

Construíram igrejas por toda a ilha.

O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.

Ele aproximou-se e ajoelhou-se.

Tüm defter kapaklarımın üzerine adımı yazdım.

Escrevi meu nome na capa de todos os meus cadernos.

"Gözlüğüm nerede?" "Mutfak masası üzerine bırakmıştın."

- "Onde estão os meus óculos?" "Você os deixou em cima da mesa da cozinha."
- "Onde estão os meus óculos?" "Você os deixou na mesa da cozinha."

O, porselen üzerine bir kitap yazdı.

Ele escreveu um livro sobre porcelana.

Erkek çocuğu ağacın üzerine adını kazıdı.

- O menino gravou o seu nome na árvore.
- O menino entalhou o seu nome na árvore.

Bir kesik kanıyorsa, üzerine baskı uygula.

Se o corte estiver sangrando, pressione-o.

Ben zarfın üzerine adresi yazmayı unuttum.

Eu esqueci de escrever o endereço no envelope.

Amaçlarını bir kağıt parçası üzerine yaz.

- Escreva os seus objetivos em uma folha de papel.
- Escrevam os seus objetivos em uma folha de papel.

Tom gözlüklerini çıkarıp komodinin üzerine koydu.

Tom tirou os óculos e os colocou na mesa de cabeceira.

Tostlar hep tereyağlı tarafı üzerine düşer.

A torrada sempre cai sobre o lado da manteiga.

Zevkler üzerine tartışmanın hiçbir anlamı yok.

Gosto não se discute.

- Darılmak yok!
- Gücenmek yok!
- Üzerine alınma!

Sem ofensa!

O bir el arabası üzerine tökezledi.

Ela tropeçou numa carriola.

Japon tarihi üzerine kitaplar okumak istiyorum.

Gostaria de ler livros sobre a história japonesa.

Tom bütün takımlarını sipariş üzerine yaptırdı.

Tom mandou fazer todos os seus ternos sob encomenda.

Tom paltosunu Mary'nin omuzlarının üzerine örttü.

Tom colocou seu paletó sobre os ombros de Mary.

Fadıl araba üzerine bir yorum gönderdi.

Fadil postou um comentário no carro.

Şirket reklam üzerine çok para harcadı.

A empresa tem gasto muito dinheiro em publicidade.

Dikkati üzerine çekecek bir şey yapma.

Não façam nada para atrair a atenção para si mesmos.

Ressam resimlerini tuvalin üzerine yapar, müzisyenlerse sessizliğin üzerine. Biz müziği sunarız, siz ise sessizliği.

Um pintor pinta seus quadros sobre tela. Mas os músicos pintam os seus sobre o silêncio. Nós fornecemos a música, e vocês fornecem o silêncio.

Aptal gibi bir dondurma kabının üzerine koymuştum,

e, estupidamente, tinha-o posto em cima da tampa duma caixa de gelado

Tamam, şimdi bunu bir dalın üzerine atacağız.

Agora atiro isto sobre um ramo.

Kıtasal taban bizim bildiğimiz üzerine bastığımız yer

a base continental é onde a conhecemos

Neil Armstrong'un üzerine bir set ışığı düşmesi

Uma luz incide sobre Neil Armstrong

- Onu masamın üzerine koymayın.
- Onu masama koymayın.

Não na minha mesa!

Patlamış mısır üzerine eritilmiş tere yağını dökün.

Despeje manteiga derretida na pipoca.

Sonunda kendi kılıcı üzerine düşerek intihar etti.

No final ele comete suicídio jogando-se sobre sua própria espada.

Tom klavyesinin üzerine bir fincan kahve döktü.

O Tom entornou uma xícara de café sobre todo o seu teclado.

Tüm gece boyunca, bu problem üzerine tartıştık.

Nós discutimos sobre este problema durante toda a noite.

Onun eğitim üzerine fikirleri benimkinden çok farklı.

As suas idéias na educação são muito diferentes das minhas.

Bir cehennem varsa, Roma üzerine inşa edilmelidir.

Se o inferno existe, Roma deve ter sido construída em cima dele.

Nehir üzerine büyük bir köprü inşa edildi.

Uma grande ponte foi construída por cima do rio.

Gökdelen sağlam bir temel üzerine inşa edildi.

O arranha-céu foi construído em uma base solida.

Ben üzerine yazmak için bir şey istiyorum.

Eu gostaria de algo para escrever.

Nehir üzerine yeni bir köprü inşa ediliyor.

Uma nova ponte está sendo construída sobre o rio.